Sıranızı bekleyin
Mehmet Kamış 01 Ocak 1970
Bu ülkedeki herkesin nasıl bir tehdit altında olduğunu fark etmemesi ne dramatik bir durum. Devlet erkini kullanan birileri, hukukun ciddiye alacağı hiçbir somut suçu olmayan insanları MGK kararıyla terörist ilan edebiliyorsa, bu ülkedeki herkesin başına aynısının gelmeyeceğini kimse garanti edemez. Bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka bugüne kadar eline çakı bile aldığı görülmemiş insanlar, ‘MGK kararı’ denilerek terörist ilan ediliyor. Hükümet gelen bu emri görev belliyor, yemeden içmeden toplanıp derhal emrin gereğini yapmak için harekete geçiyor!
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ifadesiyle Recep T. Erdoğan’a bağlı yargı ve ilgili birimler de derhal gereğini yapacak. MGK üzerinden emir verin sonra –ne ara bağladınız kimse bilmiyor- size bağlı yargı, harekete geçip sevmediklerinizin hakkından gelsin. ‘Oğlan bizim, kız bizim’ çadır tiyatrosunda darağacı kurup istediğinizi asın. Bu tiyatroyu seyredenler, bilesiniz ki o piyangonun size vurmayacağının hiçbir garantisi yok. Bu işe yardım ve yataklık yapanlar unutmayın ki, Davutoğlu örneğinde olduğu gibi sıra size de gelecek.
Bunun nasıl bir komplikasyon olduğunu fark etmeyen herkes, yarın MGK’nın CHP’yi, MHP’yi, Alevileri, Bayburtluları, Rizelileri, Beşiktaşlıları terörist grup ilan etmeyeceğini garanti edebilir mi? Bırakın CHP’yi, MHP’yi, Ahmet Davutoğlu’nu, Numan Kurtulmuş’u terörist ilan etmeyeceklerinin garantisini kim verebilir? Hiçbir ahlaki, hukuki, kanuni, kitabi gerekçe olmadan bir kişinin kişisel hırsları icabı, eline çakı almamış insanlara ‘terörist’ deniliyor, MGK’da bulunan anlı şanlı insanlar da bunu seyrediyorsa bu ülkede her şey bitmiş demektir.
Ömrünü ülkesine adamış insanlar pervasızca terörist iftirasına maruz kalıyor, buna kimse itiraz etmiyor, masum insanların haklarını koruması gerekenler kulaklarının üstüne yatıyorsa herkes sırasını beklesin. Hukukun hiçbir şekilde ciddiye almayacağı, müphem iddialarla birilerine üç yıldır cadı avı yapılıyorsa, bu cadının yarın kimler olacağını tahmin edebilir misiniz?
Üç duble yol yaptık diye dünyanın bizi kıskandığı mavalını okuyanlar, dünya; sahiden hukuk ve adalet getirdiğinizde size gıpta ile bakacaktı. O zaman Türkiye, bölgenin değil dünyanın ışık saçan ülkesi olacaktı. Ama siz gri bir ülke olmayı tercih ettiniz. Adaleti ve kitabi olanı ortadan kaldırıp, neyimiz var neyimiz yok her şeyimizi bir kişinin uhdesine verelim diye sabah akşam ibadet neşvesiyle koşturanlar, size üniversite yıllarında ağzınızdan düşürmediğiniz ‘Ankebut 44’ü hatırlatırım: “Allah’tan başka dost ve yardımcı edinip onlara bağlananlar, kendisine bir ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en çürük ve zayıfı örümcek evidir, keşke bunu bilselerdi.”
Hem çağdaş hukukta, hem İslam hukukunda hem de bugünkü Türkiye Cumhuriyeti yasalarında suçun şahsiliği esastır. Aidiyetlerinden, kimliklerinden dolayı toptan cezalandırılma ancak ve ancak ilkel anlayışlarda, bilemedin ortaçağ Avrupası’nda mümkün olabilirdi.
Aklıselim herkes gerçek paralel yapının neresi olduğunu, kimlerin terörle, evlat canlarıyla iktidar devşirdiğini görüyor. Gerçek er ya da geç galip gelecek. Bundan kimsenin şüphesi yok, önemli olan kimin hangi fotoğraf karesinde yer aldığıdır. Ben konjonktürün hiç değişmeyeceğini zannedip dünya cennetine atlayan zavallılara acıyorum.