« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Haz

2016

‘Top’la fetihten ‘top’la bozguna

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Sanırsınız ki Avrupa’yı topla fethe gittik ve bozguna uğradık. Viyana’yı da geçtik, Paris’in kapısından döndük. Hocanın adı Fatih diye fetih olmaz. Mehter Marşı çalmakla da sefere çıkılmaz. Kibrin sınırlarını zorlayan sloganla iş olmaz: ‘Biz bitti, demeden bitmez’. Gazla, rüzgârla bir yere kadar. Teknik ve taktik de lazım.

Sanki futbolda ‘dünya markasıyız’. Oyunumuzla, skorumuzla ‘son sözü’ hep biz söylüyoruz. İddialı olmaya itirazım yok. Tabii ki hedef büyük olacak. Ölçüyü de kaçırmamak gerek. Aşırıya giderse söz sadece ses olarak kalır. Gök gürültüsü gibi geçer gider. Aslolan yağmur olup yağmak.

Diktatör Franco’yu hatırlayanlar da oldu. Nasıl diktayla yönetiyorsun sorusuna ‘Ben halkı yüzbinlik beşiklerde uyutuyorum’ şeklinde verdiği cevabı kastediyorum. Sadece tribünler değil beşik, ekranlar da… Ve milyonlar… Gerçi zaman zaman kendimi kaptırdığım oluyor ama futbola öyle olağanüstü anlamlar yükleyenlerden değilim.

Altı üstü bir turnuva, bir şölen. Yaz aylarını, Ramazan akşamlarını futbolla renklendirmek iyiydi. Futbolda boyumuz posumuz belli. Kupa bize çok uzak. Hem Avrupa’da hem dünyada… 2002’de zirveye doğru epey tırmandık, henüz yamaçlardayız. Bir ara ‘2002 bahtımız’ tekrar açılıyor mu diye heyecanlanmadım değil.

O zaman da grup maçlarında çok kötüydük. Kosta Rika’yı bile yenememiştik. Umudumuz Brezilya’ydı. Ve Brezilya sayesinde gol farkıyla Kosta Rika’yı geride bıraktık. Şenol Güneş ve oyuncularına yöneltilen eleştiriler ne kadar ağırdı. Takım içindeki gruplaşmadan cuma namazı kılmak isteyen futbolcuların kaprislerine kadar ne senaryolar ne komplo teorileri yazıldı. Ama onlar sahada konuştu. Dünya üçüncülüğüne kadar yükseldi. Seul’de kötü başlayan macera bir rüya gibi bitti. Türk futbolu güneş gibi parladı.

Çeklerden alınan 3 puanın ardından ‘Acaba yine mi?’ diye İçi kıpır kıpır eden az değildir herhalde. Ama İtalya, ama İrlanda, bütün umutlarımızı çimlere gömüverdi. İşini bitirmiş İtalya, genç oyuncularla çıktı İrlanda karşısına. İtalya bir futbol devi. Tecrübelisi, genci fark etmez. Kolay yenilecek takım değil. Neylersin ki 1-0 mağlup ayrıldı.

Birinci Cihan Harbi’ndeki o beylik cümlenin benzeri, bu kez futbolda karşımıza çıktı: “İtalya yenilince biz de yenik sayıldık.” İtalya kazansaydı turlayacaktık. Benim korkum Belçika’ydı. İbrahimovic’in İsveç’ine kaydedebilirlerdi. Vurgunu İtalya’dan yedik. Hayır, ‘Yenilmek için elinden geleni yaptı’ demiyorum. ‘Haçlı, bize kumpas kurdu’ falan da demiyorum. Anadolu’da bu tip söylemlerin müşterisi çok, biliyorum. Futbolla uyuyan kitleler var.
Sonuç, Türkiye açısından ‘başarı’ değil elbette; ama ‘hezimet’ de değil. Biraz futboldan anlayan, puanların aslanın ağzında olduğunu bilir. Hırvatistan’dan, İspanya’dan puan almak kolay mı? Çeklere karşı da oyun üstünlüğümüz yoktu. Sadece skoru elde ettik. O da yetmedi. Bitiverdik.

Futbol yine saha dışına taştı. Toplumun çıtayı çok yukarıya koyması normal. İlk maçların sonunda Milli Takım’ı eleştiri bombardımanına tutması da tabii. Türkiye’de herkes futboldan anlar. Ben ağır eleştirileri değil, Paris’ten gelen cevapları yadırgadım. Fatih Terim’in TRT’ye tafrasını, futbolcuların sağa sola cevap yetiştirmesini… Oyuncu sahada konuşur. Hoca sözünü sahada söyler. Bak, Çek galibiyeti herkesi susturdu. Türk toplumu için spor, skordan ibarettir. Skor yeter.

Söz bitti, eve döndük. Şimdi hesap zamanı. Federasyon ve Terim için. Konuşmanın şimdi vakti. Artık önümüzdeki turnuvalara bakacağız.

Ziyaret -> Toplam : 125,20 M - Bugn : 82679

ulkucudunya@ulkucudunya.com