« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2008

İstanbul'da büyük pazarlık!

İbrahim KARAGÜL 27 Mayıs 2008

Türkiye, dünyanın en karmaşık bölgesinde son derece önemli bir diplomatik girişime öncülük ediyor. İsrail ve Suriye arasında, Golan tepelerinin iadesi gibi ciddi pazarlıkların yapılabildiği bir barış sürecine arabuluculuk yapıyor. Uzun zamandır devam eden ve yakından izlemeye çalıştığımız görüşmeler ve arabuluculuk çabaları pazartesi gününden bu yana Türkiye'de, İstanbul'a yakın bir yerde devam ediyordu.

Müzakerelerde, 2000 yılında kaldığı yerden devam etmesi, Golan Tepeleri'nin Suriye'ye iade edilmesi konusunda İsrail taahhütlerinin yenilenmesi, Türkiye'nin taraflara garanti vermesi gibi ciddi sonuçlar alındı.

Bundan sonraki sürecin yürütüleceği temel ilkeler konusunda da anlaşan heyetler, ülkelerine dönüyor. Büyük bir aksilik olmazsa, önümüzdeki hafta yeniden Türkiye'de bir araya gelecekler. Yine büyük bir engel çıkmazsa, İsrail ile Suriye arasında anlaşma sağlanabilir ve dünyaya duyurulabilir.

Şüphesiz Türkiye için çok büyük diplomatik başarı olan girişim, bölgede hemen bütün ülke ve güçleri yakından etkileyecek, bu ülke ve güçlerin tavırlarında ciddi değişimlere yol açacak.

Türkiye; Filistin, Lübnan ve İran ile ABD/İsrail cephesi arasında devam eden ve her an bölgesel çatışmaya yol açma eğiliminde olan krizin merkezine müdahale edip, hiç değilse çatışmayı önleyici bir başarı sağladı. Dün üç ülke tarafından resmen açıklanan pazarlıklar, dünya medyası tarafından flash haber olarak duyuruldu. Türkiye, tarafların aynı masada olmadığını, aracılı olarak görüştüklerini açıklarken İsrail Başbakanlık Ofisi, Türkiye'nin arabuluculuğunu ve görüşmeleri resmen doğruladı.

İsrail-Suriye eş zamanlı açıklaması şöyle; "İsrail ve Suriye, Türkiye'nin nezaretinde aracılı barış görüşmelerine başlamıştır. Her iki taraf, bu görüşmeyi iyi niyetle ve açık fikirlilikle sürdüreceklerini beyan etmişlerdir. İki taraf, aralarındaki diyaloğu Madrid Konferansı ilkeleri çerçevesinde, kapsamlı barışa ulaşılması hedefi doğrultusunda kararlı ve sürekli bir şekilde yürütmeyi kararlaştırmıştır. Her iki taraf, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'ye bu süreçteki rolü ve ev sahipliği için teşekkür etmiştir."

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Türkiye'nin öncülüğünde başlayan görüşmeler çerçevesinde "İsrail'in işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri'nden tamamen çekilmeyi taahhüt ettiğini" duyurdu. Eğer gerçekleşirse, İsrail kırk bir yıldır işgal altında tuttuğu bölgeyi Suriye'ye devredecek. Suriye'nin Golan'ın iade edilmesi karşılığında İsrail'in istediği taahhütleri vereceği belirtiliyor.

Bu arada hemen birkaç not aktaralım. Katar'da yapılan Lübnan toplantısından anlaşma çıktı. Bu sürecin, Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına kadar uzanabileceği söyleniyor. Aynı anda Kahire'de İsrail ile Hamas arasında pazarlık yapılıyordu. ABD Başkanı George Bush, Suriye'nin Hizbullah'a desteğini kesmesi için Türkiye'den yardım istedi. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, önceki gün İsrail'deydi. Tam bu sırada İsrail Başbakanı Ehud Olmert, İran'ın denizden abluka altına alınmasını istedi. Bir gün sonra da Suriye-İsrail barış görüşmelerine yönelik resmi açıklamalar geldi.

İsrail aşırı sağı ve ABD'deki neocon çevre provoke etmez, Olmert iktidardan düşmez, verdiği taahhütler İsrail'de karşılık bulursa Türkiye'deki görüşmelerden tarihi sonuçlar çıkabilir. Peki bu ne anlama gelir:

1- Yıllardır Ortadoğu'da hiçbir görüşmeye alınmayan, etkisi sürekli sınırlı tutulan Türkiye, ilk kez ve en zor alanda büyük bir girişimin sahibi oldu. Bu, yaklaşık on yıldır bölgeye açılmaya çalışan Türkiye'nin kilit ülke olması anlamına geliyor. Sürecin taşıyıcı olan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Artık bu bölgede Türkiyesiz oyun kurulamaz" sözünü hatırlatmak isteriz. Gerçekten de artık bu bölgede Türkiye olmadan hiçbir oyun kurulamayacaktır.

2- Başarılırsa, anlaşmanın en kötü etkisi İran'a olacaktır. Nüfuz alanını hızla genişleten İran, en önemli müttefikini kaybedecek, İran-Suriye ekseni kırılacak, Tahran yalnızlaştırılmış olacaktır. İran'ın buna nasıl cevap vereceği dikkatle izlenmeli.

3- Lübnan'da Hizbullah Suriye desteğini kaybedecek. Suriye olmadan da İran, Hizbullah'a istediği desteği veremeyecek. Belki de Hizbullah'ın silahsızlandırılması süreci bu anlaşmadan sonra başlayacak.

4- ABD ve İsrail için, bölgede kendilerine karşı en büyük direnç kırılmış olacak. İran'ı tecrit etme yolunda en önemli adım atılmış olacak. Belki de, Suriyesiz İran daha açık hedef haline getirilecek.

5- Bu süreç, Hamas'la uzlaşma yolunda yeni bir kapı aralayabilir. Dolayısıyla Filistin barışı farklı bir sürece ilerleyebilir.

6- Türkiye-Suriye yakınlaşması çok daha ileri seviyeye gelebilir. Ankara'nın Lübnan üzerindeki etkisi artabilir. Yine Filistin barış sürecinde en etkin ülkeler arasına girebilir.

7- Bütün bunlar, PKK konusunda bölgesel ve uluslararası konsensusun gücün artıracağı gibi, Kuzey Irak ile Türkiye arasında yepyeni bir sayfa açılabilir. (Aslında bu sayfa açılmış durumda ve yakınlaşma devam edecek.)

8- Sürecin en önemli sonuçlarından biri de; barıştan ziyade, bölgesel savaşa yol açabilecek bir çatışmanın önlenmiş olmasıdır. Boşa çıkarsa, barış yerine savaş kapıları aralanacaktır.

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 27127

ulkucudunya@ulkucudunya.com