Sandıktan diktatör çıkarma cambazlığı
Şükran Soner 01 Ocak 1970
Genel olarak siyasetin, hele de AKP liderliğinin, yandaşlarıya tam kadro
12 Eylül askeri darbesinin ürünü yasaklı anayasadan kurtulmak için nasıl da çırpındıklarını 14 yıldır dinlemekten biz yorulduk... Onlar bir biçimde, zamanın ruhuna uygun günah keçileri üretme, pazarlamasında, kamuoyu güdülemesi, algı yönetimini kullanmada profesyonel çıkışlarıyla, en azından biat etmiş, cepheleştirilmiş seçmenlerini gerçekten inandırmada başarılılar mı? Yoksa biat, hele de inanmak isteyeni ortak çıkarlar, değerler adına, aidiyet, kimlik algısıyla, ortak yaşam cephesinde buluşturmak... Kendilerinden olmayanları ötekileştirerek, “düşman” belletmek, çatıştırmak mı çok kolaylaştırıcı?
Ülkemizin, laik Cumhuriyet, çağdaşlığa, uygarlığa, hukuk devleti düzeni, demokrasi, insanlığa yürüyüşün önünü açan devrimlerin, Anadolu uygarlıkları, aydınlanması birikimleriyle örülmüş toplumsal sağduyusunun ürünü, “her şeye rağmen, barış içinde birlikte yaşam iradesi, çimentosundaki çatlaklar fena halde büyüyor...” 12 Eylül’ün darbeci anayasasından kurtulma gerekçesi, iktidarda kalmanın tek yoluna dönüşen otoriterleşmenin, kural, sınır, hak, hukuk, izan tanımaz ataklarıyla anlamını yitirdi... Meclis’ten sağlıklı kararlar alınması, sonuçların çıkarılmasının kapılarını kapattı. İktidarlarının sandık çoğunluğu ile bile çözüm üretilebilmesinin önüne duvarlar örüldü... İktidarları, şimdilerde kendi icraatlarının hak, hukuk, kural tanımaz düzeninden ortaya çıkan sorunların yönetilemez boyutlarında, çıkış yolu bulma adına, başımıza yeni çoraplar örmekteler...
***
Kamuoyu örneğin Davutoğlu’nun şekil olarak AKP’yi kongreye götürmesi, aday olmayarak, Cumhurbaşkanı’nın istediği bir başka ismin parti başkanı ve de başbakan olmasının önünü açan gelişmeleri tartışıp duruyor değil mi? Dünyanın rejimi demokrasi olan hiçbir ülkesinde böylesi bir olayla karşı karşıya kalınmadığı gerçeğine yanıt bulunamıyor. Davutoğlu’nun olup bitenlerde iradesinin söz konusu olmadığı, davalarına ihanet sayılabilecek bir adımının söz konusu olamayacağı açıklaması hemen rafa kaldırılıp, daha görevden ayrılmadan Başbakan ve parti lideri olarak buharlaştırılmış bulunuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından kamuoyuna ilan ederek, hemen hemen her gün birkaç açıklaması, eylemi ile yürürlükteki anayasal, hukuk düzeni içindeki tarafsız, partisiz Cumhurbaşkanı kimliği, yeminine uymayan çıkışlarına acil çözüm aranıyor... Eylemlerinden hesap sorulamaması koruma kalkanına karşın, ortaya çıkmış tabloda, şiddetle dayatıldığı hemen her gün ilan edilen başkanlık rejimine de hızlı geçişin koşullarının kolay kolay yaratılamayacağının görülmesinin ışığında, acil partili cumhurbaşkanı formülünün gerçekleştirilmesi projesine sıçranmış bulunuluyor...
Ülkenin can yakan sıcak gündemi içinde PKK, IŞİD öncelikli terör eylemleri, çatışmalar, diğerleri tuz biber... Şehit, çatışmalarda ölenlerin haberlerini dinleyemeyecek noktalara gelmiş halkımız... Ya daha keskin ayrımcı, düşmanca cepheleşmelerin sarmalına takılıyor ya da vurdumduymazlıkla kendini uzak tutmanın yollarını arıyor. Hangi yolları seçersek seçelim ülkenin bütününü sarsan ekonomik, sosyal, siyasal sorunların batağında toptan aşağılara çekilmenin fren tutmayan hızından asıl beslenen kriz ve kaos günlerinde... AKP İktidarları, liderliğin günlük çıkış yolu, kurtuluş olarak gördüğü formüllerle atılan acil adımlar, arkalarından öngörülememiş bir dizi başka sorunları üretiyor...
Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından öğrendiklerimizle, kaldırılmamış ağır baraj yasağı, doğrudan liste belirleme, partiyi etkili yönlendirmeye karşın haziran seçimleri liderlik için kabul edilemez, 4 partili en yüksek demokratik seçim sonucunu üretince... Çok olasılı hükümet kurabilme formülleri engellenerek yeniden seçimle elde edilen AKP gücü, tam kadro biat etmiş milletvekili varlığı da kısa süreçte yetmedi. Davutoğlu’nun bile gönderilmesi, tam biat, yeni AKP lideri, hükümet ile artık kaç yıl değil, kaç ay kazanılabilir ki?.. Sistem kendi krizi ile kaosa, hele de bizimki gibi siyasal İslamın, ırkların çatışmalarının yaşandığı Ortadoğu bataklığına çekildiğinde, sandıktan diktatör çıkarma cambazlığı ne kadar işe yarayabilir ki?..