'Milat' arayan hukuk devleti
Servet Avcı 01 Ocak 1970
Sözcü yayımladı o fotoğrafı... Daha doğrusu binlerce fotoğraftan birini... Pensilvanya'da sanki Şampiyonlar Ligi kazanılmış da sahanın ortasında hatıra pozu veriyorlar... Bir tek ortada kupa eksik...
Şimdi arka arkaya açıklamalar geliyor, "Gittim, gittim ama niye gittim, bir sor hele" dercesine... Bir zamanlar büyükşehir belediyelerimizin teşvikiyle gitmeyen iş adamlarının tabir yerindeyse dövüldüğü açık bir vakıaydı... Bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, rektör adayları, iş adamları vs. Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra 'mübarek belde'likte dördüncü sıraya yerleşen Pensilvanya'ya turlar düzenliyorlardı...
Ne garip değil mi; belediye başkanlarının bastırmasıyla okyanus ötesine giden, burada himmet dağıtan, kurbanlar veren, gazeteye binlerce abone olan, finansman sağlayan kimi taşralı zenginler içeride şimdi... Teşvikçi siyasiler ise şimdi bize FETÖ'nün tehlikelerini anlatıyorlar bas bas bağırarak!..
***
Yine dönelim o fotoğraftaki siyasilerin açıklamalarına, daha doğrusu tevillerine...
Birisi diyor ki "Grup yönetiminin haberi vardı"... Yani hepimiz ruhen oradaydık demeye getiriyor ve bombayı gruba paylaştırıyor...
Diğeri Türk kültürü kutlama günleri varmış da, onun için şeeetmiş de, bilgi vermiş de... Öbürü gruptan ayrılamamış, grup gidince mecburen gitmiş... Namaz kılacaklarmış, birisi FETÖ buraya 30-40 kilometre deyince orada namaz kılmaya karar vermişler... Galiba kıble sadece oradan tespit edilebiliyordu!..
Birisi kendince taşı gediğe oturtmuş "Kiliseye gitmekle papaz olunmaz" diye... Bir de "Bize saldıranlar aslında Cumhurbaşkanımıza saldırıyorlar" diyerek cepheyi genişletmeyi ve bu sayede sıyrılabileceğini hesaplamış...
Hanımlardan birisi "Gittim ama o zaman MİT krizi yoktu ki, niye abartıyorsunuz" cevabıyla yetinmiş... Bir diğer hanımefendi de "İyi de o zaman dershane krizi yoktu" savunmasıyla tarihteki yerini almış...
***
Bugün FETÖ soruşturmalarının en büyük handikapını iktidar partisine henüz yeterince dokunulmaması oluşturuyor... Kamuoyu biliyor ki, yukarıdaki fotoğraf büyük fotoğrafın küçücük bir parçası...
Şimdi herkes kafasına göre 'milat' icat ederek işin içinden sıyrılma peşinde... "Efendim, ben MİT krizinden sonra ayıktım zaten... Yok yok, ben dershanelerin kapatılma kararını baz alıyorum... Bana 17-25 Aralık uyar... Benim de arızalarım oldu, o yüzden bana en uygun tarih ibibikler ötünce... Efendim, ben de etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum, mümkünse bağ bozumuna veya harman kaldırmaya göre bir milat ayarlanırsa bana tam denk gelir..."
Ne gariptir "2004'te alınan MGK kararları milat olsun" diyen yok çünkü kimsenin işine gelmiyor!..
Suça ve suçluya göre milat arıyoruz ve bunun adı gerçekten hukuk devleti oluyor öyle mi? Bank Asya'dan işlem yaptırdığı için söz gelimi bin kişi şüpheli ama aynı bankadan o bin kişinin toplam işleminden kat kat fazla kredi kullanan bir FETÖ yalayıcısı FETÖ'ye sallıyor ve dışarıda!..
***
İçeride ve dışarıda bin bir zorlukla boğuşuyoruz... Bize şimdi adalet lâzım... Onu kaybettiğimizde her şeyi kaybedeceğimizi bilmek mecburiyetindeyiz...
İktidar partisi, üye sayısı itibariyle ülkenin en büyük sivil kuruluşu aynı zamanda... Suçluların, darbecilerin, ülke düşmanlarının buraya sızmadığını düşünebilmek mümkün değil... Suç örgütünün bugüne kadar kamu imkânlarından faydalanmadığını öne sürebilmek ise hiç mümkün değil...
Şimdi soruyoruz: İçinden darbeci çıkaran yapıya 15 Temmuz'a kadar aktarılan kamu imkânlarıyla ilgili ne gibi bir envanter çalışması yapılmıştır? Buna aracılık eden kamu görevlileri ve siyasiler kimlerdir, bunlarla ilgili hukuken ne yapılmıştır? Yapılmadıysa ne beklenmektedir?