Rejimi ve Milliyetçileri zora soktu
Ahmet Gürsoy 01 Ocak 1970
Bahçeli'nin başkanlıkla ilgili çıkışından kimse ne yapmak istediğine anlam veremedi. AKP hariç... Onlar bundan "İşte tamam. Tam aradığımız fırsat bu... Yaşasın Bahçeli" çığlıkları atıyor. AKP'nin taraftarı olan kimi insanlar öyle şeyler yazıyor ki... Hayrete düşüyorsunuz. "Cumhuriyetin artık sonu" geldi diye yazıp sevinç çağlıkları atanlar bile var...
"Cumhuriyetin yıkılışının" beklentisi içinde olanlar, başkanlık sistemiyle Padişahlık arasında doğrusal bir ilişki kuruyor. "Reklam arası" saydıkları düzen gidince reklam bitecek film kaldığı yerden başlayacak demeye getiriyorlar. Demek ki bu ülkede gerçek olaylardan ders alınmıyor. Ve halen daha sistemin değişmesiyle hakkın, hukukun, adaletin sağlanacağını sanıyorlar...
Çok garip...
Yaşanan gerçeklikler tüm çıplaklığı ile bize pek çok şey gösterdi. Hakikatin kendisini apaçık yüzümüze çaptı... Ancak toplum halen daha bunun çözümlemesini yapamıyor veya yapmıyor...
Rejim değişip şeriat gelirse her şey düzene girmez. Nereden biliyorum... FETÖ'den... Yıllarını dini eğitime vermiş bir vaiz, hem devlet bütçesinden maaş aldı ve hem de dinin istemediklerinin en kötüsünü hiç çekinmeden yaptı.
Başka nereden biliyorum, yıllardır İslamcı geçinip de iktidara gelen AKP'lilerin 15 yıldır yaptıklarından biliyorum.
Rejimin adını yıldızlı şeriat yazsanız bile, kitapta yazan hak, hukuk, adalet, insanlık, dürüstlük asla gelmez. Çünkü en iddialıları AKP'lilerdi. İşte bakın. Ülkeye ne huzur, ne adalet, ne hak ve ne de dinin o insanı kucaklayan şefkati geldi.
İslam ahlakı ve sosyal davranış iddiaları, FETÖ ile tümden altüst oldu. İşte bu ve benzer sebeplerle diyoruz ki, İslam dini bunların elinden alınmadığı sürece, asla Allah'a hizmet etmeyecek. Şeyhlere, parti baronlarına, cemaat ağalarına hizmet edecek. Ve kitapta yazan şeriat, bunların elinde kendi dışındaki insanları istedikleri çizgiye çekme konusunda, yaptıkları bütün kötülüklere kılıf olacak.
Tıpkı Türk milliyetçiliğinin Bahçeli'nin elinde işlevsizleşmesi gibi.
Milliyetçilik, harcanan, tüketilen, üzerinden geçinilen, güç devşirilen ve bir kısım insanları sosyal-siyasal olaylar karşısında etkisizleştirmek ve maniple etmek için kullanılan araca dönüştü.
En kötüsü de nedir biliyor musunuz? Bahçeli döneminde milliyetçilik iktidar olma iddiasını kayıp etti. Kendi dışındaki siyasetin yedeğine dönüştürüldü.
Bahçeli yönetiminde MHP, insanların "anlayamıyoruz" deyip yaptıklarına anlam veremediği siyasal partiye evrildi. Açın gazeteleri bakın. Türk basınında kaç kişi yaptıklarını anlamlandırabiliyor? Neyi neden yaptığına akıl erdirebiliyor?
Yazık...
Türk milliyetçiliğinin siyasal kurumlaşmasında öncü rol üstlenmesi gereken MHP, tam da millî meselelerinin ulus ötesi alana taştığı bir sırada, herkesin dikkatini milletin ve vatanın bütünlüğüne çevirdiği bir anda, meseleyi en olmayacak noktaya çekiyor. Rejim tartışmasına çekiyor. Burada kalsa iyi. Bir de rejimin geleceğini riske atıyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Ülkenin en temel konusu, Misak-ı millîden kalan Kerkük ve Musul tehlikede.
Türk Milliyetçilerinin yıllardır uğruna türkü yazıp ağıt yaktıkları, ülkücü gecelerin vazgeçilmez konusu Kerkük kan ağlıyor... Uluslararası güç, ABD önderliğinde Türkiye'yi alan dışına itmek için elinden geleni yapıyor, seninki, pat diye ortaya atılıyor ve herkesin dikkatlerini oradan söküp aldıktan sonra götürüp unutulan, rafa kaldırılan rejim tartışmalarına bağlıyor... Son birkaç seçimi üst üste kayıp etmekle meşhur adam, şu talihsizliğe bakın ki referandum yolunu gösteriyor. Sanki bu zamana kadar başarılı siyasi manevra ve taktik geliştirmiş gibi, bütün taktik ve stratejileri çökmüş adam, hükümete yol gösterip buradan siyasi sonuç bekliyor...
Bahçeli, bu son kararıyla, gerçek anlamda siyasi yetersizliğini tescillemiştir. Ne yazık ki bunu yaparken de Türk milliyetçilerinin siyasi varlığını temsil eden MHP'yi de siyasi alan dışına itecek kararlar almıştır... Bu kararla MHP sistem dışına itilme riskiyle karşı karşıya gelmiştir. Başkanlık gerçekleşirse olacakları hep birlikte göreceğiz...
Yazık..