Durakta inecek var
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Son bir yılda en az 17 patlama, yüzlerce masumun ölümünden sorumlu İçişleri Bakanı'nın…
Meclis'e bilgi verirken…
Muazzam bir pişkinlikle muhalefet liderlerini istifaya davet etmesi.
**
Hayatta çakı bile kullanmamış eğitimciler, iş adamları, akademisyenler, hayırseverler…
Her gün yirmişer, otuzar tutuklanırken…
IŞİD terörizminin emniyet ve yargı marifetiyle korunup, kollanıp, büyütülmesi.
**
Mavi Marmaracıların “Yardım götürmek için bana mı sordunuz” laflarıyla satılması.
**
İsrail, Rusya, Mısır ve Suriye'ye kafa tutulmasına itiraz edenler şeytanlaştırılırken…
Devran dönüp…
“Özür dileyerek herkesi ters köşeye yatırdı, işte büyük lider” diye savunmaya geçilmesi, vesaire.
**
Abukluklara yetişemiyoruz.
Kale alınacak, kritik edilecek hal yok.
Müthiş bir pervasızlık.
Tuhaf bir pişkinlik.
Yuh dedirten kıvraklık, döneklik.
Sıkılmazlık ve utanmazlık.
Daha ne diyeyim.
İnanın…
Her sabah güne…
-Bugün ne yazayım.
-Hem yazdım da ne oldu.
-Kapalı devre konuşuyoruz işte, aşağı inmiyor.
-Belki de susmak en iyisi.
-Zaman hükmünü versin bizden bu kadar, gibi düşüncelerle başlıyorum.
Sonra…
Bekleyenlerin beklentisini boşa çıkarmama sorumluluğuyla…
Çiziktiriyoruz, işte.
**
Birbirini tutmayan esip gürlemeler ve çelişkili açıklamaları büyütüp…
Üzerinde tepinmenin zamanı geçti.
Karşımızdaki vakanın hiçbir kutsalı yok!
Başında olduğu kadro da sıradan bir parti değil.
**
Bir numaralı ideolojisi: Takiye.
Açayım biraz.
İki ayağın üzerinde duruyor:
Biri oportünist, yani fırsatçı.
Öbürü pragmatist, yani hedefe giden her yol onun için meşru.
Esasen, rejimi değiştirmek gibi temel bir derdi yok.
Ve fakat…
Suçunu yeni suçlarla büyüttüğü…
Bunu örtmek için hukuku katlettiği…
Dostunu düşmanını buna göre anlık belirlediği için…
Kaçınılmaz olarak ortaya rejim sorunu çıkıyor.
Sicili içeride ve dışarıda o kadar büyüdü ki…
Eskiden yasaları değiştirmeden, kapalı kapılar ardında çözebiliyordu.
Şimdi, masayı dağıtmadan olmuyor bu.
**
Mavi Marmara satışından sonra…
Siyasal İslamcılardan biri hayal kırıklığını paylaşmış:
“Dostun attığı gül, düşmanın attığı taştan çok daha ağırdır.”
O sizin hiç dostunuz olmadı.
Siz de onun.
Ne öncesini biliyorsunuz, ne sonrasını.
Bir süre aynı otobüste yolculuk ettiniz, o kadar.
Ve ineceğiniz durak burası.