« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

16 May

2016

Adım adım diktatörlük

İRFAN SÖNMEZ 01 Ocak 1970

Davutoğlu'nun istifaya mecbur edilmesi sadece Cumhurbaşkanı ile yaşadığı uyum sorunundan kaynaklanmıyor. Esas sorun parti içinde ve toplum nezdinde büyümeye,kök salmaya başlamasıydı.

Davutoğlu, partinin başına getirilirken -düşük profilli- emanetçi bir Başbakan olması beklenmişti. Yirmi aylık Başbakanlığı döneminde tam tersi bir kompozisyon çizdi.İl il dolaştı,olağanüstü bir performans sergiledi,kalıcı olmak için Saray'ın hoşuna gitmeyen adımlar attı. Akçalı işlere karışmadı,kendine yakın bir medya oluşturdu.

Bu,başkanlığı hedefleyen Erdoğan için ciddi bir tehditti. Partide yerini sağlamlaştırmış bir Davutoğlu'na istediklerini yaptıramayacağını biliyordu; üstelik Davutoğlu alçak sesle savunuyor gibi görünse de Başkanlık Sistemine karşıydı. Erdoğan altındaki zeminin kayacağı korkusuna kapıldı ve ipinin çekilmesine karar verdi.

Son yıllarda Erdoğan kaynaklı tasarrufların neredeyse tamamı Başkanlık hedefi ile ilgilidir. Nasıl bir sistem düşünüldüğünü anlamak için yapılması planlanan düzenlemelere bakmak kafi. En son tüm Yargıtay ve Danıştay üyelerinin değiştirilmesi, yerlerine yenilerinin getirilmesi için bir Yargı paketinin hazırlandığı basına yansıdı. Bunun anlamı istinaf mahkemelerinden sonra Yüksek Yargı'nın da Saray'ın beklentilerine göre tanzim edilmesidir.

Daha önce paralel uydurması ile muhalif basın tek tek susturuldu. Paralel torbasına sığmayacak olanlar vergi ve denetim kıskacına alınarak konuşamaz hale getirildiler.

Muhalefeti suskun, yargısı bağımsızlığını kaybetmiş bir ülkede gerçek bir Başkanlık sisteminden söz edilemez!

Bu sistemin en yetkin,en başarılı örneği ABD'de uygulanıyor. ABD'de basın hürriyeti ile Yargı Bağımsızlığı sistemin en önemli sac ayaklarını teşkil eder. Başkan'ın herhangi bir yargı mensubuna talimat vermesi,kamuoyu önünde ağır eleştirilerde bulunması mümkün değildir.ABD'nin en yüksek yargı organı Yüksek(Anayasa) Mahkemedir. Yasaların Anayasaya uygunluğunu denetler,9 yargıçtan oluşur. Mahkeme üyeleri Başkan tarafından aday gösterilir,senatörlerden kurulu bir komisyon tarafından sorgulamadan geçirilerek atanırlar. Hayatlarının her safhası didik didik edilir,bir senatörün muhalefeti halinde bile atama gerçekleşmez.Yüksek Mahkeme'nin(Anayasa Mahkemesi) altında temyiz mahkemesi vardır.Bölge Mahkemeleri tarafından karar bağlanmış davalar hakkındaki temyiz baş vurularına bakar. Gerek Yüksek Mahkeme üyeleri, gerek Temyiz Mahkemesi üyeleri kaydı hayat şartıyla atanırlar. Bu, görevden alınma korkusu taşımadan,tamamen vicdanlarına bağlı kalarak karar vermeleri içindir. Keza, Senato, Yüksek Mahkeme(Anayasa) hakimleri ile Temyiz Mahkemesi hakimlerinin ücretlerinden eksiltme yapamaz.Anayasal olarak böyle bir eksiltmeden muaftırlar. Bütün bu tedbirler yargının baskı altında kalmadan çalışması içindir.

Başkanın gücü Kongre tarafından denetlenir,Kongre Temsilciler Meclisi ve Senato olmak üzere iki kanattan oluşur. ABD başkanı ve bakanlar ne kanun teklifi verebilir ne de kanun çıkarmanın herhangi bir aşamasına katılabilirler. Kongre başkanın muhalefetine rağmen yasa çıkarabilir. Nitekim, Obama Başkanlığa gelmeden Guantanamo hapishanelerinin kaldırılacağı sözünü vermiş,ama Kongre bunu engellemiştir.

Görüldüğü gibi ABD Başkanlık Sistemi bir tek adam düzeni değildir. Başkan her istediğini yapma gücüne sahip değildir. Kimi tasarrufları Kongre tarafından dengelenir. Başkanın yargılanması da vatana ihanetle sınırlı değildir,yalancılık,zimmete para geçirme,rüşvet gibi suçlardan da yargılanabilir.Senato mahkeme vazifesi görerek bu suçlardan başkanı yargılar,hazırlık soruşturmasını Temsilciler Meclisi yapar.

ABD bir başkanlık sistemi olmasına rağmen bazı konularda Başkan'ın yetkileri Türkiye Cumhurbaşkanı'ndan geridir. Bizde Cumhurbaşkanının yargı bağışıklığı daha geniştir. Erdoğan'ın istediği yetkiler ve yapılan kimi düzenlemeler daha büyük yetkiler içermektedir. Mesela, AKP'nin anayasa taslağında Başkan'a verilen yetkilerden biri meclisi fesh etme yetkisidir. Amerika'da başkan'ın böyle bir yetkisi yoktur. Bu yetki, meclisi Başkan'a bağımlı hale getirerek, onun bir sekretaryası konumuna düşürmektedir. Yargı alanında ön görülen düzenlemeler de öyledir,Başkan adeta Yüksek Yargı'nın başı konumuna gelmektedir.

Muhalefetin susturulması,Yargı ve Yasama'nın Başkan'ın kontrolüne geçmesi, Başkanlık Sistemi ile telifi mümkün olmayan uygulamalardır.Her vatandaşı, kendini o ülkenin başkanı kadar hür ve güvende hissetmediği bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Bu düpedüz yeni bir tek adam düzenidir. Örneği ABD'nin Başkanlık sistemi değil,Suudi Krallığı,Baas Sosyalizmi gibi düzenlerdir. Davutoğlu, bu diktatörlük yürüyüşünün ilk kurbanı olmuştur.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 30856

ulkucudunya@ulkucudunya.com