« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Ağu

2016

Abdülbaki GÖLPINARLI

Ömer Faruk Akün 01 Ocak 1970

(1900-1982)

Türk tarikatları ve özellikle Mevlevîlik, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Yûnus Emre üzerindeki araştırmaları ile tanınan âlim.

Baba tarafı Azerbaycan’da Gence’ye çıkan, oradan Bursa’ya göç etmiş bir ailenin çocuğudur. Kendisine seçtiği Gölpınarlı soyadı, büyük babası Mustafa İzzet Efendi’nin dedesi Abbas Ağa’nın Gence’deki Gökçay bucağının Gölpınar (Gökbulak) köyünden olması dolayısıyla ailesinin Gölpınarlızâdeler diye tanınmasındandır. Aile zamanla Rusçuk’a yerleşmiş, büyük babasının oranın Eytam müdürü oluşunun yanı sıra babası Ahmed Âgâh Efendi de Vilâyet Mektubî Kalemi’nde hizmet görmüştür. 1877-1878 Türk-Rus Savaşı sırasında İstanbul’a gelen Âgâh Efendi, burada Dağıstan göçmenlerinden Aliye Şöhret Hanım ile evlenmiştir. Âgâh Efendi Evkaf Nezâreti’nde vazife aldıktan başka Rusçuk’ta iken takdirini kazandığı Ahmed Midhat Efendi’nin maiyetinde ömrünün sonuna kadar onun çıkardığı Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde çalışmış; burada yıllarca verdiği hizmetten dolayı “şeyhülmuhâbirîn”, “baba” gibi unvanlarla anılmıştır. Abdülbaki Gölpınarlı 10 Ramazan 1317’de (12 Ocak 1900) İstanbul’da Kadırga semtinde dünyaya geldi. Kendisine başlangıçta dedesinin taşıdığı Mustafa İzzet adı verilmişse de ailenin çocukları çok yaşamadığı için uzun ömürlü olsun diye adı Abdülbaki’ye çevrilmiştir. “Kıyâmî” mahlası ile şiirler yazan büyükbabası gibi şairlik tarafı olan babası Âgâh Efendi kendi gayretiyle Çağatayca ve Farsça öğrenmiş, Rusçuk’ta iken Bektaşîliğe intisap etmiş, İstanbul’a gelişinde ise Nakşî olmuştu. Kültürlü bir aile muhitinde yetişen, daha yedi sekiz yaşlarında ikenBahariye Mevlevîhânesi’ne devama başlayıp küçüklük çağından itibaren tasavvuf ve tarikat kültürü ile temasa geçen Abdülbaki, Bâbıâli’de Hoca Tahsin Medresesi’ndeki Yûsuf Paşa İlkmektebi’nden sonra özel Menbaülirfan İdâdîsi’nin rüşdiye kısmınıbitirip devam etmekte olduğu Gelenbevî İdâdîsi’nin son sınıfında iken 1916’dababasının ölümü üzerine tahsilini bırakarak çalışma hayatına atılmak zorunda kaldı. Mezun olduğu Menbaülirfan’da coğrafya ve Farsça hocalığından başka bir ara Vezneciler’de kâğıtçılık ve kitapçılık yaptı. Geçim sıkıntısı çektiğinden dostlarındanbirinin davetine uyarak 1920’de gittiği Çorum’un Alaca ilçesinde Kenzülirfan İlkmektebi’nde başmuavin, daha sonra da başmuallim oldu. 1924’te İstanbul’a gelerek imtihanla Erkek Muallim Mektebi’nin son sınıfına kabul edildi. 1925’te burayı bitiripbabasının ölümüyle eksik kalmış devam süresini doldurmak için son sınıfına girdiği İstiklâl Lisesi’nden mezun oldu (15 Ağustos 1926). Bir yandan öğretmenlik yaparkenbir yandan da devam ettiği Edebiyat Fakültesi’nde yüksek tahsilini tamamladı (1930). Konya, Kayseri, Balıkesir liselerinde edebiyat öğretmenliğinden sonra bir ara İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi hâfız-ı kütüblüğünü takiben tekrar Balıkesir’de az bir süre edebiyat ve kısa bir zaman da Gazi Osman Paşa Ortamektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Daha sonra Vefa Lisesi’ne tayini çıkıp bunun ardından iki yıl kadar da Kastamonu Lisesi edebiyat öğretmenliğinde bulundu. Resmî sicil özetinde (JTS, XIX [1995], s. XIII) yer almamakla beraber birçok yerde onun Haydarpaşa Lisesi’nde edebiyat öğretmenliğini sürdürdüğünden söz edilir. Vefa Lisesi’ndeki öğretmenliğinin tarihi de belli değildir. Gölpınarlı, 1939’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne ilkin okutman, ardından doçent olarak tayin edildi. Söylenene bakılırsa akademik kariyere geçişi, Yunus Emre. Hayatı adlı eseri doktora tezi sayılmak suretiyle gerçekleşmiştir. Bu fakültede Farsça ve metinler şerhi hocalığı yapmakta iken 1942’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne geçerek burada İslâm-Türk tasavvuf tarihi ve edebiyatı derslerini okuttu. 1945 Nisanında Marksist faaliyette bulunmak isnadı ile tutuklanıp on ay süren bir yargılanma sonunda beraat ederek (26 Şubat 1946) görevine döndü. 1949’da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.Bundan sonra kendini tamamıyla Mevlânâ, Mevlevîlik ve tarikatlarla ilgili araştırmalarına veren Gölpınarlı 25 Ağustos 1982’de vefat etti. Kabri Üsküdar’da Seyitahmet deresindeki Şiî Mezarlığı’ndadır.

