Adnan Kahveci'nin ölümü ile ilginç iddialar
01 Ocak 1970
Özal, ordunun güçlenmesi için 'elektronik harp' projesini gizlice devreye sokup çok güvendiği Adnan Kahveci'yi bu iş için görevlendirince film koptu… Birileri, Kahveci'nin ölüm fermanını o gün hazırlamışlardı!
ANAP'lı Maliye eski Bakanı Adnan Kahveci, bundan 11 yıl önce Bolu'da şüpheli bir trafik kazasında eşi Füsun ile birlikte öldü. Evet; 5 Şubat 1993 tarihinde eşi ve iki çocuğu ile birlikte Bolu-Gerede yakınlarında trafik kazası geçirdi. Adnan Kahveci ve eşi olay anında hayatlarını kaybederken, 17 yaşındaki çocukları Aslıhan Kahveci yaralı olarak kurtuldu ancak, bitkisel hayata girdi ve 10 gün sonra vefat etti. Kamuoyunda dürüstlüğü ile tanınan ve çok sevilen Adnan Kahveci'nin yeni yapılan otobanda ters yola girerek kaza yapması, çeşitli şüphelerin ortaya atılmasına sebep oldu.
İç Anadolu bölgesinde yayın yapan ANAYURT Gazetesi, Kahveci'nin ölümünün ardındaki sis perdesini aralayabilecek ilginç iddialar ortaya attı. Buna göre Özal; silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanması konusunda "Elektronik Harp" ağırlıklı taarruz ve/veya savunma modelini desteklemek amacıyla Jivkovdöneminin sona ermesi ile dağıtılan Bulgaristan Bilgisayar Virüs Enstitüsü öğretim üyeleri ve başarılı öğrencileri ile temas kurmak üzere Adnan KAHVECİ'yi görevlendirdi. Bu görevlendirme Kahveci için sonun başlangıcı oldu…
İşte ANAYURT Gazetesi'ndeki müthiş iddialar:
ÖZAL'IN KALEMİNİ KIRDIRTAN HARİTA
"Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler." Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Genliğe Hitabı'ndan Turgut ÖZAL'ın ufuksuz beyinlere sığmayacak 'UFUK ÖTESİ' projesi, ÖZAL'ın kaleminin kırılmasına neden oldu. İnfaz, içteki hainlerin yardımları ile gerçekleşti Patrikhane-Vatikan-Pentagon arasında kurulan 'Şeytan Üçgeni'ndeki, üçlü istediği anda istediği grupları kullanabiliyor ve yönlendirebiliyor.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL, kamuoyunda sadece adı bilinen (2nci Değişim Programı; Dış Politika Bölümü) ancak, ne olduğu asla bilinmeyen bir proje üzerinde çalışıyor, danışmanlarına bu projenin parçalarını da hazırlattırıyordu. İşte bu projelerden biri de, ABD-AB yapılanmasının karşısına, eli güçlü olarak çıkmak amacıyla hazırlanan ve uygulamasına başlanmış bir projeydi. Proje'nin adı 'UFUK ÖTESİ'ydi. Ana ek, bir haritaydı.
