Sır devletinse kirli değil midir?
Aydın Engin 01 Ocak 1970
Facebook, SMS, E-mail, Twitter, Whatsapp...
Seç seçebildiğini.
Elektronik ortamda haberleşmek çok kolay, çok hızlı ve sudan ucuz.
Ancak güvenli değil. Elektronik ortamı hünerle kullanan birilerinin eline geçebilir. Varsa ve tanıdıklarla paylaştıysanız sırlarınız ortalığa saçılabilir. Bunu göze almalısınız.
Yakın zamanda tanık olduk. Wikileaks, Panama, Bahama belgelerinde devletlerin, kirli paralarını aklamak isteyen ya da vergi kaçıran işinsanlarının, siyaset esnafının kirli çamaşırları ortalığa saçıldı.
ABD’ye başkan olacağa benzeyen Hillary Clinton’un kişisel mail hesabı ile başı dertte.
Bizde de Enerji Bakanlığı koltuğuna hangi nitelikleriyle oturtulduğunu bilemediğim, Cumhurbaşkanı’nın damadı olarak ünlü Berat Albayrak’ın e-mailleri ortalığa saçılmakta. İlk gün ışığına çıkanlar Doğan Grubu’nda deprem etkisi yarattı. Roboski cankırımı ve Paris’te öldürülen üç Kürt kadınla ilgili olanların da yolda olduğu söyleniyor.
Wikileaks, Panama ve Bahama belgelerini kimlerin ele geçirip kamuoyunun bilgisine aktardığı biliniyor. Bizdekinde ise RedHack grubunun imzası var. Kızıl Hackerler ya da “Kızıl İnternet Korsanları” adlarını daha önce duyurmuşlardı. Sanırım Emniyet Müdürlüğü’nün bilgisayarlarına sızmışlardı.
Peki Redhack’in yaptığı suç mu?
Daha önce Wikileaks’ın tepesindeki Julian Assange’ın, ABD’nin askeri sırlarını “kamulaştıran” Edgar Snowden’in başına gelenlere bakılırsa suç.
Yani devletler katında suç...
Ancak sahiden suç mu?
İşte orası tartışmalı.
***
Tartışmanın hukuksal boyutu beni aşar.
Ama siyasal boyutuna bakarak “Neresi suç bunun? Olsa olsa yurttaşlık ödevi,insanlığa hizmet” denmesi gerektiği kanısındayım.
Kişilerin sırları olması doğal. Hepimizin büyük ya da küçük sırları vardır. Bu sırlar bizim mahremimizdir. Onları bir yolunu bulup, ele geçirip yaymak özel hayata doğrudan bir saldırıdır ve elbette suçtur. Özel hayatın dokunulmazlığı anayasada ve uluslararası geçerli hukuk metinlerinde tanınmış bir insan hakkıdır. Ona saldırının suç olmaması mümkün değil.
Ancak devlet(ler)in ya da devlet görevi üstlenmiş siyasetçilerin, üniformalı ve üniformasız bürokratların sırlarını gün ışığına çıkarmak da aynı bağlamda ele alınabilir mi?
Daha kestirme soralım: Devletlerin sırrı olabilir mi?
Devlet tapıncının kol gezdiği, Asya tipi despotik devlet geleneğinin toplumun bilincinin ve bilinçaltının derinliklerinde yerleştiği ülkemizde bu soruya duraksamadan “Elbette. Devletin sırrı olmaz olur mu? Devlet maslahatı öyle ortalığa dökülür, ele güne gösterilir mi?” diyeceklerin sayısı çok.
Umurumda değil.
Sır adı üstünde başkaları ile paylaşılamayacak, paylaşılmak istenmeyen, paylaşılırsa zarar görülecek bilgiler, olgular, edimlerdir.
Peki bir devletin gizli kalması gereken sırları neler olabilir? Bir devlet yapıp ettiklerini niye gizlemek, saklamak gereği duyar?
Yurttaşlarına, ülkesine, insanlığa zarar vermeyecek bir eylem, karar, söz, edim söz konusu değilse, yani sır kirli değilse niye gizli kalması istenir ki?
Yerim bitti. İyisi mi bu Tırmık’la bir tartışmanın fitilini ateşlemiş olayım.
Soru kısa ve yalın: Devletlerin sırrı olabilir mi, olmalı mı ve neden?
Buyrun...