Çok hassas ve farklı bir karaktere sahip olan Abdülbaki Gölpınarlı, küçük yaşlarındanbaşlayarak çeşitli tarikatlara girmişse de fazla sebat göstermeden bunlardan ayrılmıştır. Görüş ve cephe değiştirmesiyle ilgili olarak, Nâmık Kemal’e yaptığı hücumlardan dolayı Nâzım Hikmet aleyhinde yazılmış yazılar arasında en ağır hicviyeyi kaleme alan bir kimse iken sonraki yıllarda Marksist tanınan bir çevre ile ilişkide bulunabilmesi onun değişken mizacı hakkında bir fikir verebilir. Nâzım Hikmet’e karşı, adı geçenin Peyami Safa’ya olan hicviyesi yolunda yazdığı bu manzume Atsız tarafından, “Bu aşağıdaki şiiri arkadaşım Abdülbaki Gölpınarlı gönderdi. Nâzım Hikmetof Yoldaşa haddini bildiren bu yazıyı da Türkçüler’in duygularına makes olduğu için neşrediyorum” kaydıyla yayımlamıştır (Komünist Don Kişotu Proleter-Burjuva Nâzım Hikmetof Yoldaşa, İstanbul 1935, s. 13-16). Çabuk parlar, bir görüşten onun tam karşıtı bir görüşe geçebilen mizacına mukabil bütün hayatı boyunca Şiîlik ve Mevlevîliğe büyük bir sadakatle bağlı kalmıştır. Şiî usulünce namaz kılarken secdede başını koyduğu Necef taşını göz yaşı ile ıslatır, Mevlânâ’dan söz ederken gözleri yaşarırdı. Farsça’yı iyi öğrenmiş, ayrıca girdiği tarikatlarda tasavvuf ve bu tarikatların âdâbı hakkında bilgi edinmiştir.

