« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Oca

2008

Şeyh Galip

Murat TUNCEL 01 Ocak 1970

18. yüzyıl divan edebiyatımızın yetkin şairi Şeyh Galip 1757 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Mustafa Reşit Efendi Mevlevi tarikatına bağlı olduğu için Şeyh Galip de bu çevrede büyümüştür. Asıl adı Mehmet olan Şeyh Galip, önceleri ESAT daha sonra da GALİP mahlazlarını (takma ad) kullanmıştır.

Şeyh Galip aldığı eğitimin de vermiş olduğu olgunlukla küçük yaşlarda şiir yazmaya başlamış, daha yirmi üç yaşındayken bir divan oluşturmuş ve yirmi beş yaşında da ünlü Hüsn-ü Aşk mesnevisini yazmıştır.

Yetiştiği çevrenin de etkisiyle mevlevi tarikatına girmiş, gerçek bir tarikatçı olabilmek için de üç yıl İstanbul'daki Yenikapı mevlevihane- sinde çile doldurmuştur. Bir süre tarikatın çeşitli kademelerinde görev aldıktan sonra da Galatasaray mevlevihanesine şeyh olmuştur. Kendisi de bir şair olan yenilikçi padişah III. Selim döneminde korunan Şeyh Galip, yaşamının son yıllarını da İstanbul'da geçirmiştir. Tüm yaşamını İstanbul'da geçiren şair 1799 yılında İstanbul'da ölmüştür.

Yapıtları:

Şeyh Galip'in en ünlü yapıtı HÜSN-Ü AŞK'tır. Bu önemli yapıtından başka Bir de DİVAN'ı vardır. Hüsn-ü Aşk Abdulbaki Gölpınarlı tarafından yayına hazırlanarak 1968 yılında yayınlanmıştır.

Şeyh Galip zamandaşı olan Nabi ile büyük tartışmalar yapmış, hatta söylendiğine göre ünlü Hüsn-ü Aşk'ını da Nabi'nin Hayr-âbâd'ına karşılık olarak, ondan daha güzel ve daha anlamlı yazabileceğini kanıtlamak için kaleme almıştır. Divan edebiyatının bir özelliği olarak Farsça ve Arapça tamlamalar kullanan şair, ayrıca divan şiirine yeni mecazı anlatımlar ve yeni tamlamalar kazandırmıştır.

Şeyh Galip'in yaşamına ait bilgileri tamamlamadan önce, Server Tanilli'nin onun şiiri hakkında anlattığı bir olayı da burada anlatmak istiyorum.

Sovyet döneminin ünlü Gürcü şairi Mayakovski ile Nâzım Hikmet, Moskova'daki üniversite yıllarında zaman zaman biraraya gelerek şiir üzerine konuşur tartışırlarmış. İşte böyle bir karşılaşmalarının birinde, Mayakovski sormuş:

- Nâzım en ünlü şairiniz kimdir?

Nâzım Hikmet hiç duraksamadan:

-Şeyh Galip'tir.

yanıtını vermiş ve Şeyh Galip'in Muhammes'inden şu dizeleri okumuş:

Bir şu'lesi varki şem-i canın

Fân'usuna sığmaz âsm'anın

Bu sine-i berk âşiyânın

Sina dahi görmemiş nişânın

Efrûhte-i inâyetindir.*

Daha sonra da şiiri Mayakovski'nin anlayabileceği bir dille açıklamış. Şiirdeki mecazi anlatımların ve benzetme zenginliğinin farkına varan Mayakovski:

- Biz günümüzde şiire bu kadar anlam derinliği veremiyoruz, demiş.

Divan edebiyatımıza zenginlik katan, divan tasavvufunu zaman zaman maddeleştirerek in san sevgisini sanat felsefesinde yerli yerine yerleştiren Şeyh Galip, gazel, kaside, muhammas, rubai gibi divan edebiyatı nazım türlerinin hemen hepsinde ürünler vermiştir. Biz burada bir gazelini örnek olarak okuyucularımıza sunacağız.



G A Z E L

1- Dil-i zaîfe bir âfet güzel beğendiremedim

O haste-i gam-i aşka ecel begendiremedim

2- Niyâz-ü nazda sihr-i halâl bilsemde

Nigâh-i pürfene etmem cedel beğendiremedim

3- Hatâ o nergis-i şehlâdadır sözümde değil

Eğerçi her sühânim bibedel beğendiremedim

4- Tasavvurumda dahi himmetim olup mâni

Sezâ-yi hâhiş olur bir emel beğendiremedim

5- Kemend-i nazmım ederken gazâl-i ma'niyi râm

Yine o şûhuma Gâlin gazel beğendiremedim

Aruz vezni: mefâilün feilâtün mefâilün feilün (fâlün) kalıbıyle yazılmıştır.

Açıklama :

1- Zayıf/güçsüz gönle hiçbir müstesna güzeli beğendiremi- yorum; o aşk derdinin hastası ecel beğenmiyor.

2- Aşkta en çok hoşa gidecek yolları bildiğim, en güzel sözleri söylediğim halde, hepsi boşuna. Söz yarıştırmam da boşuna, (çünkü) bunları onun birçok hileler bilen bakışlarına beğendirmek mümkün değil.

3- (Söylediğim) her sözüm eşsiz derecede güzel olduğu halde beğendiremiyorum; (ama) yanlışlık benim sözümde değil onun şehla gözündedir.

4- Tasarlayışımda bile gayretim engel olduğu için onun isteyebileceği bir emeli bile kendisine beğendiremem.

5- Ey Galip! Nazmımın kemendi mana ceylanına boyun eğdirecek güzellikte olduğu halde gene o fettan güzelime gazel beğendiremiyorum.


*Muhammes´in açıklaması :

Can mumunun öyle bir alevi vardır ki göğün kubbesine sığmaz! Bu, yuvası şimşek olan bağrımın eserini Sina Dağı bile görmemiştir ve ondaki ateş senin lütfunla tutuşmuştur.

Not: Yukarıdaki açıklamalar elimizdeki kaynaklardan yararlanılarak yapılmıştır. Her açıklama ve yorumun eksikleri olduğu gibi, bizim açıklamalarımızın da elbette eksikleri vardır. Bu eksikleri okuyucularımızın değişik kaynaklardan yararlanararak tamamlayacaklarına inanıyorum. (M.T.)

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 25075

ulkucudunya@ulkucudunya.com