Rızanur Meral ve Mehmet Cengiz
Yavuz Baydar 01 Ocak 1970
Adalet dediğimiz bir güzel kuştu, uçup gitti pencereden.
Bir daha da kolay kolay dönecek gibi görünmüyor bu diyarlara.
Haksızlığı, hukuksuzluğu iliklerine kadar hissedenlere her gün yenileri ekleniyor.
Eklenmeye de devam edecek.
Dün sabah iç daraltan bir resmi geçit halinde karşıma çıkan haberleri görünce, uzaklara daldım gittim.
Önce, boşlukta çırpınma hissi.
Ardından, insanı kalabalıkların ortasında iyice yalnızlaştıran bir çaresizlik.
***
Yarbay Mehmet Alkan, tek bir kişinin çözüm masasını devirmesi ardından yeniden kurulan ateş çemberinde yüzbaşı kardeşi Ali'yi kaybeden subay.
Hatırlayacaksınız, içindeki acıyı tutamamış, tabutun başında şapkasını çıkarıp “Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında! Vatanına, sevdiklerine doyamadı. Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonradan savaş diyor?” diye feryat etmişti.
Dün Erkan Acar'ın haberinden anlıyoruz ki, gösterdiği insani tepki için Jandarma Komutanlığı'nın verdiği uyarı cezası yetmemiş, şimdi de ordudan ihracı söz konusuymuş, o da yetmemiş, Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesinde yer alan “Siyasi Faaliyetlerde Bulunanlar” suçunu işlediği gerekçesi ile 5 yıla kadar hapis cezası ile de yargılanması söz konusuymuş.
Alkan'ın ve ocağına ateş düşmüş Türk veya Kürt ailelerin sönmek bilmeyen acılarına, Türk vatandaşların gencecik yaşta bir mutlak iktidar ihtirası uğruna hayatlarının sona erdirilmesine mi yanacaksınız, 'ast'ların başına böyle bir dert gelirken bir zamanlar siyasetin dibine kadar girip anayasal düzeni darbe ile kumpaslamaları günlüklere, ses kayıtlarına, güvenlik amirlerinin açık uyarılarına, silah arkadaşlarının itiraflarına kadar teyit görmüş yıldızlı 'üst'lerinin yazboz tahtasına çevrilen hukuk jimnastikleriyle suçsuz ilan edilmelerine mi dövüneceksiniz?
Ne yapsanız, ne etseniz boş.
Uçtu gitti adalet kuşu.
***
Memlekete asayiş getirmek için yeni bir operasyon düzenlenmiş. Toplam 51 kişiyi kapsayan ve hukuki gerekçesinin ne olduğunu bin dereden su getirseniz dahi çeyrek demokrasilerdeki herhangi dürüst bir hukukçuya izah edemeyeceğiniz bu dalgada, TUSKON Başkanı Rızanur Meral hakkında da yakalama kararı çıkarılmış.
TUSKON dediğimiz, 7 federasyon ve 211 derneğin çatı örgütü. Onbinlerce kişiyi istihdam eden bir iş insanları yapısı. Bir vakitler en çok da AKP'lilerin 'işte Anadolu kaplanları' diye yere göğe sığdıramadığı, küreselleşmeci, girişken insanların dünyaya açıldığı kapı.
Geçmiş olsun.
Berbat dış politika yüzünden zaten muktedirlerce kapatılmıştı o kapı, muazzam hasarlarla.
Şimdi işsizliğe işsizlik eklenebilir.
Şirazesinden çıkmış komşuluk siyaseti nedeniyle turizm sektörü tarihin en derin krizine sürüklenmiş, esnaf şu bu kan ağlıyormuş.
Hiç önemli değil.
Maksat 'tek kişinin mutlakiyet yetkileriyle donatılması' ise, geriye kalan herşey teferruattır.
Adalet nedir sorusunun cevabı adliyelerde yerlere serilen halılar üzerinde, haremlik selamlık düzeninde idrak edilen Kur'an dinletilerinde, adalet 'saray'larının koridorlarına hoparlörden yayılan 'amin' seslerinin sedalarında aranıyor artık.
***
İş adamı Rızanur bey 'büyük suçlu' olarak aranırken, 17-25 Aralık tapelerinde 'milletin ....a koyacağız' sözleriyle tarihe geçmiş bir iş adamı, sırtını muktedire dayamışlığın verdiği gözü dönmüşlükle Cumhuriyet'i arıyor. Belli ki, havuz ve yalaka patron medyasının makasladığı Panama Belgeleri'nin tüm bulanık işleri kabak gibi ortaya dökeceğinden endişeli. Telefonda "Adamı katil etmeyin" diye tehditler yağdırıyor. "Sizinle savaşacağım. O kuleleri sokacağım size!" diye bas bas bağırıyor.
Emin olabilirsiniz:
Bunlar da, almaya doyamadığı ihaleler gibi yanına kâr kalacak.
***
Uçtu gitti adalet kuşu.
Kanı çekilmiş bu toplumun, adaletin paha biçilmez değerini iyice anlaması için daha çok dibe vurulması gerekiyor.
Pek yakında 'Kayyımistan' ilan edilince sanırım anlaşılacaktır.
Çok geç olsa da.