Gölpınarlı’nın araştırma yazılarının büyük bir kısmı Atsız Mecmua, Orhun, Azerbaycan Yurt Bilgisi ve Balıkesir Halkevi mecmuası Kaynak’tan başlayarak Türkiyat Mecmuası, Şarkiyat Mecmuası, İktisat Fakültesi Mecmuası, Türk Dili dergisiyle Aylık Ansiklopedi, Türk Ansiklopedisi ve İslâm Ansiklopedisi gibi ilmî yayın organlarında çıkmıştır. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilere de çok sayıda yazı yazmıştır. Onun yorulmak bilmez çalışmaları ile Türk tarikat ve tasavvuf tarihi üzerindeki bilgiler gelişmiş, Yûnus Emre, Mevlânâ ve Mevlevîlik araştırmaları mühim ilerlemeler kaydetmiştir. Kendisine gelene kadar Yûnus Emre’nin iptidaî ve güvenilirlikten uzak neşirler seviyesinde kalmış şiirlerinin sağlam metinlerine ilk defa onun sabırlı çalışmaları ile kavuşulmuştur. Bu arada Gölpınarlı’nın Yûnus Emre’yibâtınî göstermek gibi birtakım zorlamalara girişmekten kendini alamadığı da kaydedilmelidir. Öte yandan yakın zamanlarda Fr. Taeschner’in kalemine inhisar etmiş gibi görünen fütüvvet müessesesiyle ilgili literatür onun vukuflu araştırmaları, Arapça ve Farsça’dan yaptığı fütüvvetnâme tercümeleri ve Türkçe fütüvvetnâmelerden açıklamalı metin neşirleriyle fevkalâde zenginleşmiştir. Divan şiirinin en seçme eserlerinden bazılarının metinlerini, açıklayıcı giriş ve notlarla yeni nesillere sunmuş olduğunu da belirtmek gerekir. Bütün bunlardan başka Mevlânâ Celâleddin’in eserleri de günümüz Türkçe’sine onun kalemiyle külliyat halinde kazandırılmıştır. Gölpınarlı’nın zengin ve işlek Türkçe’si, yaptığı bütün tercümeleri asıllarına yakın bir zevkle okunur kılmıştır.

