Yıldırım-Bahçeli görüşmesinin gizli gündemiydi; `KISMİ FETÖ AFFI`
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Başkanlık sistemi ile ilgili anayasa değişikliği tartışmalarında şu ana kadar en netleşen husus; referandumun ilkbaharda (büyük olasılıkla Nisan. Mayıs'a da sarkabilir) yapılacağı. Doktor Devlet Bahçeli'nin Meclis'te destek vereceğini ilan ettiği anayasa değişikliği paketi nasıl olacak? Kaç maddeden oluşacak? Hangi düzenlemeleri içerecek?..
Bana sorarsanız; R. Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli bunları çoktan karara bağlamıştır. Paket hazırdır!.. Fakat, işin gereği çeşitli formüllerin, işin iyice pişirilmesi için kamuoyunda tartıştırılması da adettendir... Bu hükme nereden vardığıma gelince; Başbakan Binali Yıldırım, partisinin MKYK toplantısında bundan sonrasını tek başına ve sadece Bahçeli ile bire bir görüşerek götürülmesi konusunda tam yetki alması. İki Genel Başkan da zaten kurmaylarıyla değişiklik paketi konusunda içerik paylaşmıyor.
Anayasa değişikliği Meclis'ten geçer, referandumla da kabul görürse, ortaya birçok yeni durum çıkıyor. Parlamento ve Bakanlar Kurulu'nun yenilenmesi... R.Erdoğan'ın görevine hangi sıfatla ne kadar daha devam edeceği... Yeni bir başkanlık seçimi yapılır mı yapılmaz mı?.. Erken seçim... AKP sözcüleri farklı kanatlardan çoğu hukuki içerik taşıyan seçenekleri tartıştırıyor. Bu arada MHP Genel Merkez yöneticileri de savunma pozisyonunda Doktor Devlet Bahçeli'yi anlatmaya çalışıyor!.. R.Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli'nin arasında varılan mutabakata göre, paket son kıvamına getirildikten sonra tüm soruların cevabını geçici maddelerde alacağımıza eminim.
R.Erdoğan'ın mevcut anayasa gereği görevi 2019'da sona eriyor. Saray kulislerinde atan nabza göre ise, Erdoğan yeni bir 5+5'lik görev süresi için yoğun hazırlık yapıyor. Bunun manası da referandumdan sonra en elverişli ve en makul sürede başkanlık seçiminin yapılması. Başkanlık seçimi ile birlikte parlamentonun yenilenmesi için erken seçim de olur mu? AKP sözcülerine bakarsak; gerek yok "erken seçim de gündemlerinde değil." Herhalde yani!.. Fire korkusu ile yatıp kalkılırken, hangi akıllı siyasi, mebusun genetik korkusu olan erken genel seçimden bahseder!..
Şimdi, yazının da flaşı olan başkanlık sistemi ve sandık konusunun bam teline gelelim. Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz Pazartesi günü Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdiği baş başa (!) görüşmeye dönelim. 1 saat 10 dakika süren görüşmede olası fire durumlarını ele almanın yanı sıra çok önemli bir gündem maddesi vardı; "FETÖ" gözaltı/tutuklamaları ve ihraçları. Saray ve Başbakanlık kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre; şu anda kısmi diyebileceğim bir "FETÖ affı" gizli gündeme girdi. R.Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli arasında ön mutabakat da sağlandı. Ulaşabildiğim kadar detaylarını da aktarayım;
* Sarayda kurulan aralarında hukukçuların da bulunduğu özel komisyon üzerinde çalışıyor, henüz son nokta konulmadı.
* "FETÖ" soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan, tutuklanan, mesleklerinden ihraç edilenlere kısmi af getirilmesi düşünülüyor.
* Bu affın kapsamı ne olacak? Kaynaklar şöyle ifade ediyor;
"15 Temmuz darbe girişimine aktif olarak katılmamış olmak, adam öldürmüş veya yaralamamış olmak. FETÖ'ye finans desteği sağlamamış olmak. Örgüt yöneticisi veya elemanı olmamak. Örneğin, vatandaş Bank Asya'ya para yatırmış (miktarına ve para hareketlerine bakılarak), veya havale yapmış, vatandaş cemaat okullarının birinde çocuğunu okutmuş veya sendikalarının birine üye olmuş bunlar af kapsamına alınacak. Görevlerine de iade edilebilecek."
* Saray kaynakları; affın da şartlı olacağının altını çiziyor. Ceza ertelemesine benzer bir uygulamadan bahsediliyor. Yani, bir daha suç işlememe kaydı konulacakmış. Vatandaş aftan yararlanıp ileride herhangi bir suça karışırsa üstüne eklenebilecekmiş.
* İhraç edilen askerlerin af kapsamına dahil edilmeyeceği söyleniyor. O alanda Genelkurmay Başkanlığı'nda kurulan ve halen çalışan inceleme komisyonuna işaret ediliyor.
* Ne zaman çıkarılacağı noktasında ise ağırlıklı olarak "referandum sonrası"na işaret ediliyor. Konjonktüre göre, "önce de olabilir" diyenler var.
Bu köşede kaleme aldığım satırları şahit tutarım. Bir zamanlar legal olan kuruluşlara üye oldu, falanca bankaya havale yaptı, para yatırdı, falanca gazeteyi/dergiyi okudu, falanca okulda çocuğunu okuttu diye insanların tutuklanmasına, ekmeklerinden edilmesine, haksız uygulamalara ve mağduriyetlere şiddetle karşı çıktım. Hâlâ aynı noktadayım; bu millete ve devlete kim ihanet ettiyse ve ihanet noktasındaysa bağımsız yargı en ağır cezayı versin.
Ancak!.. Bu af projesini -eğer gerçekleşirse- içime sindirdiğimi de söyleyemem. Midemi bulandıran noktalar var!.. Masum insanların mağdur edilmesini asla ve kata kabul etmem. Hak/adalet yerini bulsun. Eyvallah!..
Düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum... Seve seve bu millete kabul ettirilemeyen bu başkanlık projesi acaba döve döve mi onaylatılmaya çalışılıyor?.. Destek vermeyen işine geri dönemez, tekrar kodesi boylar sopasıyla... Af gerçekten hakkaniyet ve temiz vicdan kriterlerine bağlanabilecek mi?.. Hangi bağımsız organ karar verecek?..
Bir de; hain darbe girişiminin siyasi ayaklarını unutturmak için sus payı mı olacak?.. Gerçekten kim rahatlayacak?.. Siyasi partilerin liderleri mi yoksa millet mi?..
Yorum sizin!..