« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2008

Devletine karşı hükümet

Mehmet Ali KIŞLALI 27 Mayıs 2008

AKP hükümeti Anayasa gereğince doğrudan kendi kontrolüne bırakılmamış devlet kurumlarıyla karşı karşıya.

Bu çatışmanın temelinde milli egemenliğin kullanılmasının; yasama, yönetme ve yargı arasında paylaşılmış olduğunu içine sindirememiş olması yatıyor. Siyasi olsun, idari ya da yasamayla ilgili olsun tüm işlemlerinin yargı kontrolüne tabi olması gerçeğinin ise hiç farkında değil gibi davranıyor.

Bu tutum da siyasi iktidarı, yürütmeyi yargı erki ile karşı karşıya getiriyor.

Son hafta içinde yüksek yargının iki kurumu, Yargıtay ve Danıştay açıklamalarıyla gündeme egemen oldular.

Onlara verilen hükümet yanıtlarının çok sert olduğu, artık AKP medyası adı verilecek gazete ve televizyon kanallarında, taraftarlarının morallerini yükseltmeye yönelik üsluplarla verildi.

Bu açıklama düellosunu, geçen yıl Genelkurmay’ın gece yarısı yayımladığı elektronik mesajına verilen hükümet yanıtına benzetilebilir. O zaman da Bakan Çiçek’in okuduğu hükümet açıklamasının ‘çok sert’ olduğundan söz edilmiş, ama içeriğinin uygulama ağırlığı taşımadığı gerçeğine hiç dokunulmamıştı.

Şimdi siyasi iktidar devletin kilit anayasal kurumlarıyla karşı karşıya kalmış görünüyor. Ama elinde onları kontrolü altına alacak yetki yok.

Mücadele, hem onların belli yasal çerçevedeki yetki alanları hem de yaşamsal önemdeki anayasa giriş maddelerinden laiklikle ilgili olarak cereyan ediyor.

Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun yaptığı son açıklama, iktidara çeşitli ciddi uyarılarla dolu. Öncelik de kapatma davasını açan Cumhuriyet Başsavcısı’na yönelik kampanyaya verilmiş. Kampanyanın iddianamenin ‘kurumsal olduğu gerçeğini gözardı’ ettiğini vurgulamakla, Yargıtay girişimin ne denli arkasında olduğunu hatırlatıyor.

Yüksek yargı, ister Yargıtay, ister Danıştay ve ister Anayasa Mahkemesi olsun kapatma girişimine karşı içte ve dışta yargı sistemine karşı açılan seviyesiz ve alışılmamış kampanya için uyarıda bulunuyor.

AKP’nin doğrudan ya da çeşitli özel sebeplerle kapanma davasından kurtulmasını isteyen diğer çevrelerin savunma alanında ortaya koydukları, Anayasa Mahkemesi’ni etki altına almaya yönelik taktiklerin bir işe yaramayacağı her fırsatta vurgulanıyor.

Yargı erki kendini üç yüce mahkeme vasıtasıyla iktidarın, çıkarmak istediği yetkileri kısmaya yönelik yasa çalışmalarına karşı savunuyor. Hem de Cumhuriyet’in temellerini oluşturan prensiplerin iktidar tarafından kemirilmesi gayretleriyle mücadele ediyor.

Gerek Yargıtay, gerek Danıştay’ın hafta içinde yayımlanan açıklamalarında bu mücadelenin sağlam gerekçelerini bulmak olası.

Hükümet bu açıklamalara yanıt verirken, pek fazla etkili olmayan bir gerekçe olarak, açıklama yapanların yetkisizliğinden söz ediyor. Ama bu yaklaşım açıklamaların inandırıcı ve siyasi iktidarın kamuoyu nezdindeki itibarını biraz daha yıpratıcı boyutlarını yok edemiyor.

Gazeteler sayfalarında açıklamalara tam metin olarak yer vermeseler de, internet sistemi bunlara ulaşmayı çok kolaylaştırıyor. Böylece TV ekranlarında haber bültenlerinde, özetleri çabuk geçiştirilen açıklamaların inandırıcı yönleri, gerçekleri öğrenmek isteyen kitlelere ulaşabiliyor.

Ülke, şimdiye kadar görülmedik biçimde, AKP hükümeti ile devletin yaşamsal önemdeki kurumlarının mücadele içinde olduğu bir yer haline geldi.

Cephede şimdi, sanki AKP ile yüksek yargı var gibi görünüyor.

22 Temmuz seçimlerinden sonraki AKP’nin, ülkeye, kafasındaki Milli Görüş düşüncesine uygun planlarıyla egemen olma çabaları karşısında, safha safha hangi kurum ve çevrelerin çıktığı düşünülürse, yargının yalnız olduğu görüntüsünün gerçeği yansıtmadığı neticesine varılabiliyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,16 M - Bugn : 45643

ulkucudunya@ulkucudunya.com