Eserleri. Abdülbaki Gölpınarlı’nın büyüklü küçüklü sayısı 114’e varan kitabı ve 400’ün üstünde ilmî makalesi vardır. Gölpınarlı başlangıçta, 1927-1933 yılları arasında ilk mektepler için epey zaman okutulmuş çeşitli ders kitapları da yazmıştır.Bunlar arasında din derslerine ait olanlar başta gelir. Eserleri şu gruplar altında toplanabilir: A) Başlıca Telif Eserleri ve Önemli Makaleleri. 1. Melâmîlik ve Melâmîler (İstanbul 1931). Gölpınarlı, ilmî alandaki ilk ve aynı zamanda şöhretini yapan bu eserini Edebiyat Fakültesi mezuniyet tezi olarak uzun bir çalışma sonunda ortaya koymuştur. Bu hacimli araştırması daha çok Türk Melâmîleri’ninbiyografileriyle bunların düşüncelerini içine alır. Daha sonraki yıllarda kendi el yazısı ile yaptığı ilâve ve notları ihtiva eden nüshası üzerinden bir tıpkıbasımı yapılmıştır (İstanbul 1992). Burada, 1931’de Türkiyat Enstitüsü adına basılırken başına eseri değerlendiren bir önsöz yazmış olan M. Fuad Köprülü’ye ithaf sayfasını Gölpınarlı’nın “kaziyye-i mensûha” diye bir kayıt düşerek iptal ettiği göze çarpmaktadır. 2. Baki. Edebî Şahsiyeti, Baki’de Tasavvuf, Müntehap Parçalar (İstanbul 1932). 3. Fuzulî (İstanbul 1932). 4. Kaygusuz Vizeli Alâeddin. Hayatı ve Şiirleri (İstanbul 1933). Ahmed Sârbân’a isnat edilen “Kaygusuz” mahlaslı şiirlerin Vizeli Alâeddin’e ait olduğunu ortaya koyan ve onun etraflı biyografisini veren bir araştırmadır. 5. “Yunus Emre’de Öz Türkçe Kelimeler” (TM, IV [1934], s. 265-279). 6. “Âşık Paşa’nın Şiirleri” (TM, V [1936], s. 87-100). 7. Yunus Emre. Hayatı (İstanbul 1936). Yûnus Emre hakkında bilinenleri zenginleştiren ve onun hayatını aydınlığa kavuşturmaya çalışan bir araştırmadır. 8. Yunus ile Âşık Paşa ve Yunus’unBâtınîliği (İstanbul 1941). 9. “Nâmık Kemal’in Şiirleri”, Nâmık Kemal Hakkında (İstanbul 1942, s. 13-77). 10. Pir Sultan Abdal (Ankara 1943, Pertev Nailî Boratav’labirlikte; genişletilmiş 2. bs. İstanbul 1991). 11. “İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları” (İFM, XI/1-4 [1949-1950], s. 3-354). Burada biri Arapça,biri manzum olmak üzere beşi Farsça altı adet en eski fütüvvetnâmenin tıpkıbasımı verilmiş, makalenin sonuna da tercümeleri eklenmiştir. 12. “Burgâzî ve ‘Fütüvvetnâme’si” (İFM,XV/l-4 [1953-1954], s. 76-154). 13. Divan EdebiyatıBeyânındadır (İstanbul 1945). Divan edebiyatını her yönüyle kusurlu ve kötü göstermek gayesini güden, geniş tartışmalara yol açmış nihilist tutumda bir tenkittir (hakkındaki tepkiler için özellikle bk. Nurullah Ataç, “Mektup-Abdülbâki Gölpınarlı’ya”, Ulus, 16 Nisan 1945; Orhan Şaik Gökyay, “Bu da Divan EdebiyatıBeyânındadır”, Yücel, nr. 112 [Şubat 1946], s. 186-193). Böyle bir eseri kaleme almaktan duyduğu pişmanlığı sonraları çeşitli vesilelerle ifade eden Gölpınarlı’nın divan şiirini örnekleriyle tanıtma yolunda çalışmalara ve metin neşirlerine yönelmesi dikkat çekicidir. 14. Mevlânâ Celâleddin: Hayatı, Felsefesi, Eserleri, Eserlerinden Seçmeler (İstanbul 1951, 4. bs. 1985). Bedîüzzaman Fürûzanfer’in aynı adlı eserinden mülhem olmakla birlikte Mevlânâ ve etrafındakiler hakkında onunla ölçülemeyecek kadar ayrıntılı bilgi ihtiva etmektedir. Tevfîk Subhânî tarafından, başına Gölpınarlı hakkında konulan bir önsözle birlikte Mevlânâ Celâlüddîn: Zindegânî, Felsefe, Âsâr u Güzîdeî ez Ânhâ adıyla Farsça’ya tercüme edilmiştir (Tahran 1363 hş./1984). 15. Yunus Emre: Hayatı, Sanatı, Şiirleri (İstanbul 1952, 9. bs. 1979). 16. Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik (İstanbul 1953). Bazı ilâvelerle birlikte ikinci baskısı yapılan eser (İstanbul 1983), Mevlânâ’dan sonra gelen Mevlevîler’in hal tercümeleriyle Mevlevîlik hakkında ayrıntılı bilgiler ihtiva eder. 17. Kaygusuz Abdal, Hatayî, Kul Himmet (İstanbul 1953). 18. Naili-i Kadim (İstanbul 1953). 19. Nesimi-Usuli-Ruhi (İstanbul 1953). 20. Pir Sultan Abdal (İstanbul 1953, 5. bs. 1981). 21. Şeyh Galip (İstanbul 1953). 22. Divan Şiiri: XV-XVI. Yüzyıllar (İstanbul 1954). 23. Divan Şiiri: XVII. Yüzyıl (İstanbul 1954). 24. Divan Şiiri: XVIII. Yüzyıl (İstanbul 1955). 25. Divan Şiiri: XIX. Yüzyıl (İstanbul 1955). 26. Divan Şiiri: XX. Yüzyıl (İstanbul 1955). 27. “Şeyh Seyyid Gaybî oğlu Şeyh Seyyid Hüseyn’in ‘Fütüvvet-Nâme’si” (İFM, XVII/l-4 (1955-1956), s. 27-72). 28. “Fütüvvet-Nâme-i Şeyh Seyyid Hüseyn İbni Gaybî” (a.y., s. 73-126 (Eserin Latin harflerine çevrilmiş metnidir)). 29. “Fütüvvet-Nâme-i Sultanî” ve “Fütüvvet Hakkında Notlar” (a.y., s. 127-155 [Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin “Fütüvvetnâme”si hakkındadır]). 30. “Konya’da Mevlânâ Dergâhı’nın Arşivi” (a.y., s. 156-178). 31. “Fadlallah-i Hurufi’nin Oğluna Ait Bir Mektup” (ŞM, I [l956], s. 37-57). 32. “Fadlallah-i Hurufi’nin Wasiyyat-Nama’sı veya Wasaya’sı” (ŞM, II [1957], s. 53-62). Fazlullah-ı Hurûfî’nin vasiyetnâmesinin metnini de içine almaktadır. 33. “Mawlana Şams-i Tabrizi ile Altmış İki Yaşında Buluştu” (ŞM, III [1959], s. 156-161). 34. Nasreddin Hoca (İstanbul 1961 [Abidin Dino’nun yaptığı resimlemelerle]). 35. Yunus Emre ve Tasavvuf (İstanbul 1961, 2. bs. 1992). 36. Yunus Emre ve Yattığı Yer (Eskişehir 1963). 37. Alevî-Bektaşî Nefesleri (İstanbul 1963). 38. Mevlevî Âdâb ve Erkânı (İstanbul 1963). Mevlevîler arasındaki terimlerle Mevlevîliğe giriş ve semâ töreni hakkında ayrıntılı bilgileri içine alır. 39. “Bektaşîlik-Hurûfilik ve Fadl Allah’ın Öldürülmesine Düşürülen Üç Tarih” (ŞM, V [1964], s. 15-22). 40. “Hurûfîlik ve Mîr-i ?Alem Celâl Bik’in Bir Mektubu” (TM, XIV [1965], s. 93-110). 41. Sımavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (İstanbul 1966). 42. Mevlânâ Müzesi Yazmalar Katalogu (I-IV, Ankara 1967-1994). 43. 100 Soruda Tasavvuf (İstanbul 1969, 2. bs. 1985). 44. 100 Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar (İstanbul 1969, 2. bs. 1985). 45. Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi (İstanbul 1972). 46. “Niyâzî-i Mısrî” (ŞM, VII [1972], s. 183-226). 47. Hurûfîlik Metinleri Kataloğu (Ankara 1973). 48. Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (İstanbul 1977).

