« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eyl

2016

Milli birliğin şifreleri

Orhan Bursalı 01 Ocak 1970

Cumhurbaşkanı’nın “milli birlik” derken “herkes, tüm muhalefet, Beştepe etrafında toplanacak, tek başına aldığı tüm kararları kabul edecek; müzakere-ortak karar yok, beni desteklemek var” anlayışında olduğu çabuk ortaya çıktı.
Uymazsan, kabul etmezsen, eleştirirsen, “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yargı toplantısı olmaz” ve biçimindeki ve keyfi ve ilgisiz tutuklamalara itirazlar edersen,“birlik beraberliği bozuyorsun” propagandası da arkadan sökün ediyor.
Bakıyorum da bazı yazarlar “Evet, Kılıçdaroğlu sen haklısın, ama ne olur beraberliği bozup köprüleri atma” yazıyorlar. Yani iktidardır ne yaparsa haklıdır!“İktidara ilan ettiğin birliği sen bozuyorsun diyemem, ama sana diyorum... Adam otoriter, sen ona uyma!”
Böylece, darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı’ndan tutun Başbakan, bakanlar ve parti ileri gelenlerine kadar, hepsinin dilinden eksik olmayan, “artık hiçbir şey 15 Temmuz’dan önceki gibi olmayacak” sözleri, muhalefetle işbirliği işaretleri, ülkenin darbe girişiminden sonra artık yeni bir politika izleneceği gibi, keskin kamplaşma politikasının bir kenara itileceği gibi ortalığa serpilen varsayımlar, iki üç pratikle berhava oldu.

Kuvvetler uyumu
Cumhurbaşkanı ne demişti hemen darbe girişiminden sonra, mealen, gönülden AKP’ye bağlıyım ama anayasal konumumu kabul ediyorum...
Cumhurbaşkanı, ruhen de icrada da anayasaya bağlı olmadığını en temel konularda sık sık sergilemekten kaçınmıyor.
Anayasanın ruhu kuvvetler ayrılığını barındırırken Cumhurbaşkanı bizzat net dile getirdiği “kuvvetlerin uyumu” düşüncesinin insanıdır.
Bu düşünceyi, fiiliyatta da hiç terk etmemiştir.
Yasama zaten fiili olarak ona bağlı... Hükümete bile değil.
Anayasal düzenin en temel diğer direği olan yargı da resmen kendisine bağlı gözüküyor.
Geride ne kaldı, diğer ana kurum ve kuvvetler, TSK, MİT de ona bağlı...
Ülkenin iç güvenliğinden bir numaralı sorumlu emniyetin, vali, kaymakam vb’nin üst kurumu İçişleri Bakanlığı da ona bağlı.

Herkes ‘milletin evine’
Başbakan’ı çağırdı ve İçişleri Bakanı’nın istifası açıklandı.
Bunu bizzat resmi bir gösteri olarak yapıyor üstelik. Şekle bağlı kalayım diye bir şey yok. Başbakan’a ertesi günkü toplantıda da söyleyebilirdi. Hayır, istifayı Beştepe’nin istediği, Kabine’nin tamamen kendisine bağlı olduğunu vurgulayan bir işlemle.
Resmen, başkanlık sisteminin de çok ötesinde tek adam rejimi yürürlükte. Zaten Başbakan bunu peşinen kabul ettiğini de açıklıyor. Bir sorun yok.
Cumhurbaşkanı, burası milletin evi, tabii ki herkes burada toplanabilir, diyerek, ne hukuki ne yasal, ne şekli karşılığı olan bir oldubitti yaratıyor.
Milletin evi ise Meclis kimin evi? Dün bir yazar arkadaşımız belirtti: Sıra Meclis’in Beştepe’de toplantısına geldi!
Bir sakıncası yok... Çünkü fiili durum neyse, bari onu yaşayalım.
MHP lideri tıpış tıpış gider de, Kılıçdaroğlu büyük bir uyumsuzluk gösterirse, artık kendi bileceği bir iş!

Silivri’nin karbon kopyası yargı
FETÖ’yü temizleme mücadelesi adı altında, sol ve demokrat ne varsa, devlette ve kurumlarında, hiçbir suç isnadı olmadan, laf cambazlıklarıyla atılıyor. Bu kadar toptan “temizlikte” önemli bir, işinde gücünde kesimin de fırsat bu fırsat atıldığına dair hem işaretler var hem de ciddi kuşkular.
Şunu desinler: Kardeşim bunların hepsini biz yerleştirdik devlet ve kurumlarına, FETÖ’cü olduklarını bile bile. Listeleri elimizde, şimdi de atıyoruz.
FETÖ’cü olmadıkları bilinen, ama gazetelerinde üç beş yazı yazdı diye, insanları tutukluyorlar. Murat Aksoy, Atilla Taş gibi.
Gerekçeye bakın: “Örgüt hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçu oluşturuldu. Peki kanıt: yok, sıfır. İki yazar Necmiye Alpay veAslı Erdoğan için de benzer gerekçeler vardır. Danışma kurulu üyeliği, henüz yasal yayımlanmakta olan bir gazete için peşinen suç mu oluştururmuş?!

Hukukta endaze yok
“Örgüt hiyerarşisine dahil olmaksızın örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçuvarsa, bu suçu tepeden tırnağa yıllardır bu iktidar işledi, çok güçlü bir savunmadır. Ama ortada gerçek bir yargı ve hukuk olmalı ki, savunma da tüm kanıtlarıyla işlesin.
Silivri makkemelerini, yargıçlarını, savcılarını daha yeni yaşadık. Bir karbon kopyası uygulamada.
Demiştim ki: Erdoğan’ın önünde bir kapı aralandı, bu kapıdan nereye bakıyor... Dün nereye bakıyorduysa, diyeceğiz.

Ziyaret -> Toplam : 125,10 M - Bugn : 130218

ulkucudunya@ulkucudunya.com