Başkanlık sistemi
Adnan İslamoğulları 01 Ocak 1970
Rafa kaldırılan başkanlık sistemi tartışmaları tekrar alevlendi.
Demokrasiyi ve parlamenter sistemi problemleri çözme metodu olarak görmeyen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bunun zemini olarak takdis edemeyen iktidar, başkanlık sistemine can simidi olarak sarılıyor.
Yeninin yaşaması için eskinin ölmesi gerekir, bu kaide Osmanlı'dan sonra cumhuriyetin kuruluşunda hayat buldu kendisine. Osmanlı ve hilâfet öldü, cumhuriyetin yaşaması için... Hanedan sürüldü cumhuriyetin yaşaması için… İttihat Terakkî kadroları kâhir ekseriyeti devletin dışında bırakıldı, İzmir su-i kasti sonrası idam edildiler bâzıları, cumhuriyetin yaşaması için… Enver Paşa yurda dönüp millî mücâdeleye katılma isteğine rağmen dışarıda tutuldu, cumhuriyetin yaşaması için…
Yani yeninin yaşaması için eskinin ölmesi gerekiyordu…
Cumhuriyetin kuruluşunda anlaşılabilirdi bütün bunlar…
Ve önceki hazin denemeleri ıskalarsak, Demokrat Parti ile çok partili hayata geçiş… Yani demokrasiye…
Demokrasi hikâyemiz dramatik…
İşleyişiyle de dramatik, işleyemeyişiyle de dramatik…
27 Mayıs Darbesi… Başbakan ve iki bakanın idamı…
1980 Darbesi… Siyaset zindanda… Onlarca idam, yüzlerce işkenceden ölüm… Cezâevlerinde binlerce insan… 25 yıl süren dâvâlar ve sonunda beraatler…
Tam yaraları sarıldı derken 28 Şubat…
"Haydi bunu hafif atlattık" derken 27 Nisan Muhtırası…
"Yû hû o kadar kusur kadı kızında da olur" diyorduk tam, 15 Temmuz, eşi benzeri görülmemiş bir darbe teşebbüsü, kalkışma provası, devletin TBMM başta olmak üzere kalbine saldırı, 240 sivil vatandaşımızın hunharca öldürülmesi…
İlk kez sivillerin darbeye direnişi…
Ardından on binlerce kamu görevlisinin devletten ihrâcı, on binlerce açığa alınma, on binlerce tutuklama, on binlerce gözaltı kararı…
Devletin bağırsaklarını temizleme ve sterilazsyon gayreti…
Ve tabii.. at ile it izinin, sap ile samanın, haklı ve haksızın birbirine karışması, isimsiz, imzâsız ihbar mektuplarıyla yapılan operasyonlar…
Ve…
Başkanlık sisteminin gündeme gelişi…
Demokrasi ve parlamenter sistem içinde çözülemeyen problemlerin Başkanlık sistemi ile kolayca çözülebileceği tartışmaları… Sorunların parlamentoda çözülemeyeceği konusundaki iktidar görüşü keskin, fakat başkanlık sisteminin nasıl olup da sihirli değnek olacağını söyleyen yok…
Başkanlık sisteminde, zaten etkisiz olan muhalefetin kurumsal olarak da etkisizleşebileceği varsayımı galiba en câzip ve albenili tarafı başkanlık sisteminin…
Ve…
Başkanlık sistemi hakkında olumlu ve heyecanlı görüşler beyan eden bir taraf dikkat çekici…
AKP milletvekili adayı ve yazar Vahidettin İnce, CNN Türk ekranlarında "Kürt sorununun ancak Başkanlık sistemi ile hallolacağı"nı söylerken, kendisine itiraz eden ve parlamenter sistemi savunan CHP milletvekiline soruyor: "Kürt sorununu nasıl halledeceksiniz parlamenter sistem ile, özerklik mi yoksa federal yapı ile mi?" diyor ve MHP'nin özerklik de federal yapı hakkındaki çekincelerini kaldırması gerektiğini ilave ediyor…
Aralanan başkanlık sisteminden ilk geçmek isteyen taraf bölücü PKK ve HDP olacak…
Bunu göze alan herkes de bu tarihî sorumluluğun altını imzâlamış olacak…
Türkiye'nin problemi ne parlamenter sistem ne de başkanlık sistemidir…
Türkiye'nin sorunu başta demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyâsî partiler olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarda demokrasinin içselleştirilmesi ve işletilmesidir.
Türkiye bunu aşmadan başkanlık sitemine de geçse, monark cumhuriyete de geçse, hangi sisteme geçerse geçsin hiçbir sorununu çözemeyecek ve belirli periyotlarda darbe denen alçaklıkla hep karşılaşacaktır…
Mesele demokrasinin bir yönetim biçimi olmakla birlikte problemleri çözme metodu olarak içselleştirilmesi ve devlete hâkim kılınmasıdır…
Bundan ötesi Türkiye için patinajdır. Zaman kaybıdır. Enerji kaybıdır. İnsan kaybıdır.
Kayıptır yani anlayacağınız…