İki komutanın mesajlarının adresleri
İsmail KÜÇÜKKAYA 11 Haziran 2008
Genelkurmay'ın bu yılki uluslararası sempozyumu, hayli kritik bir döneme denk geldi. Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM), çok isabetli bir seçimle küresel güç oyunlarının en önemli konusuna dönüşen Orta Doğu'yu uluslararası toplumun gündemine taşıdı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst düzey iki komutanı dün İstanbul'da verdikleri mesajlarla Türkiye'nin Orta Doğu'ya bakışını yansıttıkları gibi, bölgedeki gelişmelerin bizim açımızdan ne denli kritik olduğunun altını çizdiler.
Böylece "bu bölgedeki her gelişme Türkiye'yi ilgilendirir ve biz tarafız" denildi. Kuşkusuz Büyükanıt ve Başbuğ paşalar hayli dikkatli ve diplomatik bir üslupla, bütün bölgeye, Brüksel'e ve Washington'a gerekli mesajları gönderdiler.
Çizilen çerçeve ülkemizin üniter devlet yapısı ve laik sistemiyle ilgili olunca, dışarıya yönelik sözler, içeriye de bir anlamda hatırlatma mahiyeti taşıyordu. Zamanlama dikkat çekici. Orta Doğu, Irak, İran için hayati bir takvim içindeyiz. Büyükanıt'ın ılımlı İslam uyarısı ABD'deki kimi adreslere göndermeydi. Ilımlı İslam'la ilgili sorular gelince "evet bunu kastettim" dedi. "Onun kaynağı Türkiye'nin içi değil" diye ekledi. Siyasi ve hukuki konulara ilişkin muhtemel polemiklerden her iki komutan da kaçındı. Ama elbette ılımlı İslam yakıştırmalarına yasal organlar izin vermeyecek, söylemi güçlü bir vurgu. Geniş bir yorumu ve mesajı içeriyor. Yaşar Paşa'nın o söylemi gazetecileri çok heyecanlandırdı. Çünkü tam da o sırada Anayasa Mahkemesi türban kararını görüşüyordu. Nitekim birkaç saat sonra da tarihi kararı açıkladılar.
Komutanlar aylardır hassasiyetlerinin üst noktasında, konuşmuyor, polemiğe girmiyor. TSK'nın değişmez kurumsal politikalarını hatırlatıyorlar. Hem Büyükanıt hem Başbuğ, gazetecilerin konuyla ilgili sorularını, "Mahkeme bugün mü karar verecek" kontr sorularıyla karşıladılar. Muhtemel yanlış anlamaları önlemek istediler. Uluslararası camiadan sempozyuma katılım yüksekti. Rubin yine davetliydi. Çok sayıda emekli paşa vardı. İstanbul Valisi ve rektörler, Üniversitelerarası Kurul Başkanı da katılımcılar arasındaydı. Konu Orta Doğu olunca Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki en önemli kurmayı Ahmet Davutoğlu da geldi. Davutoğlu'yla konuştuk. Orta Doğu'da işlerin korkulan kadar kötü olmayacağını söyledi.
Büyükanıt'ın açılış konuşması polemiklere kapalı, mesajlar kısa ve netti. Büyük Orta Doğu fotoğrafını başarıyla gözler önüne serdi. Türkiye'nin kilit ülke rolünü vurguladı. Orta Doğu'daki radikal dini akımlar ve terör bağlantısı önemliydi.
Akabinde ılımlı İslam yakıştırmalarına tepkisi stratejik oldu. Dünya barışı ve bölgenin istikrarı için Türkiye'nin laik yapısının anahtar olduğu yolundaki sözleri konuşmanın ana fikriydi. İlker Başbuğ, İran ve Irak sınırlarında üst düzey, tam kapasite önlem alındığını söyledi. Operasyonların ardından PKK'nın büyük bir sarsıntı yaşadığını, örgütün, bu darbenin etkisinden kurtulamadığını anlattı.
Başbuğ'dan Kürtçe TV ve GAP yorumu
Başbuğ Paşa'ya GAP paketini sorduk. Olumlu bakıyordu. Hatta, "Yıllardır söylüyoruz. Terörizmle mücadelenin pek çok boyutu var" dedi. Kürtçe TV için de bölgedeki insanlarımızı terör televizyonunun propagandasından kurtarabilirse faydalı olacağını belirtti. Bu iki yaklaşım Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bakışını göstermesi bakımından çok ama çok önemli. Gerek konuşmalar, gerekse sohbetlerimiz şunu ortaya koyuyor ki, TSK'nın zirvesinde, mesajlar, başarılı bir çerçeve çizilmiş, sınırlar belirlenmiş biçimde aktarıldı. Türkiye'nin olmazsa olmazları, değişmez ilkeleri anlatıldı.
Orta Doğu için gerekli vurgulamalar yapıldı. Genelkurmay İletişim ve Protokol Daireleri'nin başarılı organizasyonu övgüyü hak ediyor. Yemek salonunda sohbet ettiği Ergin Saygun Paşa da gelişmelerden memnundu. Konuşmacı seçimindeki isabetin önemini anlattı ve "Hakikat güneşi fikirlerin çatışmasıyla parlar" dedi.
Dün Maslak'ta Harp Akademileri Komutanlığı'nda hakikat güneşi parlıyordu.