Haritanın hazırlanmasında T.ÖZAL ile resmi bir bağlantısı olmaksızın 'meccanen' çalışan 'özel danışmanlar'ı rol almışlardı. 'UFUK ÖTESİ' PROJESİ Haritanın ana fikri: AB'den koparılacak iki devlete (İTALYA ve FRANSA) ilave olarak, geliştirilen Karadeniz Ekonomik İşbirliğine o günkü Yugoslavya'nın içinde bulunan ve bağımsızlıklarını ilan etme yönünde adımlar atan KARADAĞ, BOSNA, HIRVATİSTAN, SIRBİSTAN ve MAKEDONYA ile ayrıca MACARİSTAN, POLONYA, ve ÇEKOSLOVAKYA'yı (SLOVAKYA ile ÇEK CUMHURİYETİ) KEİB'ne dahil etmek; ardından Türk Cumhuriyetlerini TACİKİSTAN, TÜRKMENİSTAN, ÖZBEKİSTAN, KIRGIZİSTAN ve KAZAKİSTAN'ı bu kapsam içine aldırmak; diğer taraftan FAS, CEZAYİR, TUNUS, LİBYA, MISIR, İSRAİL, LÜBNAN, SURİYE, KKTC ve GKRY ile Akdeniz Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nı gündeme getirmek; İslam ülkelerinden de IRAK, İRAN, AFGANİSTAN, PAKİSTAN, SUUDİ ARABİSTAN, SUDAN, YEMEN, UMMAN ve B.A.E. ile Akdeniz Ekonomik İşbirliği'ni geliştirmek; nihayetinde de Akdenzi Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği Anlaşmasına katılan tüm ülkeleri bir araya getirerek bu paktı oluşturmaktı.
Bilindiği gibi KEİBA'nı oluşturan ülkeler de: TÜRKİYE, YUNANİSTAN, ARNAVUTLUK, BULGARİSTAN, ROMANYA, UKRAYNA, MOLDOVA, RUSYA, AZERBAYCAN, GÜRCİSTAN ve ERMENİSTAN'dı. İşte bu programın faili meçhul ancak aslında faili malum biri tarafından sızdırılması neticesinde Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL'ın 'KALEMİ KIRILDI'. Bunu sızdıran kimdi? Bu şahıs; Cumhurbaşkanı T.ÖZAL'ın ölümünden sonra O'nun mirasının nebbaşlığını yapan, T.ÖZAL'ın yaptığı tüm iyi icraatlara sahip çıkıp 'ben söylemiştim, ben uyarmıştım' diyen; o günlerde kavrayamadığı ve o anlarda 'kötü görünen icraatlar'ını da Turgut ÖZAL'a yükleyen çok yakınından biri.
SUİKASTİN İÇİNDE ÇOK ÖNEMLİ (!) ŞAHSİYETLER VAR Turgut ÖZAL'ın kalemini kıranlar kendilerine yandaş bulmakta gecikmediler. Ancak, bu plan sadece Turgut ÖZAL'ın 'ortadan kaldırılması' ile tarihe gömülecek bir plan değildi. Birilerinin daha bu işe dahil edilmesi gerekmekteydi. Sıraya mutlaka Ebulfeyz ELÇİBEY'in de konulması gerekmekteydi. "Merhum Cumhurbaşkanı T.ÖZAL'ın Azerbaycan'da Ebulfeyz ELÇİBEY'i desteklemesinin sebebi muaamma ve bilmece değildir. "Sınırlı büyüklüğüne ve ufak nüfusuna karşın dev enerji kaynaklarıyla Azerbaycan da jeopolitik olarak önemlidir. O, Hazar Denizi dibindeki, Orta Asya'daki zenginlikleri içine alan bir şişenin mantarıdır. Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlığı , Azerbaycan'ın tamamen Moskova'nın kontrolü altına girmesi durumunda hiçbir anlam taşımaz." Azerbaycan aynı zamanda ileri ve enerji tüketen ekonomilerden, enerji zengini Orta Asya cumhuriyetlerine büyük bir geçiş yoludur." Sıraya E.ELÇİBEY de konuldu.
