Allah diğerleriyle savdı!
Arslan Tekin 01 Ocak 1970
İki İslâmcı "Neden birbirlerine girdi?" sualinin cevabını günlerce, aylarca, yıllarca aradık... 17/25 Aralık'ın da, zaman içinde darbe olduğunu anladık. (Bu darbenin iki "İslâmcı" kanadın birbirinin açıklarını yakalama olduğunu akılda tutmalıyız.)
Fethullahçılar ve Millî Görüşçüler, amansız vuruştular. Fethullahçılar, bırakın diğer İslâmcı kanadı, devlete kastettiler.
Şu âyet-i kerîme "vuruşan" iki tarafın da akıllarına geldi mi?
"Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir." (Bakara, 2/251)
Bu âyet-i kerîmeyi de bana hatırlatan, R. T. Erdoğan'ın imam hatip lisesinden sınıf arkadaşı, D. Ahsen Batur'dur. "İslâmcı" hareketleri en iyi takip eden bir araştırıcıdır. Türk ve İslâm tarihi ile ilgili çok sayıda tercümeye imza attığı gibi, bu sütunda, yeri geldikçe bahsettim, "Kürdoloji Yalanları" ve "1200 Yıllık Sürgün: 'Türk' Sözünün Hazin Serüveni" kitaplarının da müellifidir.
Âyet-i kerîmede "Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu." diye buyrulduğu gibi, bir diğeri bertaraf edilmeseydi, gerçekten yeryüzü altüst olacaktı. Türkiye'yi geçiyoruz, dünyaya bakıyoruz burada... Darbeci başı ABD'de gönüllü rehin... ABD'nin dahli olmayan bir harekâtı girişmesi mümkün mü?
Ak Parti çevresi, kendisinden olmayan kahir ekseriyetin de desteğiyle savaşı -şimdilik- kazanmış, "yeryüzündeki" fesadın önüne geçilmiştir.
AKP, önce kendisine bakmalıdır. "Fitne"yi, oy uğruna, "İslâmcılık kardeşliği" uğruna besleyip büyütmüş, zararın kendisine dokunduğunu anlamaya başladığı anda, bir sınır çizmeye kalkmış ama, sınır çoktan aşıldığı için, önüne pek çok manialar dikilmiş, "karşı" saldırı her seferinde güç bela savrulmuş, sonunda kan dökülme noktasına gelinmiştir. (PKK'ya, "Türk"ü silmek için verilen tavizi de farklı göremeyiz. Sonunda "Türk'e dönüş"ün manası kavranmış görünüyor ama, "cibilliyet" meselesi işte! Kaygıyı atamıyoruz üzerimizden! Daha yakın zamanda "Türkiye Türklerin değildir." manasına, "Türkiye Türklerin mi?" diye soran, üstelik arkadaşım olan Millî Görüş'ün temel taşlarından biriyle girdiğim tartışmayı hatırlatırım.)
Binlerce insan gözaltına alınıyor... Belki binlerce insan kaçak... Hepsi suçlu mu? "Tâbiler" içinde, muhakkak, meselenin "darbe"ye kadar gideceğini, devlete düşmanlık edileceğini, hiç akıllarına getirmeyen, darbe teşebbüsünü gördükten sonra ellerini iki başlarının arasına alıp "Ben ne ettim!" diyen yok mu?
Vardır muhakkak... İşte Fetullahçıların gazetelerinde yazanlar... İçeri atıldılar. Hangi birini "darbe"nin içinde görebilirsiniz?
Türk düşmanlığını öne çıkaran "İslâmcılar"ın en "akil"i Ali Bulaç -ki bu sütunda kalemime zaman
zaman dolanmıştır; hakkında ağır yazılar yazdım- "darbeci" olarak asla düşünemem. Bir "Siyasî İslamcı" muhaliftir ancak. Demem o ki, "düşman"ı savarken, her nasılsa, meselenin darbeye gelip dayanacağını hiç düşünmeyen, karşı safta duranların yerini belirleyebilmeliyiz. İnsanları toptan mutazarrır etmemeliyiz.