« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 May

2016

'Kullan ve posasını çıkar' sırası MHP'de

Yavuz Baydar 01 Ocak 1970

Türkiye'nin hızla derinleşen sistem krizinde, MHP'nin diplerden kopan bir duba misali su yüzüne vurmasında şaşılacak bir şey yok.

Krizin gelişme istikametini tayin edecek anahtar faktördür MHP.

Bunun tohumları 7 Haziran seçimlerinin ertesi gününden itibaren Devlet Bahçeli tarafından atılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'mutlak yetkili ve ebediyen dokunulmaz' başkanlık için buldozer gibi açtığı yoldaki gelişmeler HDP'nin 'kriminalizsyonu' ile bir hatta seyrederken, MHP de hem yönetim katındaki stratejik zaafiyet hem de tabanda AKP lehine beliren tüm akışkanlıkla, Beştepe'nin nakış gibi işlediği siyaset mühendisliği için tam manasıyla araçsallaşmış, son derece kullanışlı olmuştu.

1 Kasım bu mühendisliğin ne denli başarılı olduğunun tescilidir.

Olağanüstü kurultay etrafındaki son kargaşanın dozu, şiddeti ve kapsama alanı da Erdoğan lehine adım adım gelişen denklemin nihai aşamasını işaret ediyor.

Erdoğan bir yandan Güneydoğu'daki savaşın tırmandırılması, öte yandan Ankara'da HDP dokunulmazlıklarının kaldırılmasına var gücüyle yüklenmesi ile MHP'nin oylarının yokuş aşağı inmesi arasında net bir ilişki kurmamış olamaz. Bunu öngördü; yüzdü yüzdü ve kuyruğuna getirdi.

Bazı kamuoyu araştırmaları Bahçeli'nin MHP'sini tam yüzde 10 çizgisinde gösteriyor. Son olarak Nisan ortası itibarıyla MetroPoll'un yaptığı araştırmadan ise MHP'nin, yüzde 49.1 civarında görünen AKP karşısında yüzde 13.3 ve sürekli düşüş eğiliminde olduğunu anlıyoruz.

Bu sonuncusunu esas veri olarak kabul ettiğimizde, birbirine bağlı iki noktayı da vurgulamamız gerekir:

Ankara'da, ötesi siyaseten öngörülemez, çok dramatik değişimler vaat eden bir başkanlık rejiminden kaygı duyan milliyetçi-muhafazakar ve özgül ağırlığı yüksek bir kesim, MHP'nin Meclis dışı kalma olasılığının önlenmesini 'köprüden önceki son çıkış' olarak görüyor. Parti içinde Meral Akşener çevresinde somutlaşan muhalefet de bunun sağlanması için son şans olarak devreye girmeye çabalıyor.

Mahkemeleri adeta bir mahalle kavgası gibi birbirine düşüren, adalet sistemini siyasi müdahalelere tamamen açık hale getiren kurultay karmaşası bu yönüyle Türkiye'nin geleceği adına kilit önem taşıyor.

MetroPoll Başkanı Özer Sencar, Akşener veya Oğan kanadı kurultaydan galip çıkarsa, MHP'nin yüzde 20 çizgisinin üzerine çıkacağını, en az altı puanlık bir oyun AKP'den geri kayacağını ve yüzde 42'lere düşecek AKP üzerinden koalisyon tablosunun önem kazanacağını öne sürüyor.

Böyle olursa Türkiye bir seçime gidecek değil elbette.

Erdoğan ne yapıp edip Meclis'in 2019'a kadar mevcut aritmetikle kalmasını sağlayacak, HDP'nin Meclis dışı bırakılması kozunu da savaşı da MHP'nin güç kazanmasını engellemek için 'gerekirse' koduyla elinde tutacaktır.

Ama onu endişelendiren bir başka nokta var.

MHP'de muhalefetin Bahçeli ve ekibini bertaraf etmesi, AKP içinde kıpırtı halindeki karşıtlarının ve itinayla şarampole yuvarladığı Arınç-Gül ekibinin; Babacan ve Davutoğlu gibi muhalifleşmiş elitlerin tetiklenmesine, cesaret bulmasına, çatlağı hızla büyütmesine yol açacaktır.

Erdoğan da Bahçeli de gayet iyi biliyorlar:

Önümüzdeki aylarda veya gelecek yıl başlarında bir erken seçim olduğu takdirde, MHP çok büyük olasılıkla Meclis dışı kalacaktır.

Bahçeli kaldı diyelim.

Erdoğan'ın hedefi, hızlandırılmış bir 'sivil darbe' sürecinde erken seçime gitmeden Meclis'te 330 üstü oyu sağlamak ise, Bahçeli ve MHP'den bunun garantisini almak zorunda. 'Erken seçim kabusu' nedeniyle bunun kolay olacağını düşünüyor.

En olmadı, 22 Mayıs sonrası tayin edeceği başbakana, MHP'ye birkaç bakanlık vermesi için telkinde bile bulunabilir, Tuğrul Türkeş'e Bahçeli'yi ikna etme konusunda rol biçebilir. Bahçeli de bunu tabanını pastaya paydaş kılmak adına açıkça talep edebilir.

Uzak ihtimaller değildir bunlar.

Ama unutmayın, erken seçim Bahçeli'nin kabusu ise, Akşener faktörü de Erdoğan'ın kabusudur, çünkü 'oyun bozucu'dur.

MHP bu yüzden bir süre kilit önemini koruyacaktır.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 30447

ulkucudunya@ulkucudunya.com