« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eyl

2016

Kepçeyle gömülen şehidimiz!

Güngör Mengi 01 Ocak 1970

Yazacak, düşünecek, şok yaratacak o kadar çok sorun var ki “kafamızı kaşıyacak zaman yok” sözü tam da bugünler için söylenmiş.

Bütün olaylar içinde en büyük şoklardan birini; terör örgütünün Siirt Pervari’deki saldırısında şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Halit Şıltak’ın Şanlıurfa’daki cenaze töreni yaşattı.

Ülkenin diğer kısımlarında vatandaşlarımızın hepsi Güneydoğu’da ve şehit-gazi ailelerinde yaşanan trajediyi tam olarak hissedemiyor olabilirler.

Güvenlik güçlerimizin tatili, bayramı, gecesi, gündüzü yok, hepsi 24 saat vatan için nöbetteler, ailelerin bayramı ise ancak evlatları sağ salim dönerse yaşanıyor.

“Baba diyemedi”

Gözünüzde canlandırmaya çalışın; şehit Halit Şıltak’ın eşi yaşadığı üzüntüyle hastanede kontrol altında tutulduğu için törene katılamıyor.

Annesi tabuta kapanıyor ve “Senin yerine ben öleydim. 7 aydır kızını görmedin, daha sana baba diyemedi. Ben nasıl dayanabilirim bu acıya” diyerek Kürtçe ağıt yakıyor.

Şehidin 9 aylık bebeği yakınlarının kucağında babasını uğurluyor.

O sırada Şehit Uzman Çavuş’un cenazesi mezara konuyor ve o da ne? İnsanlar mezara toprak atmak için beklerken tabutun üzerine “inşaat kepçesiyle” toprak yığılıyor.

Neymiş efendim; İmam törene gelen bürokratları düşünerek “Hava sıcak, misafirleri bekletmeyelim, kepçe gelsin” demiş.

O kahramanlar kavurucu sıcakta da, dondurucu soğukta da ülkeleri için mücadele veriyor, çoğu bebeklerini kundakta bırakarak, analarının dediği gibi “onlara ve hayata doymadan” şehit oluyor.

İmamın yaptığı “Şehidimize, ailesine ve milletin duygularına en büyük saygısızlık”tır, suçtur, Diyanet İşleri’nin onu derhal görevden alması ve soruşturma açılması gerekir.

“Terörist” diyemiyor

Bir gün içinde Hakkari, Van, Mardin, Diyarbakır’da PKK’nın kurduğu pusularda ve çatışmalarda toplam 14 şehit verdik, onlarca yaralı var.

Başbakan Binali Yıldırım “Çözüm mözüm yok kardeşim, o fırsat kaçtı” dedi.

Her kesime barış ve kardeşlik mesajları vererek HDP’yi 3. Parti yapan Demirtaş ise zaman zaman “bir arabulucu lazım” sözlerini tekrarlarken bir yandan da hala, bütün o alçakça saldırılardan sonra “PKK terör örgütü değildir” diyor.

“Kürt halkı 100 yıldır devlet terörü altında yaşıyor. PKK devlet terörüne tepki olarak çıkmıştır” diyor.

Demirtaş net şekilde yalan söylemektedir. Kürtlerin mağduriyetleri büyük ölçüde “PKK terörü” ile başladı.

PKK “devlet terörüne tepki” olarak çıktıysa Çavuş Halit Şıltak ve yüzlerce Kürt şehit ailesi neden PKK’ya lanet okuyor? “Türk-Kürt ayırımı gözetmeden katleden” bir örgüt olduğu ortada değil mi?

“Kalıcı bir barış fırsatı kaçtı” diyenlere (ve kendisine de) Demirtaş’ın Rusya’dan “PYD ve Cerablus’un onlar tarafından ele geçirilmesi için istediği desteği”, “Hiç uğraşmayın. Suriye’de ne olduysa aynısı burada olacak” benzeri sözlerini hatırlatmak lazım.

Yıllarca “çözüm” diye uğraşılırken de, şu anda da HDP-PKK-PYD için tek çözüm “toprak koparmak”tır.

Bunu da saklamıyorlar.

Hükümet tüm dikkatini “terör ve Suriye konusuna” vermelidir.

Ziyaret -> Toplam : 125,51 M - Bugn : 100933

ulkucudunya@ulkucudunya.com