Hukuk katlediliyor… Farkında mısınız?
Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970
Selam Tevhid dosyasından, 54 hâkim hakkında “terör örgütü üyesi” ve “darbe” iddiasıyla dava açıldı. Bu 54 hâkim hakkında, Selam Tevhid örgütüyle ilgili dinleme taleplerine onay verdikleri için, 2 kez müebbet hapis cezası isteniyor. İddia o ki, hükümeti devirmek maksadıyla, örgüt faaliyeti çerçevesinde teknik takibe izin vermişler. Kanıt diye ortaya sürülenler, sadece, telefonlar arasındaki irtibatı gösteren HTS kayıtları. 8 yıllık bir dönem incelenmiş… Kim kiminle konuşmuş, bu tespitler yapılmış. İçerik belli değil. Ama asıl hayret edilecek mesele şu: Doğrudan değil, dolaylı konuşmalar da suç addediliyor.
Bir örnek vermek gerekirse: 54 hâkimden 13'ü, Alper Tunga Akgülen isimli bir savcıyla, 8 yıl içinde, toplam 114 defa görüşüyor. Akgülen hakkında hiçbir soruşturma ya da yargı kararı yok. Kendisi halen Bakırköy hâkimi. Akgülen'e ait, 8 yılda 88 bin 374 adet kayıt mevcut. Bu kayıtlardan biri, Sedat Yetişkin'le görüşmesine ilişkin. Sedat Yetişkin'in Cemaat'le irtibatlı bir kişi olduğu ileri sürülüyor. Böylece, Alper Tunga Akgülen üzerinden, 13 hâkimin örgüt bağlantısı kuruluyor. Hâlbuki, o 13 hâkimden hiçbiri doğrudan doğruya Sedat Yetişkin'i aramamış. Alper Tunga Akgülen ise meslektaşları; tanıdıkları bir kişi.
Çok saçma buluyorsunuz değil mi? Sedat Yetişkin ile konuşan Alper Tunga Akgülen hâlâ Bakırköy hâkimi iken, Akgülen ile irtibat kuranlar, “Gülen örgütünün üyesi” olarak değerlendiriliyor.
Alper Tunga Akgülen ile görüşen sadece bu 13 hâkim mi? Hayır… Bekir Bozdağ, Reşat Petek, Osman Can, Fehmi Tosun (İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı), Hadi Salihoğlu (İstanbul Başsavcısı), Harun Kodalak (Ankara Başsavcısı), HSYK üyeleri: Mehmet Yılmaz, Ramazan Kaya, Yüksek Bürokratlar: Basri Bağcı, Selahattin Menteş (Adalet Bakanlığı Müsteşar yardımcıları)… Ve daha yüzlerce kişi.
***
Bir başka örnek: Gene bu 54 hâkimin içinde yer alan Mehmet Karababa'ya yönelik suçlama… Mehmet Karababa ile tahliye kararı veren hâkim Metin Özçelik'in çocuklarını götürdükleri bir ortodontist var. Ermeni kökenli bir vatandaş, Razmik Nahçivan. Razmik Nahçivan'ın, Nevzat Ayvacı isimli bir şahısla 3 adet görüşmesi olmuş. Nevzat Ayvacı, Cemaat'e yakın bir kişiymiş. İddianamede, Nevzat Ayvacı'nın Razmik Nahçivan vasıtasıyla Mehmet Karababa'ya talimat gönderdiği ileri sürülüyor. Oysa Mehmet Karababa, Nevzat Ayvacı'yı hiç tanımıyor. Ermeni kökenli ortodontist Nahçivan ise, bir kooperatif sebebiyle o kişiden alacaklı olduğunu, bu yüzden birkaç defa telefonla görüştüklerini belirtiyor.