Bu konuda Türkiye'den çok önemli bir yandaş bulundu yani, 'herşeyi bilen' adam… Azerbaycan'dan da karşılığı bulunarak cephe güçlendirildi. 1960'lı yıllarda 'Elagöz Operasyonu' ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde 'etnik iç savaş' başlatmak isteyen KGB Ajanı HAYDAR ALİYEV. Turgut ÖZAL'ın öldürülmesinden sonra, 4 HAZİRAN 1993'te, Suret HÜSEYİNOV'a, Hazar petrollerinden % 1 pay teklif edilerek Ebulfeyz ELÇİBEY darbe ile alaşağı edildi. 15 HAZİRAN 1993'te de HAYDAR ALİYEV devlet başkanlığına getirildi. Bu yakınlaşmanın en önemli delili ve Turgut ÖZAL'ın katillerini azmetirenlerden en önemlilerinden birinin izi; Devlet kayıtlarında mevcuttur: Olimpos Çıralı'da, sahilde Haydar ALİYEV'e uzun bir sahil şeridi hediye (!) edip karşılığında kendisi için Hazar Denizi Kıyısında hediye (!) sahil şeridi ve bir aktif petrol kuyusunu alan kim ise O. SÜRECEK
--------------------------------------------------------------------------------
ASİMETRİK SAVAŞ - ASİMETRİK SAVUNMA VE TERÖR ÇAĞI
T.ÖZAL, 'Virüs Enstitüsü'nün öğretim üyelerinden 6, yetkin öğrencilerinden de 4 olmak üzere toplam 10 bilim adamının Türkiye'ye transferine büyük önem veriyordu. Bu transfer için en güvendiği insanı Adnan KAHVECİ'yi görevlendirdi. Turgut ÖZAL son zamanlarında, 'federasyon konusunun tartışılmasını' söylerken Hatay'ın Türkiye'ye katılması konusundaki "Devlet Arşivi"ni didik didik ediyor olması, Kuzey Irak'ta TALABANİ ile BARZANİ'yi bir araya getirerek kendisine muhatap kabul etmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'ta "Sıcak Takip" hakkını kullanması, bu harekatlarda TALABANİ ve BARZANİ güçleri ile girişilen görünürde sıcak ilişkiler gibi Kürt ayrılıkçılarını Kuzey Irak'ta lokalize edecek politikalara başvurmasının sebepleri etüd edilmedi; aksine sürekli olarak 'Her Şeyi Bilen'in kışkırtma ve organizasyonları ile farklı bir hale dönüştürüldü. 'FEDERASYON KONUSU TARTIŞILMALIDIR' KONUSUNUN DERİNLERİNDE AZERBEYCAN GERÇEĞİ VERDI ÖZAL'ın bu faaliyetlerinin amacı: Merhum Ebulfeyz ELÇİBEY'in Merhum Turgut ÖZAL'a ilettiği;
Azerbeycan'ın Parlamento kanalıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin eyaleti olarak Türkiye'ye katılması konusunun, nasıl çözümlenebileceğinin hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal boyutlarını belirlemekti. 'Her Şeyi Bilen, bütün bunları CFR'ın (Dış İlişkiler Konseyi) kendisine kurye ile iletmesi sonucu biliyor olmasına rağmen, Turgut ÖZAL hakkında derin entrikalara girmesini hayırlı bir eylem olarak nitelendirmek mümkün değildir. Ayrıca, Talabani-Barzani ortaklığını sıcak tutmaya çalışarak; ileride bölgede kurdurulabilecek bir Kürt Devleti'nin iskeletini oluşturmaya çalışıyordu. Eğer bölgede bir Kürt Devleti kurulacaksa bu, Türkiye'nin yönetimine hakim olduğu bir Kürt Devleti olmalıydı. T.ÖZAL; 'Her Şeyi Bilen'in (!) kendisini bu kadar acımasızca hedef alışının ardında CFR'ın olduğunu biliyordu. 'BİLGİSAYAR VİRÜS ENSTİTÜSÜ'NDEN 10 BİLİM ADAMINI TRANSFER ETMEK İSTEDİ ÖZAL'ın bildiği bir başka önemli husus daha vardı.
