« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Haz

2008

“Kapatma-mapatma” hikaye...

Yiğit BULUT 17 Haziran 2008

Başlığa sığmayan cümlemi tekrar yazayım; "kapatma-mapatma" hikaye, Türk halkının ekonomisi bozulmaya başladığında, takke düşüp kel göründüğünde, ekonomik illüzyon çöktüğünde; halkımız faturayı kesecektir...

Şimdi aynı tezi daha bilimsel ve bazı gazeteci abilerimin kullandığı daha "ukala" cümlelerle yazalım; Türkiye'deki, bütün siyasi doku değişimleri "ekonomiden" başlar...

Daha da açalım...

Sevgili dostlar, Türkiye'de 1946 sonrası dönemi sorgularsanız özellikle 1994-2001 arasına bakarsanız, şunu net olarak görebilirsiniz; siyasi tablodaki "büyük paradigma kaymaları" ekonomik tabanlı gelişmeler sonrası ortaya çıkıyor. Buna askeri müdahaleler de dahil...

Örnekle derseniz, yakın dönemden devam edebilirim. 1999 yılında, 57'nci Hükümet'i oluşturan 3 parti Türkiye'ye "gündem olarak" tam hakimdi ve iki ana dinamik Türk kamuoyuna sunulmuştu; Avrupa Birliği üyeliği ve IMF ile yeni anlaşma...

1999'un 6'ncı ayından 2000 yılının Ocak ayına kadar tabiri caiz ise "bu gaz ile" Türk sermaye ve para piyasaları tam olarak coştu. 2000 yılı Ocak ayında borsada "o güne kadar görülmemiş tarihi zirve test edilirken, dolar kuru da kontrol edilen yapı içinde yoluna devam etti" .

Sorunlar 2000 yılının 18 Ocak sabahı başladı ve 2001 Şubat ayına kadar sermaye piyasası "aldığının" tamamını geri verdiği gibi "makro ekonomik göstergeler de tek tek dip yapmaya başladı".

Şimdi sıkı durun 2000 yılı Ocak ayında anketlerde yüzde 55 üzerinde çıkan 57'nci Hükümet'i oluşturan partilerin desteği, sadece 13 ay içinde, "daha dolar kuru dahi patlamadan", toplamda yüzde 20 altına düştü. 2001 Şubat ayından itibaren 3 Kasım seçimlerine kadar da; 3 partinin oyları, baraj altında kalacakları şekilde düşmeye devam etti...

Sonuç çok açık ve netti; Türkiye'nin en büyük 3 partisi "13 aylık bir finansal dalga içinde boğulup gittiler".

Bu noktada soralım; bu örneği neden anlattım?

Çok açık ve net. AKP'nin "ciddi şekilde rakibi olacak" bir oluşum; ancak ve ancak AKP'nin "içeriden veya dışarıdan" gelecek bir finansal tabanlı dalga ile "aldığı ağır darbeler" sonucu ortaya çıkabilir. Daha açık ol derseniz; sıcak paranın, gerçek olmasa dahi, geçici olumlu hatta aşırı olumlu sonuçlar yarattığı bir yapı içinde; "bunu yarattığı düşünülen" partiye karşı "çok hızlı bir alternatif" beklemek gerçekçi olmaz... Hemen not düşelim; 2007 Kasım başından itibaren yani ekonomi "durmaya başladığı" andan itibaren "AKP'nin oyları eriyor"...

Peki kısa vadede "olumlu finansal algılamayı bozacak bir dalga oluşması" mümkün mü? Önümüzdeki bir yıl içinde, en fazla bir yıl içinde; Türkiye'deki algılamayı değiştirecek, daha doğrusu "dünya genelindeki finansal genleşmeyi daha gerçekçi bir boyuta oturtacak" net gelişmelerin olacağını düşünüyorum.

Sonuç: 57'nci Hükümet'i oluşturan partileri "baraj altına" iten "finansal dalganın" bir benzerini, dünya genelindeki genleşmeyi yaratan 2003 sonrası yapının, 2007 Kasım ayından itibaren çökmeye başlaması ile yaşamaya başladık... Kırılma derinleştiği zaman, "içerideki siyasi paradigma" bu değişime paralel olarak daha net kayacaktır. Bu devinim sırasında "yeni bir siyasi tez ortaya çıkabilir". Bu olmadığı takdirde, daha açıkçası; dünyadaki "likidite" içeride ekonominin gerçeklerini, ürettiği "sonuçlar" ile gölgelemeye devam ettiği sürece; "türban-kapatma" gibi alt gerçekler ana gerçeği gölgelemeye devam edecek...

Son söz: İçinde bulunduğumuz "ekonomik illüzyon", gerçek tabloları "algılanır" hale getirecek bir finansal dalga sonucu bitecek. Bu bitişin "geldiği" gün, "alternatif" olarak hazır olanlar zaten "alternatifsiz" olacaklar...

Ziyaret -> Toplam : 125,12 M - Bugn : 842

ulkucudunya@ulkucudunya.com