Rakka, Musul, Şam, Bağdat…
Aydın Engin 01 Ocak 1970
Cumhurbaşkanı, Çin gezisinden dönerken uçağına aldığı gazetecilerin sorularını cevapladı. Bizim Cumhuriyet tayfasına Cumhurbaşkanlığı uçağının kapıları sımsıkı kapalı olduğundan Erdoğan’ın sorulara verdiği cevapları da uçağa kabul edilen meslektaşlardan alabiliyoruz.
Cumhurbaşkanı her zamanki gibi hemen her konuda görüşlerini açıklamış.
Beni aşağıdaki cümle ilgilendirdi; etkiledi, ürküttü, bu yazıya oturttu.
Gazeteciler sormuşlar:
“Rakka’dan bahsettiniz. Türk askerinin
Rakka’ya doğru gitmesi söz konusu mu?”
Cevap vermiş. Aynen aktarıyorum:
“… Obama, özellikle Rakka konusunda beraber bir şeyler yapmak istiyor. Biz de,‘Askerlerimiz bir araya gelsinler, ne gerekiyorsa bu yapılır’ dedik. Burada ABD’nin tavrı belirleyici olacak. Ancak, biz artık bölgede var olduğumuzu göstermekdurumundayız…”
Ne demek bu?
Ne denmişti?
Cerablus operasyonu ile Suriye sınırındaki IŞİD varlığını temizlemek. IŞİD’e militan akışının önünü kesmek; Kilis’e düşen roketleri önlemek hedefleniyor.
Bu resmi açıklamaydı. Cumhuriyet ve “görevlerinin iktidara alkış tutmak olmadığını unutmamış meslektaşlar” altını çizdiler.
Bir: Bu operasyon öncelikle egemen bir ülkenin topraklarına askeri güç yollamaktır. O ülkenin iktidarı ne kadar zalim, ne kadar kendi halkına acımayan, çürümüş bir ideolojinin (BAAS) sahibi olursa olsun. Suriye egemen bir ülkedir.
Bu değerlendirmeye kulak asan olmayacaktı ve olmadı.
İki: Cerablus operasyonunun hedefinin IŞİD’le sınırlı olamayacağı vurgulandı. Aynı zamanda iktidarın resmen açıklamasa da Suriye’de fiilen ilan edilmiş; resmileşmesi ister istemez iç savaşın sonuna kalacak kantonların birleşip Suriye sınırı boyunca bir“Kürt şeridi” oluşmasını önleme hedefini de içerecektir.
Nitekim öyle oldu. Cerablus’un ardından ikinci bir cephe açıldı ve TSK’nin zırhlı güçleri Çobanbey’e de girdiler ve güney yönünde ilerlemeye başladılar. Hedefin El Bab olduğu resmen dile getirildi. Böylece Kobane kantonu ile Afrin kantonlarının sınır boyundan değil, güneyden bağlanması hesabının da önü kesilecekti. El Bab hedefine ulaşılırsa bu büyük ölçüde sağlanmış olur.
Cumhurbaşkanı’nın “uçak açıklamaları”na bakılırsa şimdi bir adım daha atılıyor: Hedefte Rakka var. Hatta Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin satır aralarını okursakMusul da var.
Yani hem Suriye, hem Irak…
Konuya ilgi duyuyorsanız Suriye ve Irak’ı birlikte gösteren haritaları önünüze açıp bakın. Askeri ya da jeopolitik uzmanı olmak gerekmiyor. Bu adım(lar) Türkiye’nin sınırlarını koruma gerekçesine dayanan bir askeri operasyonun çok ötesine taşıyor. Egemen bir ülkenin toprakları üstünde bir başka egemenliğe dönüşüyor.
Hani “Yav, eliniz değmişken Cerablus, El Bab, Rakka ile yetinmeyin, Suriye’de Halep ve Şam’ı; Irak’ta altından petrol fışkıran Musul’u, hatta Bağdat’ı filan da hallediverin”diye dalga geçmek var.
Gel gör ki havadaki yoğun savaş kokusu, dalga geçmeye filan izin vermiyor…
Bence ürkmek, kaçınılmaz olarak savaşa evrilecek bu maceraya güçlü bir itiraz sesi yükseltmek gerek.