« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Ağu

2016

Nihad Sâmi BANARLI (1907-1974)

Şeyma Güngör 01 Ocak 1970

Edebiyat tarihçisi ve yazar.

İstanbul’da Fatih’te doğdu. Trabzonlu Alemdarzâde ailesinden ve Osmanlı devri mutasarrıflarından İlyas Sâmi Bey’in oğludur. İlk Osmanlı mebuslarından ve basılı bir divan sahibi olan dedesi Hilmi Efendi devrinin tanınmış şairlerindendi. Babasının da bilhassa vatanî şiirler kaleme aldığı bilinmektedir. Nihad Sâmi önce Somyarkın, daha sonra Banarlı soyadını aldı.

Nihad Sâmi, İstiklâl Lisesi’nden sonra İstanbul Dârülfünunu Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü ile birlikte Yüksek Muallim Mektebi’ni bitirdi (1930). Aynı yıl Edirne Erkek Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edildi. Ayrıca Edirne Kız ve Erkek Muallim mekteplerinde edebiyat dersleri verdi. 1939’da Kabataş Erkek Lisesi’ne, 1943’te Galatasaray Lisesi’ne, 1946’da İstanbul Erkek Öğretmen Okulu’na, iki sene sonra da İstanbul Eğitim Enstitüsü’ne tayin edildi. Bu vazifelerine ek olarak Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liseleri gibi çeşitli okullarda ders verdiği gibi 1959’dan 1962’ye kadar İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde İslâmî Türk edebiyatı dersini okuttu. İstanbul Eğitim Enstitüsü ile Yüksek Öğretmen Okulu müdürlüğünü yaptı, 1969’da kendi isteğiyle emekli oldu. Öğretmenliğinin yanı sıra 1955’te üye olduğu İstanbul Fetih Cemiyeti’ne bağlı İstanbul Enstitüsü’nün ve aynı yıl kurulan Yahya Kemal Enstitüsü’nün müdürlüğüne seçildi (1958). Her iki enstitünün yayın çalışmalarını yürüttü. Millî Eğitim Bakanlığı “1000 Temel Eser” ve “Çağdaş Türk Yazarları” komisyonlarında görev aldı. Kubbealtı Cemiyeti bünyesinde 1971’de çalışmaya başlayan Dil ve Edebiyat Akademisi’nin edebiyat dalı başkanlığını ve aynı kuruluşun 1972’den itibaren yayımladığı Kubbealtı Akademi Mecmûası’nın müdürlüğünü yaptı. Yeni ve çok hacimli bir şekil verdiği Resimli Türk Edebiyâtı Târihi adlı büyük eserinin telif ve baskısını tamamlamaya çalışmakta iken 13 Ağustos 1974’te vefat etti. Mezarı Rumelihisarı’ndadır.

Öğrencilik ve gençlik yıllarında şiirler ve hikâyeler kaleme alan Nihad Sâmi Banarlı bu devrede özellikle okul piyeslerinde başarılı oldu. Kızıl Çağlayan ve Bir Yuvanın Şarkısı adlı manzum piyesleri Millî Eğitim Bakanlığı’nın açtığı yarışmayı kazandı ve bakanlık tarafından yayımlandı (1933). Kızıl Çağlayan filme de alınmıştır. Bir Güzelliğin Hikâyesi adlı küçük romanı ise Hürriyet gazetesinde on üç sayı tefrika edildi (21 Nisan 1949-4 Mayıs 1949). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde seçkin bir talebesi olduğu M. Fuad Köprülü’nün tesiriyle öğretmenliğinin ilk yıllarından itibaren edebiyat tarihi araştırmalarına yöneldi ve bu konudaki çalışmalarını Altı Ok (Edirne), Atsız Mecmua, Orhun, Ülkü (Ankara), Halk Bilgisi gibi dergilerde yayımladı. 1940’tan başlayarak Yedigün dergisinin edebiyat sayfasını yönetti, burada genç kabiliyetlere yol gösterdi. 1948-1962 yılları arasında Hürriyet gazetesinde devamlı, ayrıca Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde, İstanbul Enstitüsü, Yahya Kemal Enstitüsü, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü, Hayat Tarih, Meydan, Kubbealtı Akademi mecmualarında tarihî, edebî ve sosyal konularda yazılar kaleme aldı. Bazı yazılarında, özellikle haftalık Meydan dergisinde Emin Bayraktaroğlu takma adını kullandı. Bunlar içinde Hürriyet gazetesine yazdığı haftalık “Edebî Sohbetler” az zamanda çok geniş bir ilgi ve etrafında büyük bir okuyucu kitlesi toplamıştı. 1948’de, İsmail Hami Danişmend tarafından XV. asırda yaşamış kadın şair Râbia Hatun’a ait olduğu iddiası ile yayımlanmaya başlanan şiirlerin o çağda yazılmayıp dil, üslûp, imaj, hatta şekil bakımından ancak bugünün eseri olabileceklerini bu sohbetlerinde ispat etmesi N. S. Banarlı’nın prestij ve şöhretini daha da arttırdı.