B) Tercümeleri. 1. Nizamî-i Aruzî. Çiharı Makaleden İlm-i Tıp ve Meşhur Hekimlerin Mahareti (Süheyl Ünver’in açıklamaları ile, İstanbul 1936). 2. Tansuknâme-i İlhan der Fünunu Ulûm-ı Hatâî Mukaddimesi (İstanbul 1939). 3. Fuzuli, Sıhhat ve Maraz (İstanbul 1940). 4. Mevlânâ Celâleddin, Seçme Rubâîler (İstanbul 1945, 2. bs. 1968). 5. Mevlânâ, Mesnevî (I-VI, İstanbul 1942-1946, 7. bs. Ankara 1988). Veled İzbudak tercümesine yaptığı şerhtir. 6. Ferideddin-i Attar, Mantık al-Tayr (I-II, İstanbul 1944-1945, 4. bs. 1990-1991). 7. Hafız Divanı (İstanbul 1944, 5. bs. 1992). 8. Şebüsterî, Gülşeni Râz (İstanbul 1944, 4. bs. 1989). 9. Ferideddin-i Attar, İlâhiname (İstanbul 1947, 5. bs. 1988). 10. Hayyam. Rubaîler ve Silsilat-al-Tartîb, İbn-i Sînâ’nın Tamcîd’i ve Tercemesi (İstanbul [1953]). 11. Mevlânâ Celâleddin, Dîvân-ı Kebîr, Gül-deste (İstanbul 1955). 12. Mevlânâ Celâleddin, Dîvân-ı Kebîr (I-VII, İstanbul 1957-1974; 2.bs. Ankara 1992). 13. Mevlânâ Celâleddin, Divan-ı Kebîr’den Seçme Şiirler (İstanbul 1959; Divan-ı Kebîr’den Seçmeler adıyla 2. bs. İstanbul 1970; 3. bs. Ankara 1989). 14. Mevlânâ Celâleddin, Fîhi Mâ-Fîh (İstanbul 1954, 2. bs. 1959). 15. Mevlânâ Celâleddin, Mektuplar (İstanbul 1963). 16. Mevlânâ Celâleddin, Mecâlis-i Sab‘a (Konya 1965; 2. bs. İstanbul 1994). 17. Şebüsterî, Gülşen-i Râz Tercüme ve Şerhi (İstanbul 1972). 18. Mevlânâ Celâleddin, Mesnevî ve Şerhi (I-IV, İstanbul 1973-1974, daha sonra Mesnevî Tercümesi ve Şerhi adıyla, I-VI, İstanbul 1981-1984). 19. Mevlânâ Celâleddin, Rubâîler (İstanbul 1964; 2. bs. Ankara 1982). 20. Hayyam ve Rubaileri (İstanbul 1973, 2. bs. 1994). 21. Mevlânâ Celâleddin, Fîhi Mâ-Fîh, Mektuplar ve Mecâlis-i Sebâ’dan Seçmeler (İstanbul 1972; 3. bs. Ankara 1985). 22. Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî, Ma’ârif (İstanbul 1973). 23. Sultan Veled, İbtidâ-Nâme (Ankara 1976).

