« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Haz

2016

Cami-Kışla koalisyonu mu?

Mehmet Altan 01 Ocak 1970

Askerî Cumhuriyet'i AB standartlarında ‘demokratik bir cumhuriyete' dönüştüreceği ve ‘Müslüman-demokrat' terkibini hayata geçireceği vaadi ile gelen AKP, bugün anayasa, hukuk, kural tanımaz, yolsuzluğa ve suça bulaşmış, siyasal İslamcı tek adam faşizmi için zorbalığa hız vermiş, çıkışı olmayan bir sokakta her gün günahsız insanların lanet olası alçak şiddet nedeniyle ölmesinden medet umar bir halde debeleniyor.

Debelendikçe de daha çok suç işliyor.

***

Türkiye, kimsenin dışlanmadığı ve evrensel hukukun egemen olduğu bir demokrasi beklerken, siyasal İslamcı bir zorbalığın eline düştü.

‘Ne cami üzerinden din sömürüsü, ne de askerî vesayet, sadece gerçek demokrasi' arzusunda olanlar, bu zorbalıktan meşru bir çıkış yolu ararken, güç dengelerinde de önemli gelişmeler dikkat çekiyor.

Genelkurmay Başkanı'nın adının unutulduğu ama onun yerine istihbarat teşkilatı müsteşarının öne çıktığı bir üçüncü dünya ülkesi görüntüsünde seyrederken, şimdi askeriyenin de ciddi bir güç kazanımıyla yeniden kuvvetli bir şekilde sahneye döndüğü görülmekte…

Dün Meclis'e sunulan ve askeriyeye hukuk devleti ile temelden çelişen yetkiler ve dokunulmazlıklar veren yasa tasarısı çok farklı analizlere neden olmakta…

Suç işlediği iddia edilen askeri personelin yargılanmasının izne tabi tutulmasından tutun da, mahkeme kararı olmadan askerî komutan tarafından evlerin aranabilmesine kadar gerçek bir hukuk devletinde akla gelmesi mümkün olmayan uygulamalar yasalaşıyor.

***

Askerin güçlenmesi konusunda rivayet muhtelif…

Tarihsel cami-kışla rekabetinin bu kez koalisyona dönüştüğünü, Türkiye'nin bir BAAS rejimine doğru yol aldığını, mali çapı geometrik olarak büyüyen savunma sanayi alanındaki düzenlemelerle askeriyenin olağanüstü parasal imkânlara kavuştuğunu öne sürenler var…

Ağırlık kazanan bu yorumları nasıl değerlendirmeli?

***

Bu yorumları ciddiye almanız halinde ilk akla gelen, NATO üyesi bir ülke, NATO'dan çıkmadan BAAS rejimine dönüşebilir mi sorusu oluyor…

Dünya dengelerini yok sayarak, kendi başlarına bu ülkeyi dünyadan tamamıyla koparabilirler mi?

İkincisi, cami-kışla ittifakı yürür mü?

Bu topraklarda çok kısa süreli bir cami-kışla ittifakı bir kez, o da 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın lağvedilmesiyle yaşanmış… Komuta kademelerindeki hızlı refah artışı, askeriyenin 1826'dan bu yana süregelen pozisyonunu değiştirir mi?

Doğrusu bütün bu sorulara ‘evet' cevabı vermek o kadar kolay değil.

***

Galiba siyasal İslamcı faşizm öylesine çaresizleşti ve demokrasiden, haktan hukuktan, doğruluktan o kadar uzaklaştı ki tarihsel rakibine sarılmak mecburiyetinde kaldı.

Bu tablo ister istemez askerin gücünü arttırıyor… Tarihsel egemenliğini geçici bir süre yitirmiş gibi görünen askeriye, demokrasiden vazgeçilince eski iktidarını geri istiyor gibi gözüküyor.

***

Cami-kışla ittifakıyla bir ‘dindar' BAAS rejimi mi kurulacak?

Yoksa askeriye bir zaman sonra bütün dizginleri elinde toplayıp daha sert bir ‘vesayet' dönemine mi dönecek?

Ya da bu ‘baskı' rejimi kurma çabaları, böylesine gerilip kutuplaşmış ülkede bambaşka, akla gelmez sonuçlar mı doğuracak?

Ne olacağını tam bilmiyoruz ama bugün yaşananların pek hayırlı bir sonuç doğurmayacağını sezebiliyoruz.

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 31425

ulkucudunya@ulkucudunya.com