SİYASAL ADALET
İRFAN SÖNMEZ 01 Ocak 1970
CB Erdoğan MGK toplantısından sonra, MGK'da Paraleli terör örgütü ilan ettik, sıra Bakanlar Kurulu'nda dedi.
Bu açıklama aslında yargıdan terör örgütü kararı çıkaramamanın itirafı. Eğer böyle bir karar çıkarılabilse, MGK veya Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç kalmayacaktı.
Suça, suçluya karar verecek olan merci bellidir. Hiç bir makam kendini yargı erkinin yerine koyarak karar veremez. Cumhurbaşkanı bu açıklaması ile MGK ile Bakanlar Kurulu'nu yargı erkinin yerine koyduğunu ifade ediyor.
Uzun zamandır, başkanlık hırsı ile devletin bütün mekanizmaları dejenere edildi. Başbakan konu mankeni haline getirildi.
Yasama organı icranın denetimine girdi, yargı bağımsızlığını kaybederek siyasi iradenin hukuk bürosu haline getirildi, kuvvetler ayrılığının yerini CB'nin şahsında kuvvetlerin tek elde toplanması aldı.
Yasama organına Cumhurbaşkanı'nın emir verdiği bir yerde yasama organının bağımsızlığından söz edilemez. Dokunulmazlıkların kaldırılması meclisin kendi inisiyatifinden çok, Saray'ın üst üste yaptığı çağrılarla oldu.
Mesela, ABD'de Başkan, Senato veya Temsilciler Meclisine talimat veremez. ABD sisteminin başarısı erkler arasındaki bağımsız ilişkiye dayanır.
Erdoğan'ın fiilen uyguladığı sistem ise tamamen nevi şahsına mahsus bir tek adam düzenidir. ABD uygulamasından ziyade Azerbaycan,Kazakistan ve Özbekistan gibi demokrasi geçmişi olmayan ülkelerin uygulamalarına benzemektedir.
Cumhurbaşkanı'nın, cemaati terör örgütü olarak yaftalaması iki yıldır yapılan yargılamaların hukuki değil, siyasi olduğunu gösteriyor. Devletin bütün gücü bu siyasi hesaplaşma için kullanılıyor.
Hukuka dayanmayan yargılamalarda, mahkeme süreci bir gösteriden ibarettir. Yargı sadece siyasi iradenin verdiği karara hukuki bir kılıf uydurmaya çalışır.
Geçmişte taht kavgalarına İslami gerekçeler uydurulurdu. Muarızlarını yok etmek isteyen mutlaka şer'i bir fetva bulur, hasis menfaatlerini İslam'la sarıp sarmalayarak emellerini gerçekleştirirdi.
Şimdi bu görevi siyasallaşan yargı yapıyor. Haksızlığa hak kisvesi giydirmek yargıya düşüyor.
Yargının ne hale geldiğini anlamak için yargıçların ne halde olduklarına bakmak kafi. Geçen hafta Yüksek Yargı'nın iki başkanı CB ile beraber yurt gezisindeydi. Verilen fotoğraf Yargı ile icra arasındaki ilişkinin şeklini gösterir mahiyetteydi.
Cumhurun başı olmak, yargıya siyasetin gölgesini düşürecek, ona olan güveni sarsacak bir ilişkiye meşruiyet kazandırmaz.
Cumhurbaşkanı'nın taraf olduğu bir davada(Cemaat/Erdoğan) böyle bir yargının vereceği kararlar her zaman tartışmaya açık olacaktır.
Anıl Çeçen, hukukun siyasal sonuçlar için kullanılmasını Siyasal Adalet olarak tanımlar. Özellikle siyasal gerilimin arttığı dönemlerde siyasal adaletin öne çıktığını vurgulamıştır.
Sosyalist ülkelerde getirilen "Sosyalist Yasallık" uygulaması siyasal adaletin en açık örneklerinden biridir. Hukukun Sosyalist ilkelere uydurulmasını ifade eder.(Anıl Çeçen,Adalet Kavramı,s,31)
17/25 Aralık sürecinden sonraki uygulama da bir çeşit Siyasal Adalet örneğidir. Yargı, Saray'ın amaçlarına endekslenmiş, alınmak istenen sonuçlara göre tanzim edilmiştir.
Oysa Hukuk, düzen demektir. Siyasi amaçlara yönelmiş bir hukuk sistemi ve yargı mekanizmasıyla düzeni sağlamak mümkün değildir. Çünkü siyasal adalet, toplumun bazı kesimlerini hedef aldığı için düzen bozucu bir işlev görür.
O siyasal çizgide olmayanlar tarafından benimsenmez, kararları şüphe ile karşılaşır. Bugün verilen fotoğraf da budur.
Tarafsız ve bağımsız yargının yerini Siyasal Adalet almıştır.