C) Yayımladığı Metinler. 1. Yunus Emre Divanı (I-II, İstanbul 1943, III, 1948). Yûnus Emre ve diğer Yûnuslar’la ilgili ayrıntılı bir önsözle birlikte Yûnus divanındaki arkaik kelimeleri açıklayan bir sözlüğü de ihtiva eder. 2. Fuzûlî Divanı (İstanbul 1948, 3. bs. 1985). 3. Nedim Divanı (İstanbul 1951, 2. bs. 1972). 4. Rubâiyyât-ı Hakîm Hayyâm, Tarabhâne-i Yâr Ahmed-i Râşidî, Risâle-i Silsiletü’t-tertîb, Hutbe-i Temcîd-i İbn Sînâ ve Terceme-i Hutbe ve Temcîd bâ Mukaddime ve Havâşî-i Abdülbaki Gölpınarlı (İstanbul 1332 hş./1953). 5. Vilâyet-nâme (Manâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, İstanbul 1958, 2. bs. 1990). 6. Yunus Emre, Risâlat al-Nushiyye ve Dîvân (Eskişehir 1965; Yunus Emre, Divan ve Risâletü’n-nushiyye adıyla 2. bs. İstanbul 1991). 7. Halîlbin İsmâil bin Şeyh Bedrüddin Mahmûd, Sımavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Manâkıbı (İstanbul 1967, İsmet Sungurbey ile birlikte). 8. Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk (İstanbul 1968; bazı yazmaları ile Bulak basması arasında bir edisyon kritik mahiyetinde olan bu yayında eserin Süleymaniye Kütüphanesi, Hâlet Efendi Eki, nr. 171’de kayıtlı müellif hattı ile olan nüshasının tıpkıbasımı da verilmiştir). 9. Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri (İstanbul 1971, 6. bs. 1991). 10. Şeyh Galib, Seçmeler ve Hüsn ü Aşk (İstanbul 1976). 11. Şeyh Galib Divanından Seçmeler (İstanbul 1971; 4. bs. Ankara 1989).

D) Şiîliğe Dair Eserleri ve Tercümeleri. 1. Yeni Gülzâr-ı Hasaneyn: Vak‘a-i Kerbelâ (Remzi Aczî takma adıyla, İstanbul 1955). 2. İmâm-ı Ali Buyruğu: Nahc al-balâga, Hutbeleri, Mektupları, Hikmetleri ve Şiirleri (İstanbul 1958; çok genişletilmiş olarak Hazret-i Emîr Ali İbn-i Ebitalib, Nehcü’l-Belâga, Hz. Ali’nin Hutbeleri, Vasiyyetleri, Emirleri, Mektupları, Hikmet ve Vecizeleri, metnin terceme ve şerhi, Hazırlayan Abdülbaki Gölpınarlı, 1. bs. İstanbul 1972; 2. bs. Kum 1401 hş./1981; 3. bs. İstanbul 1990). 3. On İki İmam (Ankara [1958]; 2. bs. İstanbul 1964). 4. Ca‘ferî Mezhebi ve Esasları, Yeryüzü ve Hüseynin Toprağı (Muhammed Husayn Kâşif al-Gata’dan tercüme, İstanbul 1960, 3. bs. 1979). 5. Ca‘ferîler Kimlerdir ve Mısır el-Ezher Müftüsü Merhum Şeyh Şaltut’un Târîhî Fetvâsı (Muhammed b. Mehdiyyi’l-Hüseynîyyü’ş-Şîrâzî’den tercüme, İstanbul 1969, 2. bs. 1973). 6. Abdullah b. Sabâ Masalı: Bir Yalancının Düzmeleri (Murtaza’l-Askerî’den tercüme, İstanbul 1974). 7. Müminlerin Emiri Hz. Ali (İstanbul 1978). 8. Şîa İnançları, Akaaid’ül-İmâmiyye (Muhammed Rıza’l-Muzaffer’den tercüme, İstanbul 1978). 9. Ondört Ma‘sûm: Hz. Peygamber, Hz. Fâtıma ve Oniki İmâm (İstanbul 1979). 10. Târih Boyunca İslâm Mezhepleri ve Şiîlik (İstanbul 1979, 2. bs. 1987).

