Sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye hatırlatalım!..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
AKP, CHP ve MHP'den oluşan üçlü komisyon "Mini Anayasa" paketinde uzlaştı. Askeri mahkemeler kapatılıyor...
"Bunda ne var?" mı!..
Türkiye'nin ve TSK'nın taşıyıcı kolonlarına vurulan bitirici darbeler ile bugünlere geldik.
Son sözü yine en baştan söyleyelim;
Askeri yargıyı kapatmak yeni kumpaslara açıktan ön açmaktır.
Yaşayarak tecrübe etmedik mi?..
Yaşadığımız karanlık günleri, ödediğimiz acı bedelleri unutmak zorunda mıyız? Hayır!.. O zaman yakın geçmişten itibaren hatırlamaya başlayalım. TSK'nın tasfiyesi için düğmeye basılan kumpas davalarından bugüne...
Neler olmuştu?
Eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, hafızalarımızı tazeliyor;
"Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti tarafından 9 Temmuz 2009 tarihinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci maddesinde yapılan değişiklik ile asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açıldı. Değişiklik öncesinde kanunen görevli ve yetkili olmadığı halde asker kişileri yargılayan kumpas mahkemelerine, yasayla görev verildi.
CHP, askere barış zamanında, sivil yargı yolunu açan yasanın, Anayasa'nın 145. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal davası açtı. İptal davasını CHP adına üç milletvekili açtı. O milletvekillerinden birisi de İstanbul Milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu idi. AYM, söz konusu değişikliği, Anayasa'nın 145'inci maddesine aykırı bularak 21 Ocak 2010'da iptal etti.
Yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptali ve yürütmenin durdurulması kararının açıklanmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı adına açıklama yapan Adli Müşavir Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, devam eden davaların görevsizlik kararı verilerek askeri mahkemelere gönderilmesini beklediklerini açıkladı.
Ancak kumpas mahkemeleri, davaları askeri mahkemelere göndermediği gibi iptal kararından bir gün sonra da Balyoz soruşturması başlatıldı. Kumpas mahkemelerine yasa ile görev veremeyen Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti, kumpas davalarının devamını sağlamak maksadıyla 12 Eylül 2010 tarihinde referandum kararı aldı. Anayasa değişiklikleri arasında HSYK'nın yapısını ve askeri yargının görev tanımını yeniden düzenleyen değişiklikler de vardı. Yapılmak istenen bu değişikliklere hem Kılıçdaroğlu hem de Bahçeli destek vermedi. Askeri yargının görev tanımını yeniden düzenleyen 145. madde ile ilgili değişiklik teklifi, sadece AKP Milletvekillerinin oyları ile TBMM'de kabul edildi.
Askeri yargının görev tanımının değişmesine bile karşı çıkan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, askeri yargının tamamen kaldırılmasına da karşı çıkmalıdır. Aksi halde kendilerini inkar etmiş olurlar.
Kumpas davaları sırasında yargılanan asker kişilerin avukatları sürekli olarak bu davaların görevli ve yetkili olan askeri mahkemelere gönderilmesini talep ettiler. Ancak AKP Hükümetleri ile birlikte dönemin Genelkurmay Başkanları, bu talebi değerlendirmeye almadılar. Kumpas davaları sırasında yapılan yargılamalar kanunen görevli ve yetkili olan askeri mahkemelerde yapılsaydı TSK'nın tasfiye edilmesi mümkün olmazdı."
Neler olur?
"Birinci derecede askeri mahkemeler ile Askeri Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi TSK için son derece zaruri olan özel ihtisas mahkemelerdir. Bütün dünya ordularında örnekleri vardır. Askeri mahkemelerin kaldırılması halinde, askeri konularda yeteri kadar bilgisi ve ihtisası olmayan sivil savcı ve hakimlerin doğru, adil, bağımsız ve tarafsız karar vermeleri konusunda ciddi zorluklar yaşanacaktır.
AKP Hükümetleri sürekli olarak askeri yargıyı devre dışı bırakmış ve Anayasanın 37'nci maddesinde tanımlanan Kanuni Hakim Güvencesi'ni ihlal etmiştir. Kumpas davaları sırasında başta ilk derece mahkemeler olmak üzere Yargıtay da AKP iktidarının etkisi ve vesayeti altında kalmıştır. Balyoz Tebliğnamesi yapıldıktan 3 gün sonra, Yargıtay Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a yaptığı ziyaret, yargı üzerindeki siyasi vesayetin somut göstergesidir. Balyoz davasında alınan hukuksuz ve mesnetsiz kararlar kamuoyunun malumudur.
Erdoğan ve AKP Hükümetleri tarafından TSK sürekli olarak tasfiye edilmektedir. GES Komutanlığı'nın MİT'e devredilmesi, Kuvvet Komutanlıklarının MSB'ye bağlanması, Askeri Liseler, Harp Okulları ve Harp Akademilerinin kapatılması, asker hastanelerinin kapatılarak Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi ile silahlı kuvvetlerin taşıyıcı kolonları birer birer kesilmektedir. Erdoğan ve AKP Hükümeti, 1845 yılında kurulan ve Osmanlı Devleti'nden günümüze kadar gelen Kuleli Askeri Lisesi ile birlikte bütün Askeri Liseleri kapatmıştır. Askeri Liseler kapatılırken Gökçeada Rum Lisesi ve çok sayıda Amerikan Kolejinin açılması, Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin kime hizmet ettiğini somut bir şekilde göstermektedir."
Çözüm
Ümit Yalım'ın çözüm önerisi ise şöyle;
"Adliye mahkemelerinde kumpas davalarında yargılanan asker kişilerin başına gelenler kamuoyu tarafından bilinmektedir. Başta Kılıçdaroğlu ve Bahçeli olmak üzere CHP ve MHP'li milletvekilleri, Erdoğan ve AKP'nin oyununa gelmemelidir. GES Komutanlığı'nın MİT'e devredilmesi ve asker hastanelerinin kaldırılması sonrasında yaşanan sıkıntılar ve zayiatlar ortadadır. Askeri Yargıyı kaldırmak, yeni kumpas davalarına davetiye çıkarmaktır. Askeri yargıyı kaldırmak yerine, TSK'da liyakat sistemini esas alan terfi sistemi kurulmalıdır. Bu maksatla Anayasa'nın 125'inci maddesinde değişiklik yapılarak Yüksek Askerî Şûra'nın terfi işlemleri yargı denetimine açılmalıdır. Bu denetim görevi de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne verilmelidir. Bu düzenlemenin yapılması halinde TSK'daki her türlü cemaat ve siyasi yapılanmasının önüne geçilir ve general-amiral terfileri liyakat usulüne göre yapılır."