« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Haz

2016

Can Erzincan

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

İktidar gücünün bütünüyle hukuk devletini yıkmaya teksif edildiği bu günler, zaten anayasal devlete karşı fiilî bir darbe düzenine geçişin adımlarına sahne oluyor. Hâlâ Saray emrinde iş görenlerin, öncelikli olarak Parlamento’nun uyanması lâzım.

Dün Can Erzincan TV’ye, Erkan Akkuş’un Güne Bakış programı için gittiğimde, Türksat’ın “kapatma yazısı”nı okuma fırsatım oldu. Bir tarafından tutup, hukuk ve basın özgürlüğü bir yana, iktidarın istediği gibi değiştirebildiği kanun düzeninde bile bu kapatma yazısına yer bulamazsınız. Durum ancak Mafya’nın hem tehdit hem aşağılama içeren mesaj tekniğine uyuyor. Zarfın içinde 6,35’lik mermi gönderdiği zaman “çapın bu kadar, değersiz hayatını bu kadın tabancası ile alırım” mesajı vermiş oluyor. Belli ki yukarıdan bir talimat gelmiş, ama talimat sadece “kapatın” diye gelmiyor: “Eze eze, hukuk tanımadığınızı göstere göstere kapatın” diyor.

Fahiş bir hatanın, hatta taammüden işlenen bir suçun birkaç kere mağduru olduktan sonra biteviye tekrarlanması yaşadığınız trajedi duygusunu birden komediye dönüştürüyor. Saray alıştıra alıştıra hukukun koruyucu duvarlarını eline kazma kürek verdiği eşhas ile birlikte yavaş yavaş yıkıyor. Bir tecavüz, sonra kanıksama süresi; sonra tekrar bir hamle. İpek Koza’ya el konulması ve yayın grubunun susturulması ile hızlanan yıkım süreci Samanyolu Grubu ve Zaman Gazetesi ile tırmanarak devam etti. İktidar toplumu alıştırdığını düşünüyor ki Can Erzincan’ı lütuf kabilinden sadece 6,35’lik bir mermi çekirdeği ile susturuyor. Gerçekten öyle mi? Alışa alışa, yapılanları kanıksaya kanıksaya etrafımızdaki çember daralıyor ve dikta rejiminin çelik kıskacına mı giriyoruz?

Hayır, öyle bir şey olmuyor; ama maazallah toplum bir dikta inşa stratejisi olarak çatışmaya, hatta iç savaşa sürükleniyor. Aydınların bildirisindeki “Yetti artık” feryadı her an geniş katılımlı barışçı protestoların sloganına dönüşebilir. İşte o zaman her türlü iktidar provokasyonu devreye girecek ve demokratik tepkiler polis şiddeti ve baskı yöntemleri ile kontrolsüz bir isyana dönüştürülecek. İktidar katından gelen zecri isyan bastırma tedbirleri, dikta rejimine geçişin basamaklarını teşkil edecek. Kaybeden kim olacak? Sonuçta bir dikta rejimi kurulamayacak, ancak dikta heveslilerini tasfiye edip yargı karşısına çıkartana kadar Türkiye çok kan kaybedecek.

İktidar gücünün bütünüyle hukuk devletini yıkmaya teksif edildiği bu günler, zaten anayasal devlete karşı fiilî bir darbe düzenine geçişin adımlarına sahne oluyor. Hâlâ Saray emrinde iş görenlerin, öncelikli olarak Parlamento’nun uyanması lâzım. Darbe süreci tamamlandıktan sonra onların değeri, noterlikteki kayıt memurlarından fazla olmayacak. Türkiye’yi yöneten ve adım adım diktaya sürükleyen güç AK Parti değil. AK Parti’nin içi de, ideolojisi de, politikaları da, kadroları da tasfiye olalı çok oldu. Erdoğan’ın 2001’de birlikte yola çıktığı kader arkadaşlarından geriye kaçı kaldı? “AK Parti Tayyip’in partisidir” sözünü, bir de ortada parti diye bir kurumun kalmadığı şeklinde okumayı deneyin. Öyle ya bir parti tek bir kişinin mülkü ise geride o partiyi parti yapan organlar, prensipler ve işlevler kalır mı? İktidar gücü dünün derin devleti, çeteleri ve mafyasından meydana geliyor. Örgütlü adi suçlardaki artış, kapıların açılmasından. İktidar medyası işlevsiz ve beceriksiz; eğer dikta projesini takip etmek ediyorsanız Perinçek’e ve Aydınlık’a dikkat etmelisiniz.

Sonradan vazgeçilen müsadere taslağı, diktanın nihaî niyetini açık etti. Yok edilen sadece bir toplumsal kesim değil, tek bir gücün geçerli olduğu, mahkemelerin bağımsızlığının külliyen ortadan kalktığı, iktidara yakın bile olsanız canınızdan-malınızdan hiçbir şekilde emin olamayacağınız bir ülke olmaya doğru cebren sürükleniyoruz.

Türkiye dikta rejimine teslim olmaz; ama bunu ülkeyi yönetenler henüz bilmiyorlar. Bu yüzden öğrenene kadar her yolu deneyerek Türkiye’yi bir iç savaşa doğru sürükleyecekler. Üst akıl palavralarını boş verin, toplumun farklı kesimlerinin sağduyusu, vicdanı bir araya getirilerek iktidara rağmen barış ve huzur nasıl temin edilir? Bu sorunun cevabını elbirliği ile vereceğimiz bir dönemece hızla yaklaşıyoruz.

Can Erzincan sadece bir can değil; toplu katliamın işaretlerinden en sonuncusu.

Ziyaret -> Toplam : 125,20 M - Bugn : 85501

ulkucudunya@ulkucudunya.com