Nihad Sâmi Banarlı yakın dostu olduğu Yahya Kemal’in büyük bir kısmı yayımlanmamış olan şiirlerinin, onu ikna ederek, 1956-1957 yılları arasında Hürriyet gazetesinde neşrini sağladı. Bu yayım sırasında isimleri dahil tertip ve baskı şekline kadar şiirlerin kitap halinde basımı konusunda da Yahya Kemal ile birlikte çalıştı. Ancak daha ilk kitabın baskısına geçilmeden 1958’de Yahya Kemal vefat edince bu çalışmaları tek başına sürdürdü. İstanbul Fetih Cemiyeti bünyesinde bir Yahya Kemal Enstitüsü kurulmasını gerçekleştirdi (1958). Bu enstitüye şairin mirasçıları tarafından devredilmesinde rolü olduğu evrak ile eşyayı tasnif ve tertip etti; ayrıca Yahya Kemal Müzesi’ni ve arşivini kurdu (1960). Yahya Kemal’in yayımlanmış ve yayımlanmamış bütün şiir ve yazılarını titiz bir çalışma sonunda 1961’den itibaren kaliteli bir baskı ile on kitaplık bir külliyat halinde yayımladı. Ayrıca iki cilt halinde Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası’nı çıkarttı (1959, 1968). Bu çalışmalarıyla ve aynı konuda yazdığı diğer yazılarla Banarlı, bilhassa Yahya Kemal’in Türk edebiyat ve fikir hayatındaki yerini almasına büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

Eserleri. A) Türk Edebiyatı. 1. XIV’üncü Asır Anadolu Şairlerinden Ahmedî’nin Osmanlı Tarihi: Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman ve Cemşîd ve Hurşîd Mesnevîsi. Ahmedî’nin İskendernâme’si içinde yer alan ve ilk Osmanlı vekayi‘nâmesi kabul edilen “Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân” adlı bölümün yirmi iki nüshası üzerinden yapılmış tenkitli neşridir. İlk defa Edebiyat Fakültesi’nde mezuniyet tezi olarak hazırlanan bu çalışma daha sonra geliştirilerek önce Türkiyat Mecmuası’nda (c. VI, 1939) Fuad Köprülü’nün üniversite hocalığının 25. yılına ithaf edilerek yayımlanmış, aynı yıl hocası Köprülü’nün takdim yazısı ile mecmuadan ayrı basım olarak kitap halinde de basılmıştır. Eserde ayrıca, Ahmedî’nin N. S. Banarlı tarafından bulunup gün ışığına çıkarılan Cemşîd ü Hurşîd mesnevisi de ilim dünyasına tanıtılmıştır. Banarlı’nın bu çalışması metin tesisi bakımından Ahmet Ateş tarafından tenkit edilmiştir (bk. “Metin Tenkidi Hakkında [Dasitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman Münasebeti İle], TM, 1942, VII-VIII, 253-267). 2. Nâmık Kemal ve Türk-Osmanlı Milliyetçiliği (1947). Nâmık Kemal’in Osmanlı tarihi, vatan, millet ve milliyetçilik konusundaki görüşlerinden hareketle verilmiş bir konferans metnidir. 3. Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, Destanlar Devrinden Zamanımıza Kadar (1948; genişletilmiş 2. baskı 1971-1979). Sözlü edebiyat ve destanlar devrinden başlayarak asır asır XIIIXIX. yüzyıllar arası Anadolu, Çağatay ve Azerî sahaları da dahil olmak üzere bütün Türk edebiyatı, Batılılaşma tesiri altında ortaya çıkan Tanzimat, Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî edebiyatları ile millî edebiyat ve 1950’li yıllara kadar Cumhuriyet devrini şahıslar kadrosu itibariyle bir bütün halinde ele alıp incelemektedir. Yeni bilgiler ilâvesiyle genişletilerek 1971’de Millî Eğitim Bakanlığı’nca tekrar yayımlanmaya başlanan eserin baştan ancak yedi fasikülü müellifin hayatında basılmış, onun vefatı üzerine sondan bazı kısımları yarım kalan bu kitap ve yayım, kendisinin ilk baskıya yaptığı ilâve ve notlardan faydalanılarak Nermin Suner Pekin tarafından tamamlanmıştır. Eserin bir özelliği de kuru bir ilim dili yerine sohbet üslûbuyla kaleme alınmış olmasıdır. Eserin bu ikinci baskısı üzerine Hikmet İlaydın eser hakkında bir seri tenkit yazısı neşretmiştir (Türk Dili, sy. 247, 248, 249). 4. Büyük Nazîreler, Mevlid ve Mevlid’de Millî Çizgiler (İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Dergisi, 1962, I, s. 1-24’ten ayrı basım).