'BİLGİ TEKNOLOJİSİ'nin önemi ve değeri…2000 li yılların savaşlarının (1) ve (0) ile yapılacağına olan inancı…Bu konuda bir şeyler yapmak istiyor, ancak bunu hiçbir kuruluşa ve/veya kuruma değil, 'ÇOK GÜVENDİĞİ' birine yaptırmayı düşünüyordu. Bu konunun koordinatörü Merhum Adnan KAHVECİ olmalıydı. Ve yaptıklarının tamamını bambaşka bir çaba ile saklamalıydı. Yol ve yöntem bulundu: Silahlı Kuvvetlerin yeniden yapılanması konusunda "Elektronik Harp" ağırlıklı taarruz ve/veya savunma modelini desteklemek amacıyla JİVKOV döneminin sona ermesi ile dağıtılan Bulgaristan Bilgisayar Virüs Enstitüsü öğretim üyeleri ve başarılı öğrencileri ile temas kurmak üzere Adnan KAHVECİ'yi görevlendirdi. Türkiye, o dönemde 'içerideki CFR uydularının çabaları' ile pek çok konuya vaktinde el atamıyor, çabalar 'Her Şeyi Bilen'in kumpasları ile geciktiriliyor, aksatılıyor, kesintiye uğratılıyordu.
T.ÖZAL, 'Virüs Enstitüsü'nün öğretim üyelerinden 6, yetkin öğrencilerinden de 4 olmak üzere toplam 10 bilim adamının Türkiye'ye transferine büyük önem veriyordu. Ancak, bu kişiler daha önce başka devletler tarafından 'transfer' edilmişti. Bir şeyler yapmak ve bunları Türkiye'ye transfer etmek gerekiyordu. Bu amaçla, kendisine, ABD'nin; Güney Doğu Anadolu'da ve Sınır Ötesi Harekatlarda kullanıldığı için bazı mühimmatlara uyguladığı 'Ambargo'yu aşmak üzere bu silahların temini konusunda teklif getiren İtalyan Sergio M… ile temas kurdu. Kendisine 'çok özel bir adamını' göndereceğini söyledi. İtalya'ya Adnan KAHVECİ'yi göndererek, organizasyonun merkezini orada, S.M ile birlikte kurmasını istedi. Adnan KAHVECİ, S.M. ile görüşerek elindeki mühimmatlarını alacaklarını ve eğer bu mühimmatlardan daha fazla temin ederse bunların da T.ÖZAL tarafından aldırılacağının garantisini verdi. İlk mühimmat sevkiyatı yapıldı. Alımda Hava Kuvvetleri tarafından kullanılan mühimmatlara önem ve öncelik verildi.
ROMA'da işlerin yürütülmesi için Ostia Kasabası'nda bir villa kiralandı. -Ne garip tesadüftür ki (!) yıllar sonra Eşkıya Başı Abdullah ÖCALAN' da aynı kasabada Via Male sokağında bir süre ikamet edecekti.- Ardından da diğer devletlerce transfer edilen bilim adamları ile, S.M.'nın çevresi ve etkinliği kullanılarak temasa geçildi. -S.M. özellikle Ortadoğu'da ve Afrika'da pek çok ülkeye silah ve mühimmat temin eden, aynı zamanda Elektronik Harp vasıtaları üreten fabrikaları kuran, İtalyan 'Silah Tüccarı'ydı.- İsrail dahil olmak üzere, pek çok ülkedeki bilim adamları ile temasa geçildi ve transfer onayları alındı. Bütün harcamalar, 'Örtülü Ödenek' kanalıyla yapılıyordu. Ocak 1993'e gelindiğinde T.ÖZAL'ın istediği 10 bilim adamı ile anlaşılmıştı. Operasyon ŞUBAT 1993 sonunda başlayacaktı. Ancak, KAHVECİ ailesi 5 ŞUBAT 1993'te yapım halinde bulunan Gerede-Çaydurt otoyolunun 14. kilometresinde 'İşaret levhaları' ile oynanması sonucu kaza yaptırıldı.
