Zarrab ve domino etkisi
SEDAT LAÇİNER 01 Ocak 1970
Geçen yıl paylaştığım bir twitter mesajında “Reza Zarrab, en alttaki tuğla. Çektiniz mi gerisi de gelir. Bu nedenle Zarrab gerçeğiyle yüzleşmek zor” demişim...
Hala aynı görüşteyim! İranlı altın tüccarı Türkiye tarihini değiştirebilecek belki de en kilit isim şu anda…
17/25 Aralık düğümünü meşru yollarla çözüme kavuşturamayan Erdoğan ve çevresi sorunu öteleye öteleye bugünlere getirdi. Ancak içeride korkunç bir basınç birikti. 17/25’i hükümete darbe olarak görenlerin sayısı son derece az. Olayın Meclis çoğunluğu üzerinden kapatılmaya çalışılması, dört bakanın Yüce Divan’dan kaçırılıp, diğer şüphelilerin serbest bırakılması kamu vicdanındaki yarayı açık bıraktı.
İşin kötü tarafı bu ilişkiler yumağının kilit ismi olan Reza Zarrab Türkiye’den kaçtı veya kaçırıldı. Şu anda New York Mahkemesi’nde Türkiye için pimi çekilmiş bir bomba duruyor…
Haberdar’dan İlhan Tanır’ın ABD’den geçtiği en son kulis bilgilerine göre Zarrab, kefalet talebinin reddedilmesinin ardından 'Suçumu kabul ediyorum' pozisyonuna geçmek için Başsavcılıkla görüşmeye başlamış. Bu, olağanüstü bir gelişme. Çünkü uzun bir hapis cezasından kurtulmak isteyen Zarrab çok kişinin ismini ‘suçlu’ olarak Başsavcı’ya verebilir.
Zarrab’ın kendisini kurtarmak için gerçek veya hayali birtakım olaylardan bahsetmesi, suçlu diye birilerinin isimlerini vermesi Türkiye için domino etkisi yapacak bir süreci başlatabilir.
Bu durumun siyasetten ekonomiye, sanat dünyasından spor âlemine birçok kişiye uykusuz geceler geçirttiği doğrudur, ancak mesele bireyleri ilgilendirdiği kadar kurumları da ilgilendiriyor...
Zarrab’ın dâhil olduğu ağın on milyarlarca dolarlık bir iş hacmi olduğu tahmin ediliyor. Zaten Zarrab’ın kendisi de bir televizyon programında yıllık 20 küsur milyar dolarlık bir altın ihracatından bahsediyordu. Zarrab'ın ortağı Zencani ise Türkiye'de üst düzey yöneticilere milyarlarca doların dağıtıldığını söylüyordu. Bunu New York'ta Savcı Bharara da söyledi...
Bu ağa dâhil olmuş bankalar veya diğer kuruluşlar süreçten çok ağır darbeler alabilir. ..
Türk ekonomisinin içinden geçtiği kırılgan süreç dikkate alındığında, ekonominin böylesine ağır yükleri kaldırmasının güçlüğü ortadadır… Sadece bir bankanın ayağı tökezlese bu bile yeter, çünkü ekonomi şu günlerde en ufak dalgalanmalarda bile çok vahim sorunlar yaşayabilecek bir hassaslıkta....
Doğrusunu isterseniz Türkiye adına çok ciddi endişelerim var. Ancak diğer taraftan kapanmamış bir 17/25 dosyası var… Türkiye, bu dosyayı makul bir şekilde kapatamayınca dosya ABD’nin eline düştü ve ülke olarak pek çok yan etkileye açık hale geldik...
Sürecin bugüne kadar çok kötü bir şekilde yönetildiğini söylemeye gerek bile yok. Umarım sonrasında benzeri hatalar yapılmaz, tabi bundan sonrasında Türkiye’ye söyleyecek söz kalırsa…