Terörizmle mücadele edeceksek!
Servet Avcı 01 Ocak 1970
Batılılar ve 'özgürlükçü aydın' müttefikleri nasıl da akıl veriyorlardı bize: "Merkezî yönetim anlayışını değiştirin, yerel özerklik şartını uygulayın, belediyeleri güçlendirin, terörün gerekçeleri ortadan kalkar!.."
Gördük güçlenmiş belediyeleri… Terör örgütüne lojistik sağlayan, öldürülen teröristlerin ailelerine yardım bağlayan, milyonlarca liralık kamu harcamalarını PKK'nın kontrolünde ve büyük komisyonculuğunda gerçekleştiren, dağa yemek taşıyan, teröristin cenazesine araç tahsis eden… Militan kadrolarına 'bağımsızlık stajı' yaptıran…
***
Etnik takıntılı pop-İslâmcılar nasıl da alaycı alaycı gülüyorlardı Sevr'i hatırlatanlara: "Korkmayın, Sevr bir paranoyadır… Çözüm süreciyle Türkiye büyüyor, tarihî problemini bitiriyor, bölgeye yayılıyor!.. Ne Sevr'i?"
Sonra gördük, Sevr bir paranoya mıymış? Kamyon kamyon patlayıcıyla, yan yana dizili tabutlarla, gönderden indirilen bayraklarla, âdeta 'nefret sembolü' gibi sökülen tabelalarla… Güvenlik güçlerimize yapılan 'işgalci' muameleleriyle, 'TC defol'lu üniversite kampüsleriyle ve o aşağılık 'Sivas'ın ötesi' edebiyatıyla…
***
Kuş beyinleriyle güya kafa yapanlar âkiller vardı ve soruyorlardı meşin suratlarını gevşete gevşete: "Hayvanlar bile anladı, siz niye anlamadınız hâlâ bu çözüm sürecini?"
Sonra gördük o anlayan hayvanları ve o hayvanların referansını 'doğruluğun adresi' gibi gösterenleri… Kiminin dili kaçtı, kimisi ateşli nutuklar atarak günahlarını bastıramaya çalışıyor… Tabii ki bütün bunlar, çözüm sürecinde korkunç bir organizasyona ve alt yapıya kavuşan terörizmin kanlı emellerini engellemeye yetmiyor…
***
Gazeteci kılıklı 'nevzuhur aydınlar' yol gösteriyorlardı bize: "Her şeyin sebebi Kemalist politikalar… Bundan ve Türklük dayatmasından vaz geçmek lâzım… Yer isimlerini değiştirin, TC'yi olur olmaz dayatmayın… KCK'lılara salın… Teröristlere 'ana dilde savunma hakkı' verin, size 'ana dilde avunma hakkı' kalsın hiç önemli değil… Belediyelerin tabelalarını her dilde yazın… Mümkünse devletin adını ve anayasadaki Türklüğü de tartışmaya açın, bayrağı da bi zahmet düşünün… Ondan sonra her şey yoluna girecek…"
Ne de girdi yoluna? PKK sağladığı psikolojik avantaj ve özgüvenle bölgede büyük bir güç ve propaganda imkânına kavuştu… Kuzey Irak ve Suriye'yle birlikte tarihinin en fazla terörist sayısına erişti… Ve tabii bu teröristleri besleyebilecek ve silahlandırabilecek mâlî imkâna…
***
Aynı tipler koro hâlinde nasıl da kandırmışlardı: "PKK silah bırakacak, yurt dışına çekilecek…"
Sonra devam ettiler… Artık 90'lar geride kalmıştı, ne yapılırsa demokrasi içinde yapılacaktı… Olağanüstü hal asla geri gelmezdi, 'kötü muamele yapan' hilal bıyıklılar bir daha buralara sokulmayacaktı!.. Analar ağlamayacaktı, karamsarlık yayan ve aslında 'kandan beslenmek'ten sabıkalı kişilerin eleştirileri dikkate alınmayacaktı… Diyarbakır'daki meydana Apo ve üç rengi damgasını vururken bile biz birlik ve beraberliğin kazandığını zannedecektik!.. Vatan ve demokrasi mitinglerinde 'Ölürüm Türkiye'm' veya 'Çırpınırdı Karadeniz'e viraj almadan bir iki yıl önce de güzel çalacaktık 'Megri Megri'leri!..
***
Vatan ve Türklük kavramlarından nasipsiz danışmanların ve akıl hocalarının da etkisiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler yıllarca yanlış yaptılar… Bu yanlışı süreç içinde değil de, kafalarını ateşe çarptıklarında fark etmeleri ağır bedele yol açtı…
Şimdi terörle mücadele ediliyor… Belediyelerin sağladığı maddi destek kesilmeden ve bölgedeki ihale düzenine, 'sıcak para'nın avantajını acımasızca kullanan destekçi iş adamlarının tüm mal varlıklarına el konulmadan bu mücadelede ne kadar mesafe alınabilir? Üniversiteler PKK'lı veya ona marabalığa razı radikal solcu hocalardan ve öğrencilerden temizlenmedikçe ciddiyet anlaşılabilir mi? Kamuda, özellikle bölge Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde var olan PKK sempatizanı unsurlar temizlenmeden kararlılık gösterilebilir mi? Artık çok daha radikal adımla atılmak mecburiyetinde…
Bunlar her şeyi çözecek mi? Elbette çözmeyecek ama gerçek çözüm iradesi ortaya koyulmuş olacak… Milletin istediği de bu… Millet artık varlık-yokluk mücadelesi olarak gördüğü bu dâvâda devletinin her zamankinden daha fazla yanında ve ciddi adımlar bekliyor…