Aslında KAHVECİ ailesini altına alması için dev damperli kamyon yola çıkmıştı. Ama daha önce bu kaza gerçekleşmişti, kaza yerinin yakınından geçen kamyonda, şoförün yanında bulunan adam aşağı indi ve olay yerine kısaca göz attı, istenen olmuştu ve olay yerinden ayrıldı ÖRTÜLÜ ÖDENEĞE KİMLİĞİ BELİRSİZ BİRİNDEN 2.533.753 USD'LIK HAVALE GELDİ Olay güya soruşturuldu. Ama ne soruşturma...Ölen Türk halkının her kesimi tarafından çok sevilen seçkin bir şahsiyet ve ailesi sanki ölmemiş de ellerine 'maydanoz dikeni batmış'. Soruşturma esnasında çok müthiş bir bulgu, kimsenin dikkatini bile çekmedi, çünkü CFR, Türkiye'de her yeri, özellikle de 'akredite medya'yı istediği gibi manipüle ediyordu. Bu bulgu, yolun yapımcısının İtalyan ASTALDİ S.P.A firması ve müteahhit Andrea GENTİLİ olmasıyla, taşeronların da YÜKSEL ve RENDEL olmasıydı.
Bu olaydan yaklaşık 49 gün sonra devletin örtülü ödenek hesabına geçirilmek üzere, 2.533.753 USD iadesi oldu. Herkes önce şaşırdı, yanlışlıkla yapılmış bir havale olacağı düşünüldü. Ancak, konu biraz derilere inilip araştırıldığında, paranın Merhum Adnan KAHVECİ'nin bankaya verdiği talimat üzerine bu hesaba gönderildiği ortaya çıktı. Bankaya bırakılan talimat; 'bu hesaba, 30 iş günü boyunca tarafımdan herhangi bir işlem yapılmadığı taktirde, hesap bakiyesinin XXXXXX nolu hesaba, havale bedeli içinden alınmak suretiyle gönderilmesini rica ederim.' İşte, Türkiye'nin sevgilisi haline gelen bir insanın 'devlet adamlığına' ve 'onurlu ve ilkeli' insanlığa yakışan tavrı. Karşısında ise, CFR'ın verdiği talimatların sebep ve sonuçlarının üzerini örten, 'tatlısu milliyetçisi, maneviyatçısı' yöneticiler güruhu. CFR böylelikle, kendi çizdiği dışına çıkanları 'cezalandırmış', geride kalanlara da 'dikkat edin, sözümü dinlemezseniz sonunuz böyle olur' imzalı mesajını bırakmıştı. CFR, TRİATERAL C., BİLDERBERG 'ŞEYTAN'IN ODAĞI' Yazı dizimizin başında 'Patrikhane-Vatikan-Pentagon Şeytan Üçgeni'nden kasdımız, onları da yönetenin CFR olmasıydı.
Yani, üçgenin içindeki 'kara delik', CFR. Burada adını sıkça bahsedeceğimiz CFR (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi); TC (Triateral Commission); BİLDERBEG GROUP konuları, Dünyadaki ve Türkiye'deki üyeleri ile birlikte, ayrıntılarıyla sizlerin bilgisine sunulacaktır. Ancak, yine konunun başına dönerek, 'Şeytan Üçgeni'nde tezgahlanan oyunları, ayrıntıları ile ortaya koymaya devam edelim. Türkiye'de meydan elden geldiğince boşaltılmış, meydan çakallara kalmıştır.
TRABZONA ELEFTHERİOS VENİZELOS GEMİSİ İLE ÇIKILDI Çevre ve Vahiy Sempozyumu'nun ikincisi Din, Bilim ve Çevre Sempozyumu adı altında düzenlendi. Toplantı programı: 20 EYLÜL-TRABZON; 21 EYLÜL BATUM; 22 EYLÜL NOVOROSSİYSK; 23 EYLÜL YALTA; 24 EYLÜL ODESSA; 25 EYLÜL CONSTANZA; 26 EYLÜL VARNA; 27 EYLÜL İSTANBUL; 28 EYLÜL SELANİK şeklideydi. Yunanistan'dan yola çıkanlar inat yaparcasına 'Eleftherios VENİZELOS' gemisiyle TRABZON'a geldiler.