MHP'lilere özel guguk dersleri
Yavuz Baydar 01 Ocak 1970
Dün MHP olağanüstü kurultayı etrafında dönen hukuk, pardon, 'guguk çarkıfeleğinin' özetini en veciz şekilde, ekranıma düşen şu tweet özetlemişti bile:
''MHP kongre sürecine dahil olmayan bir tek çocuk mahkemesi kaldı. Her an müdahale edebilirler...''
Daha ne denebilir ki?
Haberler dün katyuşalar gibi düştü Ankara'ya. Malum, süreç Yargıtay ucunda kilitlenmişti. Sosyal medyada izlenen bazı söylentilerde, Yargıtay'ın süreci sürüncemede bırakacağı, bunun sebebinin de Ankara'daki 'iyi sıhhatte olsunlar'dan gelen temennilere dayandığı üzerinde durulmuştu.
Gemerek Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kurultayın yapılmasını durdurmayı öngören kararı, muhaliflerin itirazları üzerine, Ankara'da 3'üncü İcra Mahkemesi tarafından reddedilince, ortaya yeni bir durum çıktı...
...demeye kalmadı, Gemerek'teki mahkeme hızla, 'Pazar günü MHP kurultayı yapılamaz' kararını yeni bir kararla güncelledi.
Böylece, Türkiye'de iyice çığrından çıkan hukuk düzeninde yepyeni bir garabetle daha tanışmış bulunuyoruz.
Şaşırmış değiliz, şaşırmamaya da kararlıyız artık.
Zaten sorunlu olan adalet mekanizmasının son üç-dört yılda iyice rayından çıkarılıp her yanı laçka bir iktidar oyuncağına çevrilmesi sürecinden, başka ne bekleyebiliriz ki.
Adalet mülkün maymuncuğu oldu artık.
Elbette ki mesele, bu kez esas olarak MHP'lileri ilgilendirmektedir.
Partinin 7 Haziran'dan sonra tarihe bir hamakat emsali olarak geçecek 'inadım inat' çizgisi yüzünden erimesinden, tabanın oradan oraya savrulur hale gelmesinden rahatsız olan muhalif kanat herhalde bu Bizans oyununu da bekliyordu. Öyle varsaymak gerekir.
AKP'nin tamamen Erdoğan'laştığı üçüncü dönemi baştan aşağı bir 'içine gir, karıştır, katakulli çevir, ketenpereye getir, ters köşeye yatır, birbirine düşür, söz ver ve tersini yap, posasını çıkar ve salla at' dönemine çeviren 'yalancı Müslümanlık' doktrininde sıra, başkanlık rejimine geçiş için son derece kullanışlı olan MHP'ye gelmiş, dayanmıştı çoktan.
Beştepe'nin mukimi üst akıl, Barış Süreci masasını devirince gözleri kamaşan MHP'liler zannettiler ki, AKP ile eşit şartlarda bir siyasi zeminde yürüyecekler. HDP'nin şeytanlaştırılmasında yardımcı oyuncu rolüne atladılar. Atladıkları ölçüde de, 'üst akıl'ın avucuna düştüler. Bir daha çıkmamacasına.
Dünkü guguk kuşu sesleri, MHP etrafında örülen çorapların içinden çıkan boğuk seslerdir.
Meclis'in muhalefet görünümündeki dördüncü partisinin, muhalefet konumuna geri dönüş potansiyelinin eritilmesi için sahnelenen alicengiz oyunları, mahkemelerin birbiriyle adeta mahalle kavgasına girişmesiyle, 'bir tek çocuk mahkemelerinin devreye girmemişliği' komedisi ile, MHP'yi şu kaos halinde bile devreden çıkartma, yüzde 10 barajının altına düşürme ve en olmadı erken seçime yenik malzeme olma amacının hizmetine koşmuştur bile.
Boşuna yırtınmıyorum bu köşede, ülkede sistem her boyutuyla, her kesitiyle çöküntüde diye.
Şu kurultay komedisi, bize ülkede kuvvetler ayrılığından geriye eser kalmadığını, yargının sıfırlandığını, parti içi demokrasinin ne denli palavra olduğunu, demokrasi dediğimiz mefhumun bu ülkeden her geçen gün hızla uzaklaştığını göstermeye yetiyor da artıyor bile.
Bir parti rakibince işgal edilmiş, tarihsel saplantıları tepe tepe aleyhinde kullanılmış, kurbanlık koyun gibi bağlanıp yere yatırılma noktasına gelinmiş.
Ne olacağını merak ediyor musunuz?
Muhalif kanat Pazar günü bu halde kurultay toplarsa, size en büyük kaygımı söyleyeyim; sopalar, hatta silahlar konuşabilir.
Ertelenirse de, içine sokulan çomaklar daha hızlı daha derin dönecektir. Buradan da iflah olmuş bir MHP çıkmayacaktır.
Bu guguk tiyatrosunun sorumluları da bir uçta kararı sürüncemede bırakan Yargıtay ise, öbür uçta partiyi bile bile dış müdahalelere açan mevcut liderliktir.
İzleyip göreceğiz, herşey bir bir trajediye dönüşürken...