Mustafa Suphi
01 Ocak 1970
Mustafa Suphi (1883-1921), Türkiye Komünist Partisi'nin ilk merkez komitesi başkanıdır.
Suphi 1883 yılında o zamanın Trabzon vilayetine bağlı olan Giresun kazasında doğdu. İlk öğrenimini Kudüs ve Şam'da, idadi(lise) öğrenimini Erzurum'da yaptı. 1905 yılında İstanbul Hukuk Mektebi'nden mezun olduktan sonra Paris'te Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi.
Fransa'da bulunduğu dönem, Mustafa Suphi'nin Jean Jaures, Celestin Bougle gibi isimler başta olmak üzere burjuva sosyoloğu olarak nitelendirilebilecek düşünürlerin etkisinde kaldığı yıllardır. Bu yıllarda Suphi'nin İttihatçılar'la yakın ilişki içerisinde olduğu biliniyor. O dönemki hükümetin gazetesi olan Tanin gazetesinin muhabirliğini yapar.
Paris'ten İstanbul'a dönüşü 1908 yılına, İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği günlere rastlar. Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerine yazılar yazar; Ticaret Mekteb-i Alisi'nde, Darülmuallimin-i Aliye ve Mekteb-i Sultani'de hukuk ve iktisat dersleri verir.
İttihat ve Terakki Fırkası'nın 1911 yılındaki genel kongresine Anadolu delegesi olarak katılır. İttihatçılıktan kopuşu bu kongreden sonra başlar ve 1912 Ağustosu'nda partiden tamamen ayrılır ve Fırkaya muhalefet etmeye başlar. Suphi, muhaliflere karşı 1913 yılının sonlarında başlayan sürgün furyasından nasibini alır ve Sinop'a sürülür.
1914 yılının başlarında kendisini komünist düşünceyle tanıştıracak olan süreç, bir grup arkadaşı ile birlikte bir tekne ile Rusya'ya kaçmalarıyla başlar. Önce siyasi mülteci olan Mustafa Suphi, Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ile birlikte Osmanlı tebasından olduğu için sürgüne gönderildi. Sürgün yıllarında Türk kökenli çeşitli devrimcilerle ve Bolşevikler'le tanıştı. Doğu cephesinde esir düşerek Rusya içlerine sürgüne gönderilen Anadolulu askerler arasında çalışma yürüttü. Suphi'nin Bolşevik düşüncelerle tanışıp devrimci bir çalışma yürütmeye başlaması 1914-15 yıllarına denk düşer. Ekim Devrimi'nden sonra Moskova'ya gider. Halk Komiseri Josef Stalin'in yardımcılarından Mir Seyit Sultan Galiyev'in sekreterliğini üstlenir. Bu dönemde daha çok Kırım ve Odessa'daki, Rusya kökenli ya da savaş esiri Türkler arasında çalışma yürütür. Kızılordu içinde örgütlenen Türk savaş esirlerinden bir birlik ile Rus İç Savaşına katılır.
Gerçek anlamda Anadolu'ya yönelik çalışmaya başlaması Mayıs 1920'de Bakü'ye gelmesi ile olmuştur. Bu dönemin zirvesi 10 Eylül 1920'de üç farklı grubun bir araya gelerek Türkiye Komünist Partisi'ni kurmasıdır.
Mustafa Suphi aynı dönemde hem Komintern'in ikinci kongresinde iki Türk delegeden biri olmuş, hem de Bakü Doğu Halkları Kurultayı'nın başkanlık divanında yer almıştır. Sovyet hükümeti tarafından da güvenilen ve Anadolu'daki komünist hareketin gelecekteki lideri olarak görülen Suphi, partinin aldığı karar doğrultusunda Anadolu'ya geçme ve savaşı Anadolu'da sürdürme kararını alır. 1921 Ocak'ında Mustafa Kemal'in çağrılısı olarak Ankara'ya doğru yola çıkan Suphi ve arkadaşları, Kars ve Erzurum'da linç girişimlerine uğrar. 1921 yılının 28 Ocağı'nı 29'a bağlayan gecesi 15 yoldaşı ile birlikte Trabzon'dan Sovyetler'e geri gönderilmek için bindirildikleri teknede Kayıkçılar Kahyası Yahya'nın adamları tarafından öldürülürler (Öldürme emrinin kim tarafından verildiği hala çeşitli tartışmalara konu olmaktadır. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Enver Paşa, Stalin gibi çeşitli isimler öne sürülmüşse de emrin kimin tarafindan verildiği hala tartışılmaktadır.)