Başbakan yaşlandıkça Erbakan’laşıyor!..
Mehmet TEZKAN 03 Haziran 2008
Seçimden hemen sonra.. Ağustos ayıydı.. Şöyle bir tespit yapmıştık.. Bu yüzde 46.6 fazla oldu..
Biz yönetilenler için değil.. Bizi yönetenler için fazla oldu..
Geçirdiğimiz 10 ayı şöyle bir düşünün.. Bu ülkenin gündeminden kavga gürültü hiç eksik oldu mu?
Bir parti yüzde 46.6 ile iktidar oluyor, ama -yönettiği ülke bir türlü huzur bulamıyor..
Aynı parti yüzde 34.5'la da iktidar oldu.. İktidarının son yılına kadar kabul edelim ki huzur vardı..
Medya, tarihinde hiçbir iktidara vermediği desteği verdi.. Erdoğan'ın önünde bütün kapılar açıldı.. Baykal da demokrasi budur dedi, Anayasa değişikliğine evet dedi, Erdoğan'ın başbakan olmasını sağladı..
Peki sonra ne oldu?
Her gün bir olay patlıyor.. Her gün hırgür.. AKP'lilere sorarsanız, bunun nedeni muhalefet veya muhalefet görevi yapan bazı kurumlar..
İşte sadece bu bakış, kavgasız gün yaşamamamızın temel nedeni..
Niye mi?
Yüzde 34.5'a karşı kavga çıkaramayan muhalefet yüzde 46.6'ya karşı nasıl kavga çıkarabilir ki..
Mantıklı mı?
Değil..
Peki Erdoğan'ın her gün kavga ettiği, muhalefet etmekle suçladığı kurumlar hangileri?
Hepsi Anayasal kurumlar..
AKP, o kurumlarla neden yüzde 34.5'in üzerinde dururken kavga etmiyordu?
Hadi AKP gözüyle bakalım.. Neden o kurumlar geçen dönem değil de bu dönem sert çıkışlar yapıyor?
AKP bu hafta sonu Kızılcahamam'da kamptaydı.. Dilerim bu sorulara yanıt aramışlardır.. Dilerim son 10 ayın muhasebesini yapmışlardır..
Bir parti düşünün, yüzde 46.6 ile iktidara geliyor ama iktidara geldikten kısa bir süre direksiyon hakimiyetini kaybediyor.. Veya arabayı hoyratça kullanıyor, yolların kralı benim dercesine ters yöne de giriyor, hatalı sollama da yapıyor, fren yerine gaza basıyor, virajlara sert giriyor..
Bunun siyaset bilimi açısından da..
Siyaset sosyoloji açısından da bir anlamı olmalı..
Ve AKP'liler şu soruyu sormalı..
Neden 10 ay içinde ülkeyi yönetemez hale geldik?
Artık AKP kapatılsa da kapatılmazsa da fark etmez.. AKP bu ülkeyi yönetememe noktasına geldi.. Diyelim ki kapatma davası reddedildi veya Hazine yardımının kesilmesiyle üçüncü yol bulundu.. Siz AKP'nin başarılı bir performansla yoluna devam edeceğini düşünüyor musunuz?
*
Son bir yılda o kadar çok şey değişti ki..
Çok uzağa gitmeyelim.. Cuma gününe dönelim.. Başbakan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın "Müslüman çoğunluk dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor" sözüne sahip çıktı..
Bu ülkenin yüzde 99.9 Müslüman ama sorun yaşıyorlar dedi..
Bunun anlamı şu..
Biz başka bir rejim istiyoruz..
Siyasal İslam'ı istiyorlar.. Başbakan dini özgürlükler konusunda sorun var mı şeklinde bir soruya şu yanıtı verdi:
Gidin Diyanet'e sorun!
Başbakan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban kararından sonra ne demişti; Sizin işiniz mi, önce ulemaya sorun..
Bu arada geçenlerde ulemaya sordular; flört zinadır dedi.. Yani kadınla erkeğin tanışmak için buluşması, konuşması, bir mekânda oturması bile zina..
Ulema böyle diyor..
Peki Siyasal İslam'a göre zinanın cezası ne?
*
Başbakan'ın söylemi çok değişti.. Bir 2002, 2003 yılında söylediklerine bakın bir de bugün söylediklerine..
Başbakan yaşlandıkça gençlikte savunduğu fikirlere geri dönüyor.. 1990'lara, 1985'lere..