Kraliçem sen çok yaşa...
Güler Kömürcü 21 Mayıs 2008
Dünyanın efendilerinden biri gidiyor, biri geliyor, derinin derini ABD Başkan Yardımcısı Cheney'i uğurladık ve şimdi de İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth 37 yıl aradan sonra bugün tekrar Türkiye'de. Türk siyasetinde ve içinde bulunduğumuz sıcak bölgede ilginç gelişmelerin yaşandığı bu süreçte devlerin birbirlerinin peşi sıra gerçekleştirdikleri Türkiye turları büyük fotoğrafın kenar süsleri değil elbette.
Bu arada... Önümüzdeki ay başında da Rusya Genelkurmay Başkanı Yuri Baluevsky'in, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın davetlisi olarak Ankara'ya gelmesi bekleniyor, ardından da... Bakalım sıradaki kim?!
Bu 'nezaket' ziyaretlerine nasıl farklı okumalar yapabiliriz? Son birkaç aylık bu gelişmeler; 2008'in sadece ABD/İngiltere (ki onlar da kendi içinde müthiş bir rekabet yaşıyorlar aslında) kardeşliğinin değil, İran-Çin-Rusya ve de Almanya yani MAHŞERİN DÖRT ATLISI'nın 'joker ülke' Türkiye'yi kendi taraflarına çekmeye yönelik düzenleyecekleri 'örtülü operasyon'larda patlama' olacağının göstergesi sayılabilir mi sizce ey arif okur? Örtülü operasyonların içeriğini elbette biz ölümlülerin bilmesine imkan yok, biz sadece ortadaki açık bilgileri alt alta yazarak... Şimdi, örtüleri ve de operasyonları bir kenara koyup, rutini alt alta yazalım, olana ve de olması muhteliflere bakalım, konunun uzmanlarından derlemeler;
Ankara'nın Kuzey Irak politikalarında sürpriz değişimler söz konusu, güvercinleşen Barzani Türkiye'ye büyük ABİ hitabına hazırlanıyor. Gelgelelim söz Kerkük politikalarına gelince kimseden çıt çıkmıyor. Eş zamanlı akıllarda 'Özal'ın federasyon projesinin tohumları da yeşertilmeye başlanmakta ve 'Musul' dosyası ise pazarlık masanın altından bir gösterip, bir çekiliyor. Bu özel coğrafyada ABD ve bütün zamanların efendisi İngiltere'ye rağmen Ankara'nın milli tezlerinde ısrar etmesi ne kadar mümkün olabilicek sizce?
Peki ya Rusya'nın 'o bölgede ben de varım' çıkışlarını hangi çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor?
Efendilerin bizzat Ankara'ya gelip elden teslim yaptıkları zarfın içinde neler yazıyor acaba?
Dış politikalarımıza atılan yeni formatın iç politik gelişmeler üzerinde tetikleyici etkileri de olmayacak mı? Elbette olacak. Masadan kimler kalkacak, yerine kimler oturacak?
AKP'den başlayalım; kulislere bakılırsa AKP ile ilgili karar en geç ağustosta açıklanacak ve AKP kapatılmayacak, önemli isimlere siyasi yasak gelecek, AKP 'yasaksız' bir ismin liderliğinde yoluna devam edecek. İşte tam bu noktada da adı geçen güçlü aday Dışişleri Bakanı Babacan'ın 'Kraliçe'nin sevdiği ekolün listesinde olması acaba bugünden yarına şansını ne kadar artıracak ?
İnce İngiliz siyasetinin etkisi Türkiye'de kartların yeniden karıştırıldığı bu dönemde eskiye göre çok daha baskın olacağa benziyor o halde 'Kraliçe'nin işaret parmağını' dikkatle gözlemekte fayda var efendim. (Haydi hep bir ağızdan söyleyelim ey zekası giyotinden keskin okur, ağzımız alışsın; 'Kraliçem sen çok yaşa' Tebessüm...)
Ve... Önümüzdeki birkaç ay içinde DTP'nin de kaderi belirlenecek, AKP senaryoları benzeri DTP'nin de kapatılmak yerine 'uzlaşmasız, iddiacı, hırçın şahinlerden' temizlenip 'diplomasi diline, İngiliz diplomasisinin ruhuna hakim' siyasilerin yönetimine bırakılacağı öne sürülmekte. Son birkaç aydır DTP'de sahne gerisinde duran (çerçevesini çizdiğim bu özelliklere sahip) isimleri dikkatle tarayınız, büyük ihtimalle önümüzdeki aylarda onları sahnenin önünde göreceğiz...
Sonbahar itibarıyla siyasi sahneye yeni aktörlerle birlikte yeni siyasi yapılarında çıkmaya başlaması bekleniyor, TV dizileri üzerinden yaratılan Deniz Gezmiş romantizmi 'Türk SOLU'na bakalım hangi yeni oluşumu hediye edecek, fazla detay veremeyeceğim şimdilik, izlemeye devam.
Şimdi de 'milliyetçi cepheye' bakalım, kulisler ve gelişmeler gösteriyor ki şahin milliyetçilerin tasfiyesi 'ILIMLI MİLLİYETÇİLİĞİ' de gündemde birkaç adım daha öne taşıyacak. MHP çatısı altında hayat bulmaya devam eden 'Ilımlı milliyetçilik' (ki şu ana kadar bu dönüşüm gayet başarı ile sürüyor, Ülkü Ocakları'yla ilgili son karara bakınız, MHP'nin diplomatlara teslim ettiği yeni vitrin de...) İran'a operasyon ve de yeni Irak politikalarının (yeni Kürt açılımının) uygulamaya sokulması aşamasında çok daha önemli misyonlar üstlenecek.
Bir dostumun ilginç bulduğum öngörüsü ile bağlayalım, aylar önce demişti ki; 'Washington'un malum vitrinlere taşıdıklarını, Londra vitrinden indirecek ve iç ve dış politikalarımız yeniden şekillenir iken 'ince ingiliz diplomasisinin' etkilerini geniş cephelerimizde 'net' olarak hissedeceğiz.'
Nereden geldi o ses; 'Kraliçem sen çok yaşa...'