Acı feryat! (1)
Arslan Tekin 01 Ocak 1970
Efendi Barutçu bilinen bir isim... Kahramanmaraş Afşin'den. 12 Eylül öncesi, ilçesinde ve yüksek öğrenim gördüğü Bursa'da "Ülkü" ile başlayan birçok derneğin kuruculuğunu ve başkanlığını yaptı. En son Ankara'da Türk Ocakları'nın yönetimindeydi.
Efendi Barutçu, şimdi ticaretle uğraşıyor ve ticarî faaliyetleri yakından takip ediyor. Bana bir e-posta gönderdi. Başlığını da atmış: "Anadolu sermayesi tükeniyor!".
15 Temmuz'dan sonra mağdurların öyle delilli ispatlı mektupları geliyor ki, üzülmemek elde değil. Mektubun çokluğundan hepsini veremiyorum. Bütün şikâyetlerin bir özeti Efendi Barutçu'nun e-postası.
Ekranlarda görüyorsunuz... 15 Temmuz mağdurlarının kuyruğu valilikler önünde, Başbakanlık önünde uzayıp gidiyor. Bazı televizyon kanallarının muhabirleri, bütün "cesaretlerini" toplayıp mağdurlarla röportaj yapıyorlar. Hepsinin iç burkan hikâyeleri var.
Ah FETÖ ah!... Yatacak yerin var mı?! Cemiyetimizde, "cemaat" diye diye öyle yaralar açtın ki... Ne hâllere düştü bu halk!...
Efendi Barutçu'nun, mağduriyetin ötesinde, tükenen sermayeden, iş kaybından, insanların korkusundan bahsediyor:
"15 Temmuz darbe teşebbüsünün acıları dinmeden, yaraları sarılmadan millet hayatında yeni ve derin kırılmalara, ileride telafisi mümkün olmayacak maddî-manevî kayıplara yol açacak gelişmelere şahit olmaktayız. İleride tedavisi mümkün olmayacak sosyal yaralarla karşı karşıya kalmaktayız.
Kurban bayramı vesilesi ile memleketim Afşin'e gelirken güzergâh üzerinde Kırıkkale, Kırşehir, Kayseri, Göksun ve bilahare ziyaretler için gittiğim Elbistan, Malatya ve Kahramanmaraş'taki dost ve akrabalarımızla görüşmelerimiz esnasında şahit olduğumuz hususlar ülkemizin geleceği açısından hiç de iç açıcı görülmemektedir.
Sanki darbe teşebbüsünü savuşturmamışız da Anadolu'nun ortasına âdeta bir atom bombası düşmüş!..
Binlerce insanın gözlerinden okunan derin hayal kırıklıkları, korkular ve darbe teşebbüsü sonrası gördükleri muamelelerden dolayı oluşan öfke bulutları, her bir insanın âdeta patlamaya hazır bomba gibi derin bir suskunluğu ileri tarihler için hiç de hayra alâmet görülmemektedir.
Bir yandan devletin en yetkili ağızlarından; 'At izi it izine karışmış', 'Kimse kamudan memur atma yarışına girmesin, mağduriyet yaratılmasın' sözleri duyulurken, öte yandan da sayıları yüz binlere ulaşan açığa almalar, ihraçlar, mal ve mülklere el konulmalar ve tutuklamalara şahit oluyoruz.
Özellikle Anadolu sermayesinin, yakın tarihlere kadar 'Anadolu Kaplanları' diye tarif ve taltif edilenlerin, sayıları yüzleri, binleri bulan iş adamlarının, küçük ve orta ölçekli sanayicilerin, 'Paralel Yapı'ya malî destek verdikleri iddiasıyla tutuklandıkları, iş yerlerinin kapatıldığı, fabrikalarının kapılarına kilit vurulduğu, sayıları binleri, on binleri bulan çalışanların işten çıkarılarak sokağa terk edildiği haberleri gelmektedir.
Bu konuda görüştüğümüz resmî ve özel bankacılar miktarı milyarları bulan kredilerin geri çağırılmaya başlandığını, şirketlerin hesaplarındaki paralara tedbir konulduğu için kredi taksitlerini tahsil edemediklerini, kısa bir süre sonra banka alacaklarını tahsil için haciz işlemleri başlatacaklarını; bunun da milyarlarca batık krediye ve iflaslara yol açacağını ifade etmektedirler." (Devam edeceğiz.)