Tüm yüzler değişti!
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
İngiltere'de 23 Haziran'daki referandumu ‘Brexit' olarak bilinen AB'den çıkma yanlıları yüzde 52 ile kazandı.
Ancak bu ‘Pirus zaferi' Brexit kampanyasını yürütenlerin hepsine kaybettirdi.
Siyasi aktörlerin neredeyse tamamı, tüm yüzler bir ay olmadan değişti.
***
İktidardaki Muhafazakar Parti'nin lideri ve Başbakan David Cameron istifa etti.
Herkes Brexit kampanyasının öncülerinden Boris Johnson veya Michael Gove, liderliği üstlenecek diye beklerken sürpriz gelişmeler oldu.
Gove, en güçlü isim Johnson'u desteklemek yerine kendisi aday oldu.
Brexit'e en büyük para bağışını yapan Andrea Leadsom aday olarak öne çıktı ancak destek bulamayınca ve kampanyada hatalar yapınca o da çekilmek zorunda kaldı.
***
İngiltere'nin yeni Başbakanı Theresa May...
May, bir Anglikan Papazı'nın kızı. Oxford Coğrafya bölümünden mezun.
Bankacılık yaparken, yine bankacı olan eşiyle daha sonra Pakistan Başbakanı olan Benazir Butto aracılığıyla tanışmış.
En büyük hobisi yemek yapmak ve yürümek. Bir de leopar desenli ayakkabılar.
***
‘Demir Lady' Thatcher'dan sonra İngiltere'nin ikinci kadın, Kraliçe Elizabeth'in atadığı 13'üncü başbakan olacak.
Muhafazakar Parti başkanlığı kampanyasında "Brexit'in anlamı Brexit'tir (AB'den çıkıştır)" sloganını kullandı.
AB yanlısı olduğu halde AB'den zorlu çıkış pazarlıklarını, en uzun süre İçişleri Bakanlığı yapmış birisi olarak o yürütecek.
***
Brexit kampanyasının bir diğer öncüsü Nigel Farage da UKIP partisi liderliğinden, "AB'den çıkış ile artık görevim bitti" diyerek istifa etti.
***
Referandumda AB'de kalmak için emek sarf etmemekle eleştirilen ana muhalefet İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de parti içi isyanla karşılaştı.
Gölge kabinenin yarıdan fazlası istifa etti, milletvekillerinin kahir ekseriyeti güvensizlik oyu verdi.
İki ay önce yerel seçimde partinin oylarını artıran, başkent Londra'yı kazanan Corbyn'in kurultaydaki rakibi yine bir kadın: Angela Eagle.
Eagle, eş cinsel evliliği ile bilinen aykırı bir siyasetçi...
***
AB'den çıkışın ardından sterlinin son 30 yılın en düşük değerine inmesi ve ekonominin kötü sinyaller vermesi, kampanya sırasında halka yalan söylendiğinin ortaya çıkması, AB'den çıkma yanlılarını da AB'de kalmak için ciddi gayret sarf etmeyenleri de bir ay sürmeden silip götürdü.
***
Yine de hiçbir lider yaşananları ‘darbe' olarak nitelemedi. Kendi hatalarını ‘paralel'e fatura etmedi.
Hiçbir lider ayak oyunları ile rakiplerini tasfiye etmeyi, kurultayı engellemeyi denemedi.
Referandum kararını kendisi aldığı halde AB'de kalma kararı çıkmayınca, Cameron zirvede iken kendi isteğiyle ‘onur istifası' gerçekleştirdi.
Cameron'un koltuğu için Muhafazakar Parti'de 5 aday hakkaniyet içinde yarıştı.
***
Tüm bu gelişmeler Türkiye ile karşılaştırıldığında inanılmaz bir farklılık söz konusu.
Davutoğlu sonrası ‘işaret edilen' aday dışında Başbakanlık ve Genel Başkanlık için AKP'de aday çıkamadı.
***
MHP'de de muhaliflerin önünü kesmek ve kurultay yaptırmamak için bin dereden su getirildiğini görüyoruz.
***
İngiltere'de oyları artıran bile istifa ederken, Türkiye'de partisini silenler bile koltuğu bırakamıyor.
"Demokrasinin beşiği" olarak bilinen İngiltere, bir ayda siyasetin tüm aktörlerini rekabetçi ve adil bir yarışla yenilerken, Türkiye'nin önünde ileri demokrasi için daha uzun bir yol olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor.