Demokrasi geldi ulan!
Yılmaz Özdil 01 Ocak 1970
50'li yılların başı.
Demokrat parti iktidar.
Bursa'nın ünlü Çelik Palas Oteli'nde cumartesi geceleri orkestra eşliğinde keyifli anlar yaşanıyor, zarif hanımlar, şık beyler, dans ediliyor, yemekle başlayan müzik, yasa gereği makul bir saatte sona eriyor.
İşte gene böyle bi gecenin finalinde, solist kapanış selamını veriyor, salondakilere teşekkür ederek, enstrümanları toplatmaya başlıyor ki… O da ne? Arka masalardan tehditkar bir ses yükseliyor, dewvam edinn!
Herkes dönüp bakıyor, güya takım elbiseli ama, yaka bağır açık, erkek erkeğe oturan dört tip… Tatsızlık çıkmasın diye orkestra tekrar yerine oturuyor, solist tangoya başlıyor, papatya gibisin beyaz ve ince…
Tango bitiyor.
Çile bitmiyor.
Az önce devamm diyen herif, bu defa elini devamm devamm manasında sallıyor, devam edin dedim, duymadınız mı diye bağırıyor.
Orkestra soliste bakıyor, solist zoraki ses tonuyla, adeta mesaj verircesine son tangoyu tekrarlamaya başlıyor, nedir bu çektiğim senin elinden, yalvarırım gel üzme beni…
Herif aniden yerinden fırlıyor, ağzından köpükler saça saça sahneye yürüyor, çalacaksın ulan, coşkulu çalacaksın diye gürleyerek, solisti ıskalıyor, ayaklı mikrofona basıyor tokadı, deviriyor, orkestra donup kalıyor, az önce neşeli kahkahaların yükseldiği salona ölüm sessizliği hakim oluyor, herkes suspus…
Otel yetkilisi koşuyor, vaziyete müdahale etmeye çalışıyor, ortak bir tanıdık çağırıp işi tatlıya bağlamak için, gayet nazik ifadeyle soruyor, sayın beyefendi siz kimlerdensiniz acaba?
*
Herif kendini tanıtıyor:
Ben demokrasiyim ulan!
*
Sonra da salona dönüp,
nara atıyor:
Memlekette artık demokrasi var ulan, var mı itirazı olan!
*
Ve 2016…
Çok şükür ki demokrasimiz darbecilerden kurtarıldı.
*
Akp'ye oy vermeyen Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Şişli gibi semtlerde kornalarla demokrasi turuna çıkıp, otomobilinin penceresine oturan demokrat arkadaşlar, kafelerde oturanlara bağırıyor, alkışlasanıza ulann!
*
İstanbul'da kamyonet kasalarına doluşup, mahalledeki komşusunun kapısına dayanan
demokratlar var, sen niye
tura çıkmıyorsun ulann!
*
İzmir'e bile demokrasi geldi mesela…
Şehrin simgesi, tarihi Saat Kulesi, tee 1901'den beri, 115 yıldır orada huzurla duruyordu, İzmir yangınından bile sağ salim kurtuldu.
Demokrasi bi geldi… Demokrasi nöbeti'yle demir parmaklıklarını, işlemeli ahşap kapısını yıktılar, oymalı taşlarını, mermerlerini kırdılar, çeşmelerini söktüler, duvarlarındaki ay-yıldız işlemelerine zarar verdiler, benzerleri sadece Efes'te bulunan mozaiklerini parçaladılar, içerden tırmanan merdivenlerinde bile hasar var, denize bakan yüzündeki saatini taşla vura vura kırdılar, kadranını çaldılar. Gözümüz gibi baktığımız firuze çinili Konak camisi'nin etrafı çöplüğe döndü.
*
Allah “oku” diyor…
Darbe kurbanının cenaze namazını kıldıran imam “bizi bilhassa okumuşların şerrinden muhafaza eyle yarabbi” diye dua ediyor, cumhurbaşkanı orada, bakanlar orada, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu diyeceklerine, “amin” diyorlar.
*
TBMM bahçesine toplanan kalabalık, başbakana “idam isteriz idam isteriz” diye tempo tutuyor, odunla, kayışla, tekmeyle linç görüntülerini Japonya'dan Brezilya'ya kadar herkes seyrediyor, köprüden aşağı atalım diye bağırıyorlar, yağlı urganla darağacı yapıp, kamyon kasasına yüklemişler, sokak sokak gezdiriyorlar. Hâlâ inanmayıp… Askerin gırtlağını kestikleri doğru mu acaba diye merak ediliyor.
*
Medyanın gerisi zaten ampul broşürü ama… Bizim gazetenin bile şakülü kaydıysa kardeşim, Sözcü bile ebelek gübelek demeye başladıysa yani… Gelen demokrasiyi düşünün gari!