Savcı ve savcı...
Mehmet Altan 01 Ocak 1970
HSYK Birinci Dairesi'nin, adli yargıda 3328, idari yargıda ise 518 olmak üzere 3746 hâkim ve savcıyı kapsayan yaz kararnamesinin içeriğine gözüm takıldı…
Neler var, neler…
Listelere bakınca, AKP'li milletvekili Galip Ensarioğlu'nun neden canlı yayında “yargı bizde” dediğini, AKP'li Burhan Kuzu'nun ona neden “oğlan bizim, kız bizim” diye cevap verdiğini anlıyorsunuz.
* * *
Bir iki örnek vereyim…
Erdoğan hakkındaki eleştiriler veya protestolarla ilgili re'sen soruşturma ve dava açan Ankara Basın Savcısı Cevat İşlek, terfi ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne atanmış…
17-25 Aralık soruşturmaları ile ilgili tapeleri partisinin grup toplantısında okuyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Bilal Erdoğan'ın şikâyette bulunması üzerine, dokunulmazlığına rağmen Kılıçdaroğlu'nu şüpheli olarak ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine atanmış…
Keza, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'ndan sorumluyken 17-25 Aralık soruşturmalarında görev alan polis şeflerine yönelik operasyonları yöneten İstanbul Başsavcıvekili Orhan Kapıcı, Küçükçekmece Başsavcılığı'na yükseltilmiş...
Gene,17 Aralık operasyonunda tutuklanan eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile Reza Zarrab'ın adamı Abdullah Happani'nin aralarında bulunduğu 6 kişiyi tahliye eden İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimi Hulusi Pur, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olmuş…
Uzatmaya gerek yok, olup biten ortada…
Kuzu'nun deyimiyle, “oğlan bizim, kız bizim” durumu.
* * *
Bu kararlar nasıl alınır, nasıl böylesine korkusuzca partizanlık yapılır merak ettim.
Tabii sadece bunu değil, hukuk okuduğunu, mesleğinin savcılık ya da hâkimlik olduğunu söyleyen biri neden yargıyı yok eden süreçte rol alır, riske girer, onu da merak ettim.
* * *
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu web sitesine girdim…
HSYK'ın görevini, ‘yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerini esas alarak, yargı hizmetlerinin adil, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla; hâkim ve savcılarla ilgili iş ve işlemlerin; adalet, tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yürütülmesini temin etmektir' diye tanımlamıyorlar mı…
Peki, vizyonları neymiş?
O da ‘bağımsız, tarafsız, adil yargının teminatı'ymış.
İnsan ‘ciddi misiniz' diye sormak istiyor?
Reza Zarrab'ı soruşturan ABD'deki Savcı Preet Bharara yanlışlıkla Türkiye'de olsaydı, ‘bağımsız, tarafsız, adil' HSYK kendisini meslekten men edecekti…
Burada Zarrab'ı soruşturan savcıya böyle yaptılar çünkü…
* * *
Meslek onuruyla işini yapanlara, hukukun gereğini yerine getirenlere hayatı zindan edenler kim diye de baktım.
Onlar da hâkim ve savcı kimliğini taşıyorlar…
Adaletin, hukukun, vicdanın, yargının gene bu sistemin üyeleri tarafından bıçaklanması ve bundan gocunmamaları ne kadar acı…
Aynı haksızlıkların kendi başlarına da geleceği bir ortamın zeminini de kendi elleriyle hazırlıyorlar.
Adalet yoksa bundan herkes, özellikle de bu ortamı bu kadar soğukkanlı bir biçimde hazırlayanlar misliyle paylarına düşeni alırlar… Hep öyle oldu.
* * *
Hâkim ve savcı adaletten yana olur sanıyoruz…
Peki ya yolsuzluktan, hırsızlıktan, zorbalıktan yana olur ise ne olacak?
Onlara ne olacağını ilerde göreceğiz. Şimdilik durumları, ‘oğlan bizim, kız bizim' durumu