« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Ağu

2016

“Cadı avı” yılları!

Rahmi Turan 01 Ocak 1970

SÖZCÜ'de dün okudunuz. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş “Bu iş CADI AVINA döndürülüyor” dedi.
Çok önemli bir uyarıydı bu…
Türkeş'e göre Kamu'daki görevden almalar istihbarat raporlarına göre yapılıyor. Ancak bazı yanlışlıklar da olabiliyor!
İşte facia burada! Devletin görevi iyiyle kötüyü, yanlışla doğruyu ayırmak, kurunun yanına yaşı da yakmamaktır.
Şimdi kimin canı yansa ya da menfaatiyle oynansa “FETÖ yaptırdı” diyor, önüne gelen birbirini FETÖ'cülükle suçluyor.
Bir kısım medya rezilliğini devam ettiriyor. Televizyonlar “İntikam âleti” haline geldi. Suçlamalar, ihbarlar, dedikodular birbirine karıştı.
Öyle karmaşık günler yaşıyoruz ki, “Türkiye bu badireden nasıl kurtulacak?” diye düşünmeden edemiyorum.
“McCarthizm”
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in “Bu iş cadı avına döndürülüyor” sözleri dünya siyaset tarihindeki ünlü “McCarthizm”i hatırlattı.
1950'lerin Amerikası böyleydi!
McCarthy (1908-1957) Wisconsin Eyaleti Cumhuriyetçi Parti Senatörü idi.
Bu adam, güç ve iktidar arzusunun, bir insanı nasıl çılgınlaştırdığı gerçeğinin en ünlü temsilcisidir!
Hayatı boyunca girdiği her seçimde yalanlara ve sahte belgelere başvurmuş, ülkesinde “Cadı avı” başlatarak, “Komünist” diye birçok dürüst Amerikalı'nın politik hayatlarını sona erdirmiş, sahte belgelerle bazı insanları idam ettirmişti.
Amerikan hükümeti, işine geldiği için, bu adamın “Cadı avı”nı desteklemiş, Amerikan Komünist Partisi liderlerinin mahvedilişini seyretmişti.
Ünlü kurbanlar!
O dönemde Amerika'da komünizm büyük bir tehlike olarak kabul ediliyordu. McCarthy “Komünist” oldukları bahanesiyle, ne kadar kafası çalışan, ilim-irfan sahibi, mantıklı ve insanca düşünen akademisyen varsa, hepsini üniversitelerden attırmıştı.
Ülkedeki komünist hareketleri araştırmak üzere kurulan Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi (HUAC) McCarthy'nin yalan suçlamalarıyla, sendikacılardan yazarlara, müzisyenlerden eğitimcilere kadar binlerce insanı sorguladı.
“Cadı avı” sırasında, birçok Hollywood sanatçısı ve yazar, ya hapse atıldı, ya da sürgüne yollandı. Bunların arasında Charlie Chaplin, Arthur Miller, Bertold Brecht, Orson Welles gibi dünya çapında ünlü isimler de vardı.
Amerika'da o yıllar tarihe “McCarthizm” olarak geçen karanlık bir dönemdir.
İşlerinden atılan ve uzun yıllar işsiz kalan gazetecilerin, yazarların, sanatçıların haddi hesabı yoktu!
Haksız idamlar!
“Cadı avı” sonucu “Julies Rosenberg ve Ethel Rosenberg” adındaki bir karı-koca, komünistlere casusluk yaptıkları iddiasıyla elektrikli sandalyede idam edildi. Son sözleri “Biz sosyalistiz ve suçsuzuz” oldu.
Eline güç geçince, fikir ve düşünce özgürlüğünü yok etmek için her türlü zulmü yapan bir politikacı olarak hatırlanan McCarthy, içki problemlerine yenik düşerek 1957 yılında siroz hastalığından öldüğünde 49 yaşındaydı.
İlginç olan, bu sadist ruhlu insanın yaptıkları değil, yapmasına milyonlarca kişinin seyirci kalmasıdır!
“McCarthy” şimdi Amerika'da lânetle anılıyor ama ne yazık ki, günümüzde birçok ülkede onun ruhu hâlâ dolaşıyor.

“Kaygılar artıyor!”
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu'nun yaptığı önemli açıklama “Kimse kuşku duymasın” diyor ve ekliyor:
“Türkiye, ne Malezya, ne Suriye-Irak, ne de Afganistan olacaktır.
Atatürk'ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.
Dahili ve harici bedhahlar, hiçbir koşulda Atatürk'ün açtığı yolu “Şeyhler, dervişler, müritler” diktatörlüğüne dönüştüremeyecektir.
CIA güdümlü 15 Temmuz Fethullahçı kalkışma sonrasında oluşan uzlaşma ortamı, muhalefetin her koşulda AKP iktidarına desteği anlamına gelmemelidir.
* * *
Muhalefet güçleri, AKP iktidarının kutuplaşma ve gerginlik politikalarını sonlandırmaya zorlamalı, kalıcı gerçek uzlaşmanın laik ve demokratik Atatürk Cumhuriyeti değerleri etrafında olacağını özellikle vurgulamalıdır.
AKP iktidarının Fethullahçı kalkışmayı “Allahın lütfu” sayarak “darbe içinde darbe” fırsatına dönüştürmesi, demokratik uzlaşma fırsatını yok eder.
15 Temmuz sonrası bugüne kadar yaşananlar, CIA güdümlü Fethullahçı kalkışmanın “Fiili Başkanlık” sistemine geçişin bahanesi olarak istismar edildiği yolundaki kaygıları maalesef artırmaktadır.”

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 49948

ulkucudunya@ulkucudunya.com