Akıl yolunda adımlar...
Güneri Civaoğlu 01 Ocak 1970
15 Temmuz Darbe kalkışı-mını yapanlar yargıya teslim.
Ortadoğu’nun, bir başka ülkesinde yaşansaydı darbeciler asılır, -ibret olsun diye- günlerce sallandırılırdı.
Hatta...
Afrika’nın çoğu ülkesinde de...
.......................
Türkiye’nin -eksiklerine rağmen- “demokratik hukuk devleti” olarak darbecileri ve ilişkili olanları için kararı yargıya bırakması Batı tarafından da iyi değerlendirilmeli.
Yargıda hala kriptolar var mı?
Sayıları hayli azalmış olsa da mümkün.
Ama büyük fotoğrafta “uygar devlet tavrı” görülmeli.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bunu vurgulamakta.
.......................
Bağımsız ve tarafsız yargı yolunda çıtanın daha da yükseltilmesi için CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun AB’ye anlamlı bir önerisi oldu.
Avrupa Birliği, Türkiye ile müzakerelerde “bağımsız ve tarafsız yargı maddesini de açsın.”
Çok isabetli bir öneri.
Bunun “Türkiye’nin ileri demokrasi yol haritasına büyük bir mesafe kazanımı olabileceğini” düşünüyorum.
AK Parti iktidarının ilk yıllarında aydınların -neredeyse- tamamı özellikle AB nedeniyle destek vermişti.
“Askeri vesayetin kaldırılması ve boşluğun ileri demokrasiyle doldurulması” amaçlanıyordu.
Şimdi...
15 Temmuz darbe kalkışımından sonra Türkiye yeniden yapılanırken her taşın, her tuğlanın adalet harcı üzerine döşenmesi şeffaf demokrasi gereğidir.
AB’nin de “ikircikli” görüntüler ve kuşkular üretmeden tam üyelik görüşmeleri için “bağımsız ve tarafsız yargı” faslını temiz bir sayfayla açmasını diliyoruz.
.......................
Adli yılın açılış yeri eksenli sesler bu açıdan da yorumlanmalı.
Adaletin bağımsız ve tarafsızlığı özde olduğu kadar görüntüde de hassasiyet alanıdır.
.......................
15 Temmuz sonrası Türkiye’nin darbecileri ve işbirlikçilerini demokrasilerde olması gerektiği gibi yargıya teslim etmesi elbette olumludur.
“Kuruların yanında yaşlar” olası yanlışları özellikle böyle 10 binlerin gözaltına alındığı, tutuklandığı kitlesel polis ve adliye süreçlerinde olabiliyor.
Önemli olan yargının “adil” olduğu kadar, “hızlı” da olabilmesi, hengame içinde seri tutuklamalar içine sehven katılan suçsuzları süratle ayıklanmasıdır.
.......................
Kendi vicdanlarımızın yanı sıra batı demokratik değerlerinde de “medya” özel önem taşır.
Gazetecilerin tutuklanması hele çok yıllardır tanıdığımız, bir kısmıyla beraber aynı çatı altında çalıştığımız, “silahlı bir darbe hareketinin içinde asla yer almayacaklarını” bildiklerimizin tutuklanmaları üzücü.
Yanlış algılamalara da neden oluyor.
Örneğin...
Nazlı Ilıcak, Nuriye Akman, Aslı Erdoğan, Lale Sarıibrahimoğlu, Şahin Alpay...
Adlarını bildiğim fakat tanımadığım başka gazeteciler. (Militanlar, adanmışlar değil gazetecilerden söz ediyorum.)
Yargının yerini almak ya da yargıya etki altında bırakmayı amaçlayan satırlar bir hukukçu olarak yapacağım şey değil.
Karar elbette yargının olacak.
Ama 70’ini aşmış, -silah denebilirse(!)- elinde sadece kalemi olan gazeteciler için tutuksuz, kontrollü yargılama neden düşünülmez?
.......................
Bir de “özgürlük nöbeti” tutanlar için dosya hazırlandığı iddiaları var.
Örneğin...
Hasan Cemal.
E İnsaf...
Hele bir de “SÖZCÜ Gazetesinin birinci sayfasını boydan boya kaplayan haberi görmek!..”
Bu da başlı başına ayrı bir yazı konusu.