Bâcıyân-ı Rûm ve Tomris Kaan aranıyor
Güler KÖMÜRCÜ 03 Haziran 2008
Önce sıcak gündem; 'gizli dinleme terörü.' İyi ki birilerinin CHP'i de dinlediği iddiaları ortaya atıldı da Sayın Baykal'ın çıkışı sayesinde yetkililer uzun süredir 'gizli-yasa dışı dinleme' mağduru olan ama feryatları dikkate alınmayan on binlerce kişinin durumunu da bu sayede fark edebildiler. son 2 yıldır bırakın bürokratları, milletin vekillerini, sokaktaki Cumhuriyet aşığı vatandaş dahi 'dinlenip-izlendiği' şüphesi, korkusu içinde adeta hipnotize edilmiş gibi 'iktidara muhalif görüş beyan edemez, gık demeye cesaret edemez' vaziyete gelmişti.
En ürpertici olanı da; askeri karargahların ve de kritik görevdeki bürokratların ailelerin dahi dinlenip, izlendiği iddialarının artık ülkenin bekası adına tehdit içermeye başlamasıdır.
GİZLİ DİNLEME, BİYOGRAFİK İSTİHBARAT İÇİN Mİ? Uzmanlara göre, gizli dinleme terörünün en önemli hedefi 'biyografik istihbarat faaliyetidir', yani, kişilerin özel hayatlarına ait renkler, nelere kızdıkları, olaylar karşısında nasıl tepki verdikleri, zayıf tarafları, sosyal ilişkilerinin haritası ve masum insani eğilimleri 'günlük konuşmaları dinleyerek' rahatlıkla belirleyebilirsiniz.
Diğer bir ifade ile hedeflediğiniz kişinin 'dinleme' sayesinde psikolojik profilini de (kişilik tahlili) çıkarmış olursunuz. Psikolojik profilini çıkardığınız kişi sizin için artık öngörülebilir, yönlendirilebilir kişidir, hangi metodla itibar infazı yaparsanız en etkili sonucu alacağınızı da bilir, hangi zaaflarıyla oynarsanız isteğinize hizmet ettirebileceğinizi hesaplayabilirsiniz. Bu önemli detayı kayda geçiniz. Evet ey arif okur, bu boyuttan baktığınızda gizli dinleme vakasının tahrip boyutunu düşünebiliyor musunuz? Peki ulusal güvenliğimiz adına artık ciddi tehdit olan bu gizli dinlemeciler kim?
Ve şimdi de gündeme dair bir başka 'önemli' konu, dünkü haberlerde okudum, Başbakan Erdoğan, Eskişehir'de Gençlik Kolları şöleninde AKP'li kadınlara şu uyarılarda bulunuyor: "Kapı kapı dolaşın, girilmedik ev kalmasın. Büyükşehir'i almamız lazım. Ekim'de ara seçim olabilir. Yerel seçimle birlikte ara seçim yapılabilir." Bu cümleler içinde 'EKİM'de erken seçim olabilir' bölümü dikkatinizi çekmiş olabilir. Benim dikkatimi ise bakın ne çekti;
AKP'li seçmen hanımların arı gibi çalışıp, kapı kapı gezerek inandıkları uğrunda gece gündüz hizmet vereceklerini hepimiz biliyoruz ve ben AKP'li hanımların bu disiplinini tebrik ediyorum. Gelelim 'miskin laikler' grubundaki kadın profiline... Hanımlarımız, Cumhuriyet Meydanı'nda bayrak salladılar ve görevleri bitti mi? Peki, Ekim'de seçim var biz miskin laik hanımların da şimdiden kapı kapı gezmeye başlaması gerekmiyor mu? Sizce onlar bu performansı gösterebilirler mi? Bence çok zor çünkü herşeyden önce 'rol modelleri yok.'
Kısa bir arşiv taraması yaptım, bizim miskin laik hanımlara 'Bâcıyân-ı Rûm'dan (Anadolu Bacıları) bahsetmek istiyorum, bu satırları okuyan hepiniz için artık 'Bâcıyân-ı Rûm'un (Rum, Anadolu demek) tanıtımı vatandaşlık görevidir, onların mücadeleci ruhu emanetizdedir efendim;
'Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda, yapılan büyük fedakârlıklar, gösterilen insanüstü gayretler ve tüm bunlarda kadınların rolü günümüz gözüyle bakılınca daha da netlik ve önem kazanıyor. Adeta ''kellelerini koltuklarına alarak'' Anadolu'nun yeniden Türkleşmesi için çaba sarfeden pek çok Teşkilâtın içinde biri var ki, bir yönüyle benzerlerinden kesin olarak ayrılıyor: Bâcıyân-ı Rûm. Anadolu bacıları. Fatma Bacı isminde ve Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerine yakınlığı ile bilinen tasavvuf ehli bir kadının önderliğinde kurulmuş olan bir kadın Teşkilâtı. Modern anlamda bir ''sivil inisiyatif örgütünün'' belki de en sağlam örneklerinden birini teşkil ediyor Anadolu Bacıları...' (Devamını araştırıp, çevrenize tanıtın lütfen)
Peki... Şimdi neredesin ey Anadolumun, Cumhuriyet Türkiye'sinin güzel bacıları, neredesiniz Tomris Kaanlar?
'Asena'yı bellemiş, ötesine geçemeyenlere; Cumhuriyet Türkiye'sinin Tomris Kaanı, Bâcıyân-ı Rûm'u tanımasının ve de o ruhlara sahip çıkmasını zamanı gelmiştir değil mi ey duyarlı okur?