Herkes kendi oyununun peşinde!
Güngör Mengi 01 Ocak 1970
ABD ile Rusya bir horoz dövüşüne girmiş gibi görünüyorlar.
Pazartesi günü ABD “Suriye konusunda Rusya ile 2’li temaslarını durdurduklarını” açıkladı.
Arkasından ABD Dışişleri Sözcüsü Elizabeth Trudeau “Suriye konusunda temasların durması ikili ilişkileri tamamen durdurmak anlamına gelmiyor” dedi.
Ülkeler arasında oynanan bu garip senaryolara akıl sır erdirmek oldukça zor.
Bakın Beyaz Saray Sözcüsü John Earnest ne diyor: “Verdiği sözleri yerine getirmeyen Rusya herkesin sabrını tüketti. Halep’te hala hastaneleri ‘sığınak delici bomba’ ile vuruyorlar. Bu ahlaksızlık, vicdansızlık ve uluslararası toplumun hiddetini hak eden bir durumdur”.
Türkmenleri de vurdular
Bu suçlamaları “Esad rejimi, Rusya ve İran” a yaptığını da belirtmiş.
Peki, “ahlaksızlık ve vicdansızlıkla suçladığın bir ülke ile 2’li ilişkilerin hangisini ve neden sürdüreceksin, bu etik midir” demez misiniz?
Halep’te Esad ve Rusya’nın yaptıkları konusunda haklı ama kendisi de çelişkilerle dolu bir senaryonun içinde değil mi?
Rus ordusu Esad birlikte Türkmendağı’na bomba, füze yağdırır ve “özellikle Türkiye’ye sürüyoruz” derken…
Türkmenler “Burada bir tane bile IŞİD militanı yok, Rusya neden Türkmendağı’nı vuruyor” diye sorarken…
PYD aldığı kentlerin halkını; Arapları-Türkmenleri terörle evlerinden sürerken, binlerce kişi Türkiye sınırına kaçarken ABD neden bu tepkiyi göstermedi?
Tencere dibin kara…
Beyaz Saray Sözcüsü Earnest; Rusya’nın Suriye’ye müdahale nedenini “DAEŞ’le mücadele” olarak gösterdiğini ama bu konuda ilerleme göremediklerini, ABD “uluslararası koalisyon eşliğinde DAEŞ’le mücadele” etmeye çalışırken Rusya’nın “Esad rejimine destek vermek”ten başka bir şey yapmadığını” da söylemiş.
Biz de “2’li ilişkilerimize zarar” vermiş olmayalım ama ABD’nin bu konulardaki karnesi maalesef Rusya’dan farklı değil.
ABD de “DAEŞ bahanesiyle” PKK-PYD’ye destek verip toprak almalarını sağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Gerçekten hedefi bu olsa, bugün IŞİD’in elinde olan bölgeleri çoktan almış olurdu.
Oysa PYD’yi “içinde kendi askerlerini savaştıracak, her tür silahla donatacak kadar” destekleyip Türkiye sınırı boyunca ilerlemesine ve kentleri IŞİD’den onların almasına imkan verdi.
Birçok kentten “savaşmadan çekilip” buraları ABD-PYD’ye bırakan IŞİD’in kiminle veya kime karşı olduğu konusu artık çok şüpheli ki buna Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmalarında değiniyor.
Korkunç olaylar
21’inci yüzyılda hiçbir amaçla bu kadar vahşetin yapılabileceğine inanmak zor.
Bazen PYD’ye hiç dokunmayan IŞİD’in bazen de Kürtlere kanlı saldırılar yaptığı biliniyor. Pazartesi gecesi Suriye’nin kuzeydoğusunda Haseke’de yine bir düğün salonuna saldırdılar; 30 kişi öldü, 90 kişi yaralandı.
Irak’ta ise Musul kent merkezine kimyasal silah getirdiği, havan topları ve katyuşaların içine zehirli gaz doldurduğu iddiaları öne sürülüyor. Afganistan ve Taliban örneğini unutmamak lazım.
Terör örgütleri ülkeler tarafından kendi çıkarları yönünde kullanıldıkları sürece dünya asla huzur bulamayacak!