« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 May

2016

Kamuoyu ve MHP seçmeninin ezici çoğunluğu 'lider değişsin' diyor

Sezin Öney 01 Ocak 1970

Ankara'da, Meclis veya bildiğimiz anlamda siyaset namına bir şey kalmadı. Felç geçirmekte olan, Meclis artık komada diyebiliriz. Milletvekilleri kürsüde konuşurken seviyesiz laf atanlar, torba yasaların gelip geçirilmesi gibi "klasikleşen Meclis faaliyetleri" bile yok artık. TBMM Genel Kurulu, ıssız.

Cuma günkü şu habere bakalım: "Meclis Genel Kurulu dün Başkanvekili Pervin Buldan başkanlığında toplandı. TBMM Genel Kurulu, yoklama için yeter sayı olan 184 milletvekili olmadığı için kapandı. Genel Kurul'da 183 kişi vardı.


AKP Milletvekillerinin çoğu Genel Kurul’a gitmediği için yeterli çoğunluk sağlanamadı.


Genel Kurul’da dünkü oturumda dokunulmazlıkların kaldırılması teklifinin görüşülmesi bekleniyordu".


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında "Dokunulmazlıklar meselesini süratle neticelendirmeliyiz. Parlamento gerekli tavrı ortaya koymazsa bu millet ve bu tarih bu parlamentodan hesabını sorar" dediğinden beri, politikacılar,"dokunulmazlık" konusuyla yatıp kalkıyordu.

Daha Mayıs başında, TBMM Anayasa Komisyonu'nda AKP ve HDP'li milletvekillerinin, "dokunulmazlık" diye, yumruk yumruğa birbirine girmeleri, AKP'li vekillerin uçan tekmeleri söz konusuydu.

Şimdi ise, dokunulmazlığı konuşacak Meclis çoğunluğu bulunamıyor!

Çünkü asıl mesele, "başkanlık sistemi" ve AKP, adeta tek hücreli bir organizmaya dönüştü. Bu tarz tek hücreli organizmalar, "tek bir şeyi" algılayabilirler, sadece basit yaşam fonksiyonları sergileyebilirler. AKP de, şu an bir parti olarak sadece, "başkanlık sistemi" konusunu algılayabiliyor ve yaşam fonksiyonu olarak, sadece bu sisteme doğru çalışıyor.

Söz konusu hırssa, gerisi teferruattır

Ağır bir kanser vakası olduğu söylenen bir AKP'linin, geçtiğimiz günlerde, hayata döner dönmez, kendini "partili Cumhurbaşkanı" formülü için ortalara attığını gördüğümde, "Hırs, sen nelere kadirsin" diye düşünmeden edemedim.

Sadece, "Sahibinin Sesi" tonunda yankılanan milletvekilleri, öne sürülen formüllerin yol açacağı toplumsal ve politik sorunları görmek istemiyorlar. "Partili Cumhurbaşkanı" formülü, aslında, "Partili Genelkurmay", "Partili Danıştay", "Partili Yargıtay" kısacası "Partili Devlet" demek aslında.

AKP yöneticileri (onlar da gerçekte varsalar tabii) anketlere bakıp ellerini ovuşturabilir; "Bize, yüzde 50 oy banko nasılsa" diyebilirler. İşin aslı, Ankara'da girişilen Bizans oyunları, giderek daha fazla toplum kesimini küstürüyor. En son, MHP Yönetiminin, "iyi saatte olsunların" desteğiyle giriştiği, Kurultay'ın gerçekleşmesini engellemek için yargı oyunlarına girişmesi, klasik MHP tabanıyla fena oynadı. Bu kitle, "terörle mücadele" diye şimdiye kadar partide olan bitene fazla ses çıkarmıyordu. Ama "sessiz tepki", başta Meral Akşener olmak üzere genel başkanlığa aday olan muhalif isimlere destek ile kendini belli ediyordu.

Metropoll'un Nisan ayı "Türkiye'nin Nabzı" Araştırmasına göre, MHP seçmenlerinin neredeyse tamamı (yüzde 80,6'sı), partilerinde liderlik değişikliğini destekliyor. Halkın genelinde ise bu oran, yüzde 55,5. MHP liderliğinin değişmemesi gerektiğini düşünenlerse, Türkiye kamuoyunun sadece yüzde 10'u.

Hatta, AKP'lilerin yüzde 51,3'ü de MHP liderliğinin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Dahası, AKP seçmenlerinden lider değişikliği olmaması gerektiğini düşünenlerin oranı sadece 12.

Milli irade ise, işte milli irade...

Türkiye siyasi tarihinde daha önce "milli irade gasp edildiğinde", ne olduğunu gördük. Hiç şaşmadı şimdiye kadar halkın bu yöndeki tepkileri. Türkiye seçmeni, istikrarcılıkla reformculuk arasında gidip gelen talepleri olan ve benim kendi uydurduğum tanımlamamla kimi zaman "acımasız bir pragmatizm"e (ruthless pragmatism) de varan bir benmerkezciliği olan bir seçmen. 12 Eylül Anayasası'na destek de verebiliyor, 2007'deki "367 krizi" gibi bir durumda "siyaset dışı müdahalelere" tepki de verebiliyor.

Gayet "milli ve yerli" seçmen tepkilerine sahip olan, AKP ile MHP arasında gidip gelen bir seçmeni olan Kilis'in IŞİD füzelerine karşı yapayalnız kalması, "şehitleri" ağzından düşürmeyen siyasetçi ve devletin ileri gelenlerinin bir düğün seferber olması, halkın "görmediği" şeyler değiller.

Halk görüyor ve sessiz sedasız not ediyor.

O acımasız pragmatizm, hiç beklenmedik bir anda, kendi iradesini de sergilemeye başlayabilir. Ankara'da ve Türkiye'de çok fazla damara basıldı zira...

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 33163

ulkucudunya@ulkucudunya.com