« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Haz

2008

Orgeneral Ergin Saygun, neden hedeflerinde ?!.

Behiç KILIÇ 17 Haziran 2008

Malum saldırganların, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'a da kör dalışı yaptıklarını görüyoruz, sebep aynıdır!..

Nedir sebep?..

Komutanların, Atatürk İlke ve İnkılâpları çerçevesindeki duruşları, ulus hassasiyetleri, emperyalist saldırganların oyun alanına teslim olmamaları.
Sevr'in 2008 atakları ortadadır. Çağdaş Sevr'ciler, Türk vatanının altın tepside önlerine getirileceği bir "globalizmi!" kabul ettirmenin peşinde atak üstüne atak geliştiriyorlar ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni önlerindeki en büyük engel olarak görüyorlar.

İşte bu "teslimiyete zorlamanın!" en çarpıcı, son örneği Kıbrıs Rumlarının tepesindeki adamdan geldi..

Dimitris Hristofyas, Financial Times'a "Kıbrıs'ın, iki toplumu birleştirecek bir çözüme doğru ilerlediği umutlarını, Türk ordusunun 'gerici' açıkmalarının baltaladığını iddia etti." Rum'un mantığı, "Kıbrıs Türkü'nün karanlık geleceğini yok sayıp, geleceğinin garantisini bir kenara bırakmazsan gericisin!.." Peki, bu Rum'a ne KKTC, ne de Türkiye'yi yönetenlerden "Sen ne diyorsun efendi?!" diyen olmamasına ne demeli!!?

Kıbrıs'taki Rum nedir?..

2008 rolü Rum'un,ağababalarına 1919 da biçilen rol gibidir neredeyse. "Saldır korkma arkandayız!.." denilmiş havayı sezmek mümkündür.

Orgeneral Saygun'a "saldırı" meselesine dönelim. Komutan, birkaç gün önce Harp Akademileri'nde,bir konuşma yaptı...

Şöyle dedi; "Avrupa Birliği ülkeleri sabıkalı,teröre ve teröristlere himaye ve destek sağlıyorlar"

"BOP, sorun kaynağı haline gelmiştir.Ortadoğu insanına, kendisine sorulmadan çözüm önerileri sunulmaktadır."

"Ülkemiz, kendini bulunduğu coğrafyada tutmak için, başkaları tarafından yapılan düzenlemeleri aşmak zorundadır."

"Orta Doğu'nun tümü için geçerli bir model mevcut olamaz."

"Teröristlerle görüşme yapmamızı öneriyorlar. Bu aptalca hayalleri daha önce de duyduk. Rusya Federasyonu eski dostluklarını canlandırmaya başlayarak bölgeye geri dönmekte olması da dikkat çekmektedir...

Şanghay İşbirliği Teşkilâtı'nın yeni katılımlarla daha da güçlenmesi, Orta Doğu'nun geleceğiyle ilgili yeni dinamiklerin ortaya çıkacağı sinyalini vermektedir. Özellikle çoğu ülkesiyle müttefik olduğumuz Avrupa'nın teröre ve teröristlere sağladıkları himaye ve desteğe son vermeleri çağrısını bu vesileyle bir kere daha tekrarlamak istiyorum. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı'nın konuşma yapacağı bir salona aranmakta olan bir teröristin girmesine imkan sağlayan Avrupa Parlamentosu ilgililerinin bu sorumsuzca davranışını da daha önceki sabıkalarına ilave olarak teröre ve teröristlere sağlanan desteğin somut örneği olarak huzurlarınıza getirmek istiyorum.

Bazıları, teröristlerle görüşme yapılmasını bir terörle mücadele yöntemi olarak kabul görmesini savunuyorlar.

Bunu benden daha açık bir şekilde ifade eden ABD Başkanı Bush, İsrail Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada 'Bazıları sanki dahice bir gerekçeyle, onları baştan beri yaptıklarının yanlış olduğu konusunda ikna edebilecekmiş gibi, teröristlerle görüşme yapmamızı öneriyorlar. Bu aptalca hayalleri daha önce de duyduk' demişti.

Türkiye, bölgeye yönelik politikaları etkileme ve bizzat kendisi politika ve strateji imkan ve kabiliyetlerine sahiptir. Üç kıtanın bağlantı noktasındaki ülkemiz, her üç kıtaya atılım imkânlarını aramak, kendini bulunduğu coğrafyada tutmak için başkaları tarafından yapılmış ve yapılmakta olan düzenlemeleri de aşmak durumundadır. Türkiye'nin hemen yanı başında cereyan etmekte olan ekonomik, siyaset ve güvenlik başta olmak üzere bir çok konuda kendisini yakından ilgilendiren aynı zamanda etkileyen gelişmelere kayıtsız kalmaması jeopolitik özelliklerinin ve ihtiyaçlarının dikte ettirdiği bir mecburiyettir. Bu anlamda öncelikli olarak Türkiye, Orta Doğu ile irtibatını çeşitlendirecek alternatifleri gecikmeksizin çoğaltmak durumundadır. Hem geçmişte hem de bugün yaşananlar bölgenin mevcut yapısı, iç dinamikleri ve dış etkenler birlikte düşünüldüğünde Orta Doğu'nun yakın tarih sahnesindeki kader oyununda senaryonun hep aynı kaldığı değişimin bu oyuna mükerrer bir şekilde girip çıkan aktörlerin rollerindeki küçük farklılıklardan ibaret olduğu görülmektedir. Bu durum, ileriye umutla bakmamıza maalesef imkân vermemektedir."

Komutan ne demiş?..

"Adam olun, dünyayı barut fıçısına çevirmeyin!." Demiş işlerine gelmeyen budur!..

Ziyaret -> Toplam : 125,52 M - Bugn : 109446

ulkucudunya@ulkucudunya.com