MHP yönetimi ‘yok sayarak’ bir yere varabilir mi? – Mehmet Çetingüleç
01 Ocak 1970
Yerel mahkeme çağrı heyeti görevlendirerek MHP’de tüzük kurultayı yapılmasına karar verdi.
Genel merkez kararı yok sayacağını açıkladı.
Yargıtay yerel mahkeme kararını onayladı.
Genel merkez kararı tanımayacağını bildirdi.
Olağanüstü tüzük kurultayı yapıldı, katılım beklenenden yüksek oldu, tüzük değişikliği gerçekleştirilerek muhaliflerin disipline sevk edilmesi engellendi.
MHP yönetiminin “tanımama” tavrı devam ediyor. Bahçeli dün “kendileri çalıp kendileri oynarlar” dedi.
Öyle görünüyor ki, tüzük kurultayındaki kararlar genel merkeze yakın bazı delegeler tarafından yargıya taşınacak.
Seçimli kurultay 10 Temmuz’da.
MHP’de muhaliflerin estirdiği rüzgar yönetim değişikliğine yol açabilir, ama kongreyi kimin yapacağı önemli.
Genel merkez mi, muhalifler mi?
Kararı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı verecek.
Kongre çağrı heyeti gözetiminde gerçekleşirse, genel merkezin salona hakim olma ve kongreyi istediği şekilde yönlendirme planı suya düşecek.
O durumda muhaliflerin -Koray Aydın hariç- Meral Akşener etrafında kenetlenme ihtimali yüksek. Akşener zaten muhalif harekete hakim durumda. Tüzük kurultayında Koray Aydın ve Sinan Oğan’ın “bir madde dışında değiştirilen maddeler hakkında bilgilerinin olmadığını” söylemeleri 13 maddelik değişikliğin Akşener ekibi tarafından gerçekleştirildiğini açıkça gösteriyor.
Bu arada, Koray Aydın ve Sinan Oğan’ın Akşener aleyhindeki açıklamaları MHP Genel Merkezi tarafından yakından izleniyor. Her iki adayı merkeze yaklaştırmak için özel çaba sarf edildiği dikkat çekiyor.
MHP’deki çalkantının nedeni partinin kan kaybetmesi.
Bakın, 12 Eylül darbesinden sonra kapatılan MHP’nin tekrar kendi adıyla siyaset sahnesine döndüğü 1995 yılından bu yana sergilediği performans umut vermiyor. Partinin “muhalefette eriyen” bir görüntüsü var.
1995 genel seçimlerinde yüzde 8.2 oy alan MHP, 1999’da yüzde 17.98 ile bugüne kadar aldığı en yüksek oy oranına ulaşıp koalisyon hükümetinin ikinci büyük ortağı oldu. Ancak görev süresinin dolmasına 1,5 yıl kala Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz arasındaki restleşme sonucu erken seçime gidildi. Bu hatalı karar; DSP, MHP ve ANAP’ın hep birlikte baraj altına düşmesine yol açtı. 2002’de MHP’nin oyu yüzde 8.3’e indi. 2007’de yüzde 14.29, 2011’de yüzde 14.27 oy alan MHP, Haziran 2015’teki genel seçimde yeniden hareketlendi ve oy oranı yüzde 16.29’a çıktı. Ancak seçimden sonra izlenen yanlış politika yüzünden ülke erken seçime gitmek zorunda kaldı. MHP 6 ay içerisinde yüzde 4,5 oy kaybetme başarısını gösteren(!) ender partilerden biri oldu ve 1 Kasım 2015 seçiminde oy oranı yüzde 11.94’e geriledi.
Yüzde 20’ye yakın oy potansiyeli olan bir parti hızla baraj altına doğru gittiği için değişim isteniyor.
Muhalefette küçülmemek, iktidara alternatif olabilmek için yenilenmeye ihtiyaç duyuluyor.
Buna karşılık MHP yönetiminin bölünme pahasına, muhalifleri sindirip aynı şekilde yoluna devam etmeye kararlı olduğu açıkça görülüyor. Ancak MHP’de artık ok yaydan çıkmış durumda. Bu gidişle er ya da geç yönetim değişikliği gerçekleşecektir. Tek istisna: MHP’nin baraj altına düşerek marjinal bir parti haline gelmesi. O zaman yönetim değişmeyebilir! Böyle bir tabloda ne genel merkez kazanır, ne muhalifler. Kazanan ülkücüleri kendi saflarına katmak için uzun süredir özel çaba gösteren AK Parti olacaktır…