« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 May

2008

Siyaset nerede?

Mahir KAYNAK 21 Mayıs 2008

Ülkemizde siyasetin el değiştirmesi ya da önemli konumdaki bir bürokratın tasfiyesi, uygulamalarının eleştirisi yoluyla değil kişisel yıpratmalarla sağlanır.

Yıllar önce siyasete girecek olan arkadaşlarıma şu tavsiyede bulunurdum: İki belge hazırlayın ve siyasete yön veren güçlerin eline geçmesini sağlayın. Biri cinsel konularda sizi itham edecek biçimde olsun, diğeri parasal açıdan size karşı kullanılabilsin. Eğer yaptıklarınız bu güçlerin işine gelmezse bunları kullanır ve sizi tasfiyeye kalkarlar. Aksi halde, Allah korusun, canınıza kastederler. Bu belgeler sizin hayatta kalmanızı sağlar. Ayrıca tasfiye sürecinizin başladığını da anlarsınız ve buna göre tavır alırsınız. Böyle bir kampanya başladığında çocukluğunuzda komşunuzun bahçesinden erik çaldığınız da gündeme getirilebilir.

Dünya büyük bir değişimin sancıları içindeyken bizim bunlara sırt çevirip kişisel saldırılarla insanları tasfiyeye çalışmamız yaşanan büyük değişimi gerçekleştireceklerden biri olamayacağımızın kesin bir delili olarak görünüyor.

Dedikodu, insanların zaaflarını ön plana çıkararak onları etkisizleştirmek dışındaki konularla ilgilenmiyoruz. Oysa eğer birinci sınıf bir toplum olsaydık şu sorulara cevap arayan aydınlarımız ve bunları destekleyen ve ulaşılacak sonuçları dört gözle bekleyen siyasetçilerimiz olurdu. Bugüne kadar geçerli olan iktisadi görüş ve buna dayanarak oluşan bilim bundan sonra da geçerliliğini koruyacak mı yoksa yeni ekonomik ilişkiler yeni bir teori doğuracak mı? İktisat bilimimizde nasıl bir değişme olabilir? Eski teori bugünü açıklayabilir mi? Yaşadığımız çağ K. Marx'ın öngördüğü bir aşama mı yoksa şartlar tamamen farklı olduğu için çağımızı yeni bir modelle mi açıklamamız gerekir?

Cevaplandıracağımız başka sorular da olmalıydı. Dünyada çatışan taraflar ve çatışmanın nedeni nedir? Bu çatışmanın sonucunda nasıl bir düzen oluşacak ve bu düzen içinde ülkemizin yeri ne olacaktır? Çatışma nedeni olarak dinin ortaya çıkışı doğal bir süreç midir yoksa bir odağın projesi olarak mı din kullanılmaktadır?

Askerlerimiz dağlarda ayrılıkçı güçlerle savaşırken üniversitelerimiz etnik ve dini çatışmaların sebeplerini, muhtemel sonuçlarını ve bunlarla nasıl mücadele edileceğini teorik düzeyde araştırmalıydı ve olaylara tepkimiz ölülere ağıt yakmanın ötesinde bilimsel öngörülere göre olmalıydı.

İktidara yönelik eleştiriler, içinde yer alanların bireysel davranışları düzeyinde kalmamalı uyguladıkları politikaların sonuçları ve alternatif projeler tartışılmalıydı. Üst düzey bir askerin eşiyle ilgili dedikodular yerine terörle mücadelede uyguladığı stratejinin doğru olup olmadığı, eğer yanlışsa alternatifin ne olacağı dile getirilmeliydi.

Siyaseti ideolojiyle sınırlı tutmak hatamız yetmiyor gibi bir de onu kişisel yaşamla ilgili dedikodu ya da olaylara indirgemek ama dünyanın ve ülkemizin sorunlarına bakışımızı sıradan bir insanın değerlendirmeleri düzeyinde tutmak başarısızlıkla sonuçlanır.

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 48118

ulkucudunya@ulkucudunya.com