Özetlemek gerekirse… 8 yıllık HTS kayıtlarına göre, Cemaat'ten herhangi biriyle görüşen bir şahıs, -bu durumda Ermeni Razmik Nahçivan- “Cemaat kuryesi” sayılıyor. 54 hâkimden biri, bir vesileyle Razmik Beyi aramışsa, ya da ona bir mesaj göndermişse, “örgüt üyesi” kabul ediliyor. İddianameye göre, “kurye”, Cemaat'in talimatlarını, ilgili Cemaatçiden alarak, yargı mensuplarına ileten ve haklarında hiçbir soruşturma bulunmayan ikinci kişiler. (Mesela Razmik Nahçivan ya da Alper Tunga Akgülen)
***
Maalesef medya, davaların içeriğiyle ilgilenmediğinden, hukuk katliamı kamuoyu tarafından yakından izlenemiyor. Oysa, aynen Aziz Yıldırım'ın, Galatasaray'ın galibiyetini Fethullah Gülen'in duasına bağlamasına benzer, saçma sapan iddialar söz konusu. Ya da tahliye kararı veren hâkimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in, Cemaat'ten talimat aldığını kanıtlamak amacıyla, Fethullah Gülen'in herkul.org'ta yayımlanan “Cezaevinde yatanları Allah kurtarsın” sözlerinin öne sürülmesi gibi. Veyahut, Tek Türkiye dizisinin senaryosundan, Tahşiye örgütü üyelerine kumpas kurulduğu sonucunun çıkarılması gibi.
Gerçekten çok saçma… Bu yüzden insan mantığı ve aklı inanmayı reddediyor. Lakin, buralardan yola çıkarak, birçok suçsuz insana müebbet hapis cezasına varan ağır faturalar kesiliyor.
PKK=Paralel=terör örgütü
Tayyip Erdoğan, MGK'dan, Cemaat hakkında “terör örgütü” kararını çıkarttıktan sonra, yorumlarına devam ediyor. Yol haritasını da anlatıyor. Önce Bakanlar Kurulu bu istikamette bir karar alacakmış, sonra bu karar Milli Siyaset Belgesi'ne girecekmiş… Siz değil miydiniz, anayasaya aykırı Milli Siyaset Belgeleri'nin geçerli olmadığını söyleyen… Bütün o sözlerin üzeri örtüldü; bir değeri kalmadı. Ama bir de mantık var!
Cumhurbaşkanı Diyarbakır'dan dönerken, uçaktaki gazetecilere “PKK neyse, Paralel de odur” sözlerini tekrarlamış.
İnsaf!!! Bir tek şiddet eylemi olmayan Cemaat'le, 7 Haziran'dan bu yana yüzlerce güvenlik mensubunun şehit olmasına sebebiyet veren bir örgütü nasıl kıyaslayabilirsiniz? Ya PKK'yı fazla ciddiye almıyorsunuz, ya da Rıza Sarraf'ın ABD'de yakalanmasından sonra, yeniden gündeme gelen yolsuzluk iddialarını çok fazla ciddiye alıyorsunuz.
Atatürk ilkeleri ve anayasa
Bugünkü hassas konjonktürde, İsmail Kahraman'ın “Laiklik anayasadan çıkarılsın” ya da “Cumhuriyetin temelinde herhangi bir 6 ilke mevzubahis değil” demesini doğru bulmuyorum ama, sözleri gerçeği yansıtıyor.
1924 Anayasası'nda “laiklik” olmadığı gibi, devletin dini de İslam'dı. “Türkiye devletinin dini İslam'dır” hükmü, 1928'de anayasadan çıkarıldı. 1937'de ise, CHP'nin 6 ilkesi, devletin temel yapısı olarak anayasa girdi: “Türkiye devleti, cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır.”
Dolayısıyla, Kahraman'ın “Cumhuriyetin temelinde herhangi bir 6 ilke mevzubahis değildir” sözleri, doğru. Ama sanki hiçbir tartışma konusu yokmuş gibi, neden bu hassas meseleler sürekli gündemde tutuluyor?
Bir başka gerçek de o ki, Atatürk ilkeleri denilen ve CHP'nin 6 oku ile temsil edilen o ilkeler, 1960 darbesinden sonra hazırlanan anayasaya alınmadı. 2'nci madde şu şekilde yazıldı: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıç'ta belirtilen temel ilkelere dayanan milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Ama Başkanlık sistemi ön plana çıkarıldığı için, uzlaşma sağlanamıyor. Üstelik, boş tartışmalarla sürekli gerginlik arttırılıyor. Türkiye devleti bir cumhuriyettir; laiktir, demokratiktir, sosyal bir hukuk devletidir. Başkenti Ankara'dır. Bu konular üzerinde kolayca uzlaşma sağlanabilir. Fakat amaç, havanda su dövmek olduğu için, herkes maraza çıkarmaya çalışıyor.