« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Haz

2016

BREXIT ve TREXIT: Avrupa'dan Çıkışımız

SEDAT LAÇİNER 01 Ocak 1970

BREXIT, yani İngiltere’nin Avrupa Birliği’nde (AB) ayrılma kararı dünyayı sarstı.

Aslına bakarsanız, İngiltere’nin AB’ye, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomi Topluluğu’na (AET) girişi de olaylı olmuştu. İngiltere, AET’ye üyelik için 1 Ağustos 1961’de başvurdu. Başvurusuna en büyük muhalefet Fransa’dan geldi. Dönemin Fransa Devlet Başkanı De Gaulle, 1963’de İngiltere’ye öyle şartlar öne sürdü ki, Londra’nın AET’ye girmesini imkânsız hale getirdi. Fransızların korkusu İngiltere’nin katılmasıyla birlikte Avrupa’da Anglo-Amerikan hâkimiyetinin başlamasıydı.

İngiltere’nin Fransa’nın muhalefetini kırması uzun zaman aldı ve Londra ancak 1 Ocak 1973’de, yani ilk başvurularından 11 yıl sonra AET'ye üye olabildi.

İngilizler AT’ye üye oldular olmasına ama AB-karşıtlığı daha ilk günden itibaren gücünü korudu. Dünyanın en büyük sömürge imparatorluğunu kuran İngilizler, sadece Avrupa kıtasına sıkışıp kalmak istemiyorlardı. ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda ile olan özel bağlar da milliyetçi İngilizleri AB’den uzak tutuyordu. Buna rağmen 7 Haziran 1975’de İngiltere AET’de kalmaya karar verdi.

1980’ler ve 1990’lar boyunca AET daha hızlı bir şekilde Birlik yolunda adımlar atmaya başladı ve her alanda entegrasyon yoğunlaştı. İngiltere bu sürece karşı çıksa da AB içinde yalnız kaldı. Sonuçta İngiltere Avrupa Para Birliği ve Schengen gibi bazı politikaların dışında kaldı. AB’nin geri kalanı hızla entegre olurken, İngiltere bağımsızlığın sembolü saydığı alanlarda ayak sürüdü, direndi.

Ancak AB durmadı ve 200’li yıllar boyunca bir yandan entegrasyon yolunda hızlı adımlar atmaya devam etti, diğer taraftan 10 yeni devleti bünyesine aldı. İngiltere entegrasyon adımlarının çoğunda ya dışarıda kaldı, ya da isteksiz bir şekilde kabul etmek zorunda kaldı. Bardağı taşıran son damla ise göçmen akımları oldu.

İngiltere, AB’nin Schengen sistemi içerisinde olmasa da AB’ye giren göçmenlerin ilk tercihi hep İngiltere oldu. Nispeten liberal politikaları ve anadilinin İngilizce olması nedeniyle İngiltere AB’nin en çok göçmen çeken ülkesi oldu. AB genişlemesi ile Bulgaristan’dan Polonya’ya kadar yüzbinlerce insan İngiltere’ye yasal yerleşme ve çalışma hakkı kazandı. Ortadoğu ve Afrika’daki krizler ise yasadışı göçleri tetikledi. Balkanlar’dan ve Rusya’dan göçleri de eklediğimizde Britanya adası bir tür göçmen cennetine dönerken, yerli halk bu durumdan rahatsız oldu. Zenginler için belki sorun yoktu, çünkü göçmenler ucuz işgücü anlamına geliyordu. Ancak gelir düzeyi düşük alt sınıflar işlerini yeni gelenlerle paylaşmaktan bıktılar. Artan işsizlik işçi sınıfını vurdu. Dikkat ederseniz Brexit Referandumu’nda ayrılma yönünde oy verenlerin büyük çoğunluğu gelir ve eğitim düzeyi düşük İngilizlerdi.

Bundan sonra AB de, İngiltere de kendisine yeni bir yol çizecek. İngiltere belki daha bağımsız politikalar izleyecek. Ancak Ada’nın anakıtadan tamamen ayrılacağını düşünmek doğru olmaz. İngiltere’nin AB ile olan ilişkileri büyük oranda devam edecektir. Hatta liderlik becerisine bağlı olarak İngiltere AB dışında kalıp AB ile daha sıkı ilişkiler de geliştirebilir.

TREXIT

Gelelim Türkiye’ye…

İngiltere’nin AB’den ayrılma kararına en çok bizim bakanlarımız sevindi. Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız “Türkiye’nin AB’ye girmesi 3.000 yılını bulur” diyen İngiltere Başbakanı Cameron ile dalga bile geçtiler. Oysa ki İngiltere sadece AB karşıtları değil, Türkiye ve İslam karşıtları kazandı. Yani BREXIT, medeniyetler arası ilişkiler ve dünya barışı için riskler içeriyor. Ayrıca, Türkiye’yi yönetenlerin NATO’dan müttefiki olan bir ülke hakkında böyle sözler söylemesi, hatta o ülkenin başbakanı ile alay etmesi neler getirir, neler götürür, bu da tartışılmalıdır.

Türk Hükümeti için doğru olan BREXIT konusundaki üzüntümüzü AB ve Londra Hükümeti ile paylaşmak, bu konuda ülke olarak elimizden gelen desteği vermeye hazır olduğumuzu söylemek olmalıydı.

TREXIT’e gelecek olursak, farkında olmadan Türkiye AB’yi, hatta Avrupa’yı İngiltere’den bile önce terk etti. Hükümet, geldiği nokta itibariyle AB üyeliği hedefini çoktan çöpe atmış durumda. Tam üyeliği geçtim, Ankara’da istikamet Avrupa’dan Ortadoğu’ya çevrilmiş vaziyette.

Türkiye’nin Batı ile olan ittifakı hızla erozyona uğrarken NATO ve AB’nin yerini Suudi Arabistan, Katar ve benzeri devletler alıyor. Saray ve Hükümet, AB’nin çökeceğinden son derece emin ve AB hedeflerini bir referandumla sonlandırmanın peşinde.

Bu bağlamda, Türkiye’nin siyasi ve hukuki sistemi de değişiyor. Bunu basit bir Başkanlık Sistemi’ne geçiş olarak görmemek gerekir. Mülkiyet hakkından ifade özgürlüğüne kadar her alanda Türkiye Avrupa’dan kopuyor, hızla Ortadoğu’ya yaklaşıyor.

Özetle, BREXIT hepimiz için önemli ama TREXIT, yani Avrupa’dan çıkışımız da bir o kadar önemli...

Ziyaret -> Toplam : 125,20 M - Bugn : 85182

ulkucudunya@ulkucudunya.com