Büyüteç
Mahir KAYNAK 03 Haziran 2008
Bir nesneye büyüteçle baktığınızda gördüğünüz yer olduğundan daha büyük görünür ama nesnenin diğer yanlarını da önemsemezsiniz. İnsanlar genellikle siyasi ve toplumsal olaylara büyüteçle bakarlar. Gördükleri aslından büyük, diğer yanlar gerçek boyutlarından küçük görünür.
Liderler her zaman büyütecin altındadır. Onlar diğer insanlardan çok farklıdır. Bu fark insanlar arasındaki farklılıklarla kıyaslanmayacak boyuttadır. O düşünen, karar veren ve uygulayan konumundadır. Lider olmadan önce diğer insanlarla bir tuttuğunuz hatta önemsemediğiniz kişiler birden bire üstün niteliklere sahip insanlar haline dönüşür.
Bu büyük insanlar mücadeleyi kaybedince sıradanlaşırlar, kazanan tarafı temsil ediyorsa efsane haline gelirler. Ölüm ne kaybeden ne de kazanan için bir sondur. Aynı çizgiyi sürdürenler kazanan tarafın liderini ölümsüzleştirirken diğer kanat ölülerini yeni bir mücadelenin bayrağı haline dönüştürür.
Tüm ölüler yaşayanlar tarafından yeniden, çoğu zaman aslına uymayan birer kopyaya dönüştürülür. Gerçekte onların adı ve yaptıkları yürütülen bir mücadelenin sembolünden ibarettir.
Bu konuda birçok örnek vermek mümkün. Ancak kutsanan ve aşağılananlar günümüzde de kullanıldığı için onlar için söyleyeceklerim ciddi tepkilere neden olabilir. Bu nedenle nispeten zararsız bazı örneklerle yetineceğim.
Usame Bin Ladin tüm dünyada büyük değişimlerin yaşanmasına neden olan bir terör hareketinin simgesidir. O verdiği bir karar ve anlamsız sayılabilecek imkanlarla dünyayı değiştirebilmiştir. Öcalan'ın çeyrek asır boyunca büyük bir devletle mücadele ettiği ve halen bulunduğu dört duvar arasından hareketi yönettiği düşünülebilmiştir. Che Guevera ölümünden yıllar sonra yeniden bir bayrak haline getirilmiştir.
Türkiye topraklarından bir bölümünü Ermenistan'a katmak istediği düşünülen Asala'yı üç beş kişilik bir ekiple yok etmiş ama kimse şu sözümü önemsememiştir. Bir ülkeden toprak koparabilecek bir örgüt üç beş kişiyle bertaraf edilmez ya da üç beş kişiyle bertaraf edilebilen bir örgüt hiçbir ülkeden bir taş parçası bile koparamaz. Kimse bu örgütün kimler tarafından ve ne amaçla kullanıldığını merak etmemiş büyüteç yerine mikroskop kullanarak bu örgüte bakmıştır.
Gelişmeleri değerlendirirken dünyanın bütününden başlıyorum ve oradan ülkemize bakıyorum. Nelerin olabileceğini sadece ülkemiz için değil tüm ülkeler için buradan başlayarak tahmine çalışıyorum.
Bu kadercilik ya da insanların rolünü küçümsemek sayılmamalıdır. Sadece gelişmelerin yönünün bireysel kararlarla değil tarihin seyrine, teknolojinin düzeyine, insanların ortak düşüncesi haline gelen beklentilerine göre şekillendiğini düşünüyorum. Bireylerin rolünün bu eğilimi doğru değerlendirip rüzgara göre yelken açması ya da ters hareketlerle gemilerini batırmalarından ibaret olduğu kanısındayım.
Türkiye'de topluma yön verenler dünyanın gittiği yönden bağımsız davransalar bile geniş halk kesimlerinde farklı ve doğru bir eğilim olduğunu düşünüyorum.