E) İslâmiyet’le İlgili Eserleri. 1. Kur’ân-ı Kerîm ve Meâli (I-II, İstanbul 1955-1958). Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm: Anlamı (İstanbul 1968) adıyla yeni baskısı yapılan eser indî ve yanıltıcı tarafları yüzünden şiddetli tenkitlere mâruz kalmıştır. Gölpınarlı bu tenkitleri Kur’ân-ı Kerîm Hakkındaki Tartışmalar Münasebetiyle adlı broşürü ile (İstanbul 1958) karşılamaya çalışır. Verdiği meâllerde yer yer Şiî perspektifini yansıtmaktan kendini alamayan Gölpınarlı’nın kitabının, Şîa inancını okşayan tarafları dolayısıyla İran’da bir üçüncü baskısı da yapılmıştır (Kur’ân-ı Kerîm, Kum 1402 hş./1982). 2. Hz. Muhammed ve Hadisleri (İstanbul 1957, ilâveli 5. bs. 1972). 3. Sosyal Açıdan İslâm Tarihi I: Hz. Muhammed ve İslâm (İstanbul 1969; genişletilmiş 2. bs. İstanbul 1985, 3. bs. 1991). 4. Muhammed Suresinin Tefsiri ve Feth Suresinin Tefsiri (Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî’den tercüme ve şerhi, Ankara [1973]).

Abdülbaki Gölpınarlı’nın biyografi, tarikatlar, tasavvufî ve dinî terimler etrafında çok sayıda ansiklopedi maddesi bulunmaktadır. Onu Aylık Ansiklopedi, on üçü İslâm Ansiklopedisi, altmış dokuzu Türk Ansiklopedisi’nde, ikisi The Encyclopaedia of Islam’da olmak üzere doksan dört madde yazmıştır. Bunlar arasında İslâm Ansiklopedisi’ndeki “Bayramiyye”, “Celvetiyye”, “Çile”, “Kızılbaş”, “Mevlevîlik”, “Nesîmî”, “Niyâzî-i Mısrî”, “Şemsiyye”, “Şeyh Galib”, “Tercüman”; Türk Ansiklopedisi’nde “Halvetiye”, “Hurûfîlik”, “Kadirîlik”, “Kalenderiye” ve The Encyclopaedia of Islam’daki “Djilwatiyya”, “Fadl Allah Hurufi” maddelerini özellikle belirtmek gerekir.

Basılı olmayan eserleri arasında Türk Tarih Kurumu için yaptığı Târîh-i Cihangüşâ, Câmi‘ü’t-tevârîh ve Nizâmeddin Şâmî’den Zâfername tercümeleri vardır. Türk Tarih Kurumu, sonuncu eserin Necati Lugal tarafından yapılan tercümesini basmayı tercih etmiştir. Basılmamış bir başka tercümesi de Abdülkadir-i Belhî’nin Sunûhât-ı İlâhiyye’sidir (Konya Mevlânâ Müzesi, Abdülbaki Gölpınarlı Kitapları, nr. 145). Gölpınarlı’nın ayrıca mazmunlar üzerinde ansiklopedik bir eser hazırladığı haber verilmektedir (JTS, XIX [1995], s. XIX, LI).

Bütün ilmî ve fikrî çalışmaları yanında gençliğinden bu yana zaman zaman eski şiir zevkiyle klasik yolda manzumeler de yazan Gölpınarlı bunları bir araya getiren, henüzbasılmamış bir divana da sahiptir (Mevlânâ Müzesi, Abdülbaki Gölpınarlı Kitapları, nr. 218).

Ziyaret -> Toplam : 125,16 M - Bugn : 45695

ulkucudunya@ulkucudunya.com