AKP cepheyi genişletiyor
Fikret BİLA 27 Mayıs 2008
Yargıtay’dan sonra Danıştay’ın yaptığı açıklamaya AKP adına Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat yanıt verdi. Fırat, bu açıklamalara imza atan yargı mensuplarının tarafsızlıklarını kaybettiklerini öne sürdü. Fırat, aslında bu ifadesiyle yargının tarafsızlığını kaybettiği mesajını verdi.
Cephe genişliyor
Fırat’ın yaptığı açıklama dikkatle okunduğunda AKP’nin karşısında bir “cephe” gördüğü ve bunu genişletmeye yöneldiği görülüyor.
Yargı üzerinden yapılan tartışmada, AKP’nin yaklaşımı, yargının bazı diğer kurumlar adına da konuştuğu yönünde.
AKP yargıyı eleştirirken iki kurumu daha katıyor:
1- Türk Silahlı Kuvvetleri
2- CHP
İktidar partisi, böylece kapatma davası etrafında, “demokrasiyi askıya almak veya zaafa uğratmak isteyenler” ile “demokrasinin tek temsilcisi olarak AKP’yi iki karşıt cephe olarak sunuyor.
Meşruiyet tartışması
Fırat, açıklamasında konuyu “meşruiyet” tartışmasına dönüştürerek, kapatma davasını “milletsiz devlet yaratmak”, “demokrasiyi zaafa uğratmak” olarak tanımlıyor.
Şöyle diyor:
“Bize düşen, siyaseti ve demokrasiyi savunmaktır. Siyaseti kötürümleştirme, demokratik süreci zaafa uğratmak isteyenlerle demokratik zeminde mücadele etmek, bizim milletimize karşı borcumuzdur. Herkes bilsin ki, bugünün Türkiye’sinde meşruiyeti toplum ve hukuk dışı zeminlerde arayanlar kaybetmeye mahkûmdur. Milletin ölçüleri ve demokratik olgunluğu, bizim en kuvvetli desteğimizdir. Herkes müsterih olsun. Türkiye bir daha karanlık bir girdaba sürüklenmeyecektir.”
Bu anlayış, sadece AKP’yi ve hükümeti “meşru” sayan bir anlayıştır ve yanlıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, Yargıtay’ı, Danıştay’ı meşru saymamak, bir meşruiyet sorunları varmış gibi yaklaşmak, üç temel erkten biri olan yargıyı dikkate almamak, tanımamak anlamına gelir. Bu demokrasi algısı doğru bir algı değildir.
Bağımsız yargı da siyasi partiler gibi demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Yargı bağımsızlığı, demokrasinin bir gereğidir. Siyasi otoritenin emrinde ve hizmetinde bir kurum değildir. Bu nedenle millet adına karar verir ve millet adına denetim yapar.
Demokrasinin tek temsilcisi olarak iktidar partisini görmek, demokrasiyi anlamamak demektir.
Rövanş mantığı
Sorunun temelinde AKP’nin özellikle ikinci seçim zaferinden sonra devletin tüm kurumlarını istediği yönde yeniden şekillendirebileceği yanlışına düşmesi yatıyor. Hükümet ikinci döneminde, birinci döneme göre tam bir “rövanş” havasına girdi. Birinci dönemde yaptığı girişimleri sonuçlandıramamıştı. Bir taraftan Cumhurbaşkanı Sezer’in sıkı denetimi diğer taraftan yargı ve YÖK kararları engel olmuştu.
İkinci dönemde ise Cumhurbaşkanı değişti, YÖK’ün başkanı ve üye yapısı değişti. Bu iki değişiklikle birlikte hükümet de harekete geçti. İlk dönemde sonuçlandıramadığı adımları tekrar ve bu kez daha güçlü biçimde atmaya yöneldi. Karşısında yargıyı buldu.
Yaşanan bir hükümet-devlet çatışmasıdır.
AKP’nin, sorunu “bürokratik elit” sorunu olarak tanımlaması da gerçeği kavramıyor. Yüksek bürokrasi AKP’nin tercihleri yönünde şekillenmiştir. AKP’nin ifadesiyle “bürokratik elit” AKP’nin oluşturduğu bürokrasidir. Bu bürokratların da AKP’den farklı düşünmedikleri ortadadır.
Yargı ise bürokrası değildir. Yargıç da bürokrat...