B) Liseler İçin Ders Kitapları. 1. Türk Edebiyatı Tarihi, Başlangıçtan Tanzimat’a Kadar (Hıfzı Tevfik Gönensay ile, 1940). Bu kitapta İslâmiyet’ten önceki döneme ait sözlü edebiyat ile XIII. yüzyıldan başlayarak Anadolu, Çağatay ve Azerî edebiyatları ve Türk halk edebiyatı anlatılmaktadır. 2. Edebî Bilgiler (1942). Türk edebiyatında türler, nazım şekilleri, vezinler ve diğer konularda örneklerle bilgiler veren yardımcı ders kitabı mahiyetinde bir eserdir. 3. Metinlerle Edebî Bilgiler (Lise I, 1950). 4. Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı (Lise II, III, IV, 1951). Önce Metinlerle Türk Edebiyatı adıyla yayımlanan bu kitaplar ders programlarının değişmesiyle daha sonra yeniden ele alınarak bu isimle neşredilmiş ve günümüze kadar birçok baskıları yapılmıştır.

C) Yahya Kemal’le İlgili Kitapları. 1. Yahya Kemal Yaşarken (1959). Yahya Kemal’in edebî ve tarihî görüşleriyle çalışma tarzı ve diğer yönleri hakkındaki yazılarından meydana gelmektedir. 2. Yahya Kemal’in Hâtıraları (1960). Yahya Kemal’le şahsî planda cereyan eden sözlü ve yazılı hâtıralarından oluşmaktadır.

D) Diğer Eserleri. 1. Kızıl Çağlayan (1933). 2. Bir Yuvanın Şarkısı (1933). 3. Faruk Nafiz Hayatı, Seçme Şiirleri (ts.). 4. Türkçenin Sırları (1972, 11. bs. 1988). Millî değerlerimizin en önemli varlığı olarak kabul ettiği Türkçe’ye ve Türkçe’nin meselelerine dair olan yazılarının bir kısmından meydana gelmiştir. Çok dikkatle seçilmiş kelimelerle ördüğü yazılarında kendine mahsus bir sohbet üslûbu ortaya koyan yazar bu eseriyle Türk tarihini, kültür eserlerini ve özellikle Türkçe’yi şuurlu bir gayretle tanıtmış ve sevdirmeye çalışmıştır.

Nihad Sâmi Banarlı’nın vefatından sonra Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı, müellifin daha önce çeşitli yerlerde yayımlanan yazılarını konularına göre tasnif ederek “Nihad Sâmi Banarlı Külliyatı” adı altında neşretmektedir. Şimdiye kadar bu seriden şu on kitap yayımlanmıştır: Türkçe’nin Sırları (1972); Şiir ve Edebiyat Sohbetleri (c. I, 1976, c. II, 1982); Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri (1984); Bir Dağdan Bir Dağa, Nihad Sâmi Banarlı’nın Kaleminden Yahya Kemal (1984); Kültür Köprüsü, Süleyman Çelebi’den Mehmed Âkif’e (1985); Kitaplar ve Portreler, Mehmed Âkif’ten Günümüze (1985); Devlet ve Devlet Terbiyesi (1985); İstanbul’a Dâir (1986); Îman ve Yaşama Üslûbu (1986).

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117932

ulkucudunya@